Garip Bir Deprem Hikayesi
Depremin beşinci yılını doldurduk, geçmiş yıllarda olduğu gibi fazlaca gündeme gelmedi.
“Gelmeli mi peki, acılar tazelenmeli mi” denilebilir. Elbet acılar tazelenmemeli ama, unutulmamalı da.
Dün depremden söz ettim, bugün de İzmit bölgesinde yaşanan garip bir hikayeyi anlatacağım.
Bölgede evler yıkılmış, canlar yanmış, ortalık toz duman, feryatlar gökleri delmiş, insanların aldıkları her nefes sanki alev, herkes kendi can derdine düşmüş, kimse kimseyi görmüyor ve sadece kendisini kurtarmaya çalışıyor, adeta mahşer yaşanıyor.
İşte mahşerin yaşandığı sırada, bir mobilya mağazasının yıkıntıları arasından mağazadaki eşyalar kurtarılmaya çalışılıyor.
Mağazanın önüne çekilen kamyona üç beş kişi sağlam kalabilen mobilyaları yüklüyor. Tabii kimse kimseye karışmıyor, çünkü herkes can derdinde.
Mağazadan uzak bir köşede ise ihtiyar bir adam, mobilya mağazasındaki eşya naklini sessiz sedasız izliyor. Hem ağlıyor, hem seyrediyor.
Adamlar kamyonun alabileceği kadar mobilyaları bir güzel yükletiyorlar ve yola çıkmak üzere tam kamyona bineceklerken, biraz uzaktan onları izleyen ihtiyar adam yanlarına geliyor.
Adam ile diğerlerinin arasında şöyle bir konuşma geçiyor:
-Geçmiş olsun mağaza sizin miydi?
-Evet amca bizimdi, yıkıntılar arasından kurtarabildiğimiz eşyalarımızı aldık.
-Nereye götüreceksiniz, her taraf yıkıldı, nerede muhafaza edeceksiniz?
-Bu bölgeden götürelim de neresi olursa olsun amca, her şeyimizi kaybettik çünkü.
...............
Bu konuşmalar daha sürerken ihtiyar adam kamyonun yanından üç beş adım daha geri giderek diyor ki;
“Bakın delikanlılar, bu eşyalar da bu mağaza da sizin değil ve sizler buraların insanı da değilsiniz, bu mağaza ve mobilyalar benim, saatlerdir sizleri izliyorum, gelip müdahale etmedim, siz bir kere çalmaya karar vermişsiniz. Bütün çoluk çocuğumu, arabamı ve evimi kaybettim, yarım yamalak mağaza kalmıştı, siz de onu talan ettiniz, varın gidin gideceğiniz yere” diyerek arkasını dönüyor ve üç beş adım daha attıktan sonra tekrar adamlara hitaben;
“Merak etmeyin, şimdi sizin bana yaptığınızı ben de bir zamanlar başkasına yapmıştım. Ben de bu mağazayı sizin gibi hırsızlıkla kurmuştum. Erzurum depreminde herkes canıyla ve malıyla uğraşırken, ben de sizin gibi kamyonu bir dükkanın önüne getirerek malları yüklemiş ve buraya kaçırmıştım, o gündür bugündür işlerimi büyüterek çalışıyordum ve haramla, hırsızlıkla kurmuştum, Allah şimdi elimden her şeyimi aldı, keşke ölseydim ama Allah ölümü bile bana çok gördü, demek ki, daha çekeceğim var.”
.............
O mağazadan mobilyaları çalıp giden namussuzların durumu nedir bilmiyorum ama, malları çalınan zat hâlâ sürünmeye devam ediyormuş.
Hüseyin Öztürk
Vakit
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:46