Medya
  • 12.11.2003 12:45

BUNCA KRİZE RAĞMEN, GELİR DAĞILIMI NASIL OLDU DA DÜZELDİ?...

Serdar Turgut/ AKŞAM Deniz Gökçe'den ricam Genel adıyla 'Öteki Türkiye yazıları' olarak adlandırabileceğim yazılara başlamadan önce çok kapsamlı bir bilimsel araştırma yapmadım. Açıkça söylemek gerekirse bilimselliğe ağırlık verseydim o yazıları yazmam da pek mümkün olamayacaktı diye de düşünüyorum. Çünkü zamanın gazetelerine bakarsanız eğer, Türkiye'de her şey mükemmel gitmekteydi, ekonomi güçleniyordu, Türkiye ataktaydı ve hatta Türk ekonomisi dünyanın sayılı güçlü ekonomileri arasında yer almaya başlamıştı. Bir Pazar günü büyük bir markette 25 milyon liralık alışverişimin parasını öderken arkamda sıra bekleyen ailenin küçük kızı aldıklarıma baktıktan sonra annesine dönüp 'Bak anne zenginler böyle alışveriş yapıyor' dediği anda dünya başıma yıkıldı. Çok da iyi oldu, çünkü bir cümleyle ben yaratılmaya çalışılan hayal dünyalarından kendimi sıyırmayı başardım sanıyorum. Ülkemizde görünenlerin aksine büyük bir ekonomik facia yaşanmakta olduğu, bu ülkenin kendi vatandaşlarının yüzde 90'ını yok farz eden bir ekonomik sistem kurduğu, halkını durmadan ötekileştiren bir sistemin kendi sonunu hazırlamaya başladığını hayal dünyasından kopuşum sayesinde yazmaya başladım. * * * Yazıların çarpıcı ve sarsıcı olması gerekiyordu, tartışma olacağı belliydi, polemik düzeyi de gergin olacaktı, bu da baştan belliydi. Polemik kuralları çerçevesinde 'televoleci ekonomistler' diye adlandırdığım ama birer bilim adamı ve insan olarak saygı duyduğum Asaf Savaş Akat, Deniz Gökçe ve Mahfi Eğilmez'in misafir olarak katılmış olduğum programları bence o tartışma sürecinin son derece önemli aşamalarından bir tanesiydi. Çünkü o programda ortaya çıkan görüş ayrılıkları sonrasında özellikle Deniz Gökçe tüm gücüyle tartışmaya girdi ve sonuçta Türkiye'de ender görülen bir olay oldu, son derece yararlı ve sonuç getiren bir güzel fikir alışverişi ortamı yaratıldı. Bu tartışma ülkemizde birçok insanın kafasında önemli meselelerin açılımını sağladığına inanıyorum ben. Deniz ile ben o tartışma sürecinde birbirimize çok şey söyledik ve zaman zaman polemik hayli sertleşti de ama samimi düşüncem bütün olan bitenin nihai analizde ülkenin geleceğini düşünen insanlara önemli katkısı olduğudur. * * * O tartışmalarda ben ülkede çoğunluğun fakirleşmesi sürecini anlatırken sürekli olarak 'gelir dağılımı bozuluyor' dedim, özellikle Deniz Gökçe böyle bir şeyin söylenemeyeceğini, bunun bilimsel görüş olamayacağını söyledi. Sevgili Deniz Gökçe çok uzun bir aradan sonra önceki gün yazdığı yazıda konuya tekrar dönmüş. Görülen o ki 1994 yılı ile 2002 arasında Türkiye'de gelir eşitsizliğinde bir düzelme olmuş sevgili okurlar. Bu konuda Gökçe'ye inanın çünkü kendisi iyi bir bilim adamı ve gayet tabii ki iktisat biliminden zorunlu olarak 15 yıldır kopmuş olan bu köşenin yazarından bilimin detaylarına çok daha hakim bir kişidir. Şimdi, nüfusunun yüzde 90'ının üzerinden silindir gibi geçen bir ekonomik kriz yaşanmış, yüz binlerce insanı işsiz kalmış, bilgili, birikimli, kaliteli eğitim almış on binlerce insanını bir gecede kapı önüne koymuş bir ülkede böyle şey olur mu, bu bir şaka mı diye soracaksınız, biliyorum. Hayır değil, çünkü öylesine hızla fakirleştik ki, toplumun büyük bölümü öylesine acımasız bir darbe yedi ki insanlar arasındaki gelir dağılımı eşitsizliği gerçekten azaldı çünkü hemen herkes fakirlik ortak paydasında buluştu. Anayasa fırlatmayla tetiklenen büyük kriz bu memlekette esas olarak orta sınıf diye adlandırabileceğimiz, meslekleri olan, belirli bir eğitimi bulunan orta gelir düzeyinde hayatını kurmuş insanları vurdu. Diyebiliriz ki zaten düşük gelirli olanlar krizden önce de ölmüş oldukları için onların daha fazla ölebilmeleri mümkün değildi, orta gelir düzeyi, orta sınıflar darmadağın oldu son krizde. Deniz Gökçe, 'Gini katsayısına' konsantre olarak haklılığını ortaya koymuş, gelir dağılımı eşitsizliği düzeldi demiş. Şimdi benim ondan bir ricam olacak. Dürüst bir bilim adamı olarak, Türkiye'nin yaşamış olduğu sürece rağmen bunun nasıl olabildiğini bize anlatsın. Bunu polemik olsun diye de istemiyorum, gerçekten öğrenmeye ihtiyacımız var. Ben 1994 ile 2002 arasını Türkiye'nin mahvedildiği dönem olarak görüyorum, teknik kavramlara çok fazla önem verip yaşanan faciadan gözümüzü kaçırırsak bir aydın olarak üzerimize düşen sorumluluğu yerine getiremeyiz diye de düşünüyorum. Gelir dağılımı eşitsizliğinde yaşandığı açıklanan düzelme aslında çok büyük bir ulusal facianın boyutlarını görmemizi engellememeli. Şu da var ayrıca: o yaşanan büyük darbe süreci, AKP iktidarının yolunu açtı, yaşam kaynakları kapanan, açlık sınırına dayanan insanlar Türkiye'de sistemin partilerini tekmeyle silip attılar. O dönemi hatırlattığınızda, bazı parti liderlerinin adını söylediğinizde, bazı medya gruplarının o dönemin hükümetleriyle kurdukları ilişkileri, pompalanan yalanları hatırlattığınızda insanların tiksinti duyması, midelerinin kalkması soyut nedenlerden değil o dönemin getirdiği fakirleşme nedeniyledir. Evet sevgili Deniz sen haklıydın hep, gelir dağılımı bozulmamış bu ülkede ama çok başka şeyler olmuş, gel şimdi bu teknik tartışmayı bırakıp onları konuşalım. Televoleci ekonomist lafı konjonktürel bir laftı, polemik gereğiydi, sen iyi bir iktisatçı, bir bilim adamısın. Ben elimdeki kavramlarla, elimden geldiğince ezilenin yanında durmaya çalışıyorum, senin de yanımda olduğuna inanmak isterim çünkü bu pozisyonu almak her zaman 'popülist' olmak anlamına gelmez. Ve ne olur, unutma da şu 'Gini katsayısı' işini bir bilimsel mercek altına al, bakalım bilim neler söyleyecek bu 'düzelme' konusunda. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:02

İLGİLİ HABERLER