ÇAKICI '100 TÜRK BÜYÜĞÜ' KİTABINDA YER ALIR DİYEN YAZAR KİM?
Adı üstünde, çaktığı yerden ses getiriyor. Şu anda Yargıtay'a saydırıyor.
Bu olayla ortaya çıkan, ama pek fazla değinilmeyen birkaç şeye dikkat çekmek istiyorum.
Eraslan Özkaya'ya 'istifa' konusu sorulmuştu; ''Niye kabahatli gibi istifa edeyim?'' demişti.
Birkaç gün önce tren kazası nedeniyle koro halinde hükümet cephesinden istifa talebinde bulunan medya, Yargıtay Başkanı'nın bu cevabı üstünde durmadı.
Hani bizde 'olumsuz fiillerle' betimlenen bir 'ideal Türk' vardır. Türk yılmaz, Türk kaçmaz, Türk nöbetçisi uyumaz vb. İdeal değil de gerçek Türk 'istifa etmez'. Tam da başkanın dediği gibi, istifa, 'kabahatin itirafı'dır.
Kaza konusu dolayısıyla yazıyordum bunu, dincisi, Kemalisti ve her türlüsü, 'biz Türkler'de ortak olan özelliklerden biri bu.
Ama medya birilerinden istifa talep etmekte kendini daha rahat hissediyor. Bu 'birileri' genellikle seçim mekanizmasına bağlı 'hükümetler' oluyor. Ama iş 'devlet'e gelince her şey daha kısık sesle, ölçülü imalarla filan yürüyor. Bu eşitsizlik, bizzat kendisi, bir sağlıksızlık işareti.
Buradan 'yargı fetişizmi' konusuna geçeyim: 'devlet' der demez başlayan bu 'ceket ilikleme' tavrı, öncelikle iki konuda iyice belirginleşir: 1) Silahlı Kuvvetler, 2) Yargı.
Kendinden önce var olan yapıyı özel bir biçimde takviye eden 12 Eylül, bütün yasal düzenlemeleriyle, Türkiye'yi, devleti tarafından güdülen bir toplum haline getirdi ve toplumun devleti denetlemesine imkân verecek bir açık kapı bırakmadı. Toplumbilimciler bilir ki denetimden bağışık tutulmuş yapılar, böyle olmayanlara kıyasla, daha fazla yozlaşma potansiyeli içerir.
Yani, özerklikler önemlidir ve gereklidir, ama 'hesap vermezlik' ve 'sorumsuzluk' anlamına gelmemelidir. Ayrıca 'tabu kurum' olamaz. Medeni ölçüler içinde, 'eleştiriden bağışık kurum' olamaz.
Şimdi bir soru: Birçok konu didikleniyor şu anda: MİT'ten birileri Çakıcı'yı niçin koruyor? MİT Başkanı niçin bilgilerin bir kısmına dayanarak konuşurken öbür kısmına değinmiyor? Yargıtay Başkanı'nın olayla toplam ilişkisi nedir vb.?
Bir şey bildiğimden veya bir şey söylendiğinden değil, sadece 60'ını aşmış bir Türk olarak böyle konularda işkilli olduğum için merak ediyorum: Bunlardan nihai olarak kim kârlı, kim zararlı çıkacak?
Çünkü bu ülkede o yukarıdaki türden sorular hep vardır, bir de her şeyi kendine araç yapıp kullanan bitmez tükenmez bir iktidar kavgası vardır-bir 'iç' iktidar!
Küçük bir not: Yargıtay, MİT vb. derken Halk Fırkası'ndan Kemal Anadol bu kavgada da hükümeti suçlamak üzere bir fırsat bulmayı başardı. Hükümet devlete yönelik bir denetleme girişiminde bulunacak olsa kıyameti koparacaklar, 'Temiz MİT istiyoruz' diye hükümete çatmanın yolunu da keşfedenler, doğrusu hayran olunacak bir yeteneğe sahip.
Son bir not da Hakkı Devrim'e: Geçen gün Çakıcı adına bir açıklama/yalanlama yayımlandı. Çok sayıda, 'ne öyle, ne böyle'li cümleler kullanılmıştı. Hani ezeli sorumuz: fiil olumlu mu olmalı, olumsuz mu? Çakıcı hepsini doğru kullanmıştı. Başka konularda bilmem ama bu konuda onu da 'Türkçe dostları' arasına almalıyız.
Murat Belge
Radikal
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:47