Gündem
  • 29.12.2006 00:01

CAMİDE KURAN OKUYAN İNSAN SİLÜETİ BELİRDİ!..

Divriği Ulu Camii'nin müdavimleri Ağustos aylarında unatmayacakları görüntülere şahitlik ediyorlar. Caminin batı kapısında kitap okuyan ve namaz kılan bir silüet belirir.

Divriği Ulu Cami ve Şifahanesi Mengücek Oğlu Beyi Ahmet Sah tarafından 15 yılda inşa ettirilmiş büyük ölçüde orjinalliğini koruyarak günümüze kadar ulaşmış bir sanat şaheseridir.

BM Unesco tarafından da "1985 yılında Korunması Gerekli Dünya Mirası" listesine alınmıştır.

Özellikle kapılardaki taş işçiliği ve süslemelerin analizinde ortaya çıkan engin bir tefekkür ve felsefe insanı hayretler içinde bırakmaktadır.

Geçen yıl farkına varılan ve Ağustos aylarında ikindi vaktinde ortaya çıkan Batı kapısındaki kitap okuyan ve namaz kılan silüeti yörede büyük heyecan uyandırmıştır.

Şifahane Taç Kapısı,üzerindeki dev yıldızlar ve dev palmetlerle görkemli bir duruşu vardır.Mukarnaslı nişler çok detaylı işlenmiş.  Kapı üst kısmında bir pencere ve pencere önünde bir sütun mevcut.

          Binanın dengede durup durmadığını belirtmek için dönen bir kolon, 1938 depremine  kadar döndüğü ondan sonra mekanizmasının kırıldığı içine kilitlendiği söylenmektedir. 

        Şifahane Taç Kapısından içeri girdiğimizde ortada bir havuz, sağında ve solunda iki adet kolanla karşıda büyük bir eyvan bizi karşılıyor.Kolanların hepsinin motifleri farklı ve bizi o özlenen medeniyete götürüyor.Burada su sesi, musiki ve Kur-an sesi ile hastaların tedavi edildiği söylenmektedir. Şu anki psikiyatri  kliniklerinde kullanılan tedavi sisteminin bir kısmı 800 yıl önce burada kullanılıyormuş. İçerdeki küçük eyvanlarda ise şehit türbeleri mevcut. Rivayete göre Selçuklu döneminde yaşayan büyük zatlar savaşlarda şehit olmuş ve buraya defnedilmiş.

    Ayrıca bu eşsiz eserin gerçek sahipleri de sol karşıda, türbe özelliğindeki  bir odada yatmaktalar.Ahmet Şah, eşi Melike Turan, annesi Fatma Hatun, babası Süleyman Şah ve  aile efradı burada yatmaktadır. Diğer lahitler ise talan edilmiş, sadece Ahmet Şah'ın ve eşi Melike Turan'ın lahitleri orijinalliğini korumaktadır.Burada patlıcan moru çiniler ve turkuvaz mavisi çinilerle altın varaklı YA  ALLAH  yazıları mevcut.

 

Büyük eyvanda da Orta Asya kökenli bezemeler, kainatın yaratılışını, genişlemesini, verilen emir gereği hareket etmesi zamanın geçtiği,her şeyin hareket halinde olduğu ve bir sonun yaklaştığı kıyametin kopacağı, ALLAH' ın vaadinin yerine geleceği, TEVHİD in yerini bulacağı konusu anlatılmakta.Yani kainat  kitabı burada taşa işlenmiştir, diyebiliriz.Üst odalar,tabip odaları ve idari bina olarak kullanılmış.Tabip odalarına girişin üst tavanı alçak olarak yapılmış,saygı ve edep ile girilsin diye.Şifa haneden çıkarak yavaş yavaş camiye doğru gidelim.

Diğer kapılara göre daha çok ince ayrıntılarla işlenmiş,birbiri ile kesişen çokgenler,ince bir palmet zinciri,üçgen,dik dörtgen,kare ve prizmatik taşların iç içe yerleştirilmiş haldeki görüntüsü zihinlerde yeni ufuklar açıyor adeta. 

Batı Taç Kapısın sağ kenarında çift başlı kartal sol kenarında da çift başlı kartalla birlikte tek başlı şahin kuşu kabartması ustalıkla yerleştirilmiştir..Çift başlı kartal, Selçuklu amblemi, tek başlı şahin kuşu ise Mengücek amblemi olarak bilinmektedir. Şahinin başı öne doğru eğik. Bu şekilde Ahmet Şah, Selçukluya saygısını,bağlılığı ifade ediyor.Çift başlı kartalın başının biri doğuya biri batıya bakmaktadır  o da Doğunun ve Batını hakimi Türkleri sembolize etmektedir. Ayrıca çift başlı kartal güç, kudret, özgürlük ,bağımsızlık anlamına da gelmektedir ki bu da TÜRK ruhu ile bağdaşıyor. Batı Taç Kapısından Kuzey Taç Kapıya doğru giderken minarenin kaidesinin bulunduğu köşeden geçiyoruz.  Kanuni zamanında Mimar Sinan Ulu Camide bir takım restorasyon çalışması yapmış ve bu kaide de o zaman yapılmıştır. Köşeyi  dönerken adete bir sanat gösterisinde mükemmel finale doğru yaklaşıyoruz. 

Kuzey Taç Kapının diğer adları da şunlardır:

         Kale Kapısı,Cümle Kapı ve Cennet Kapısı  

          Bir taş ancak bu kadar işlenebilir, o günün teknik bilgi,araç ve gereçleri ile bu eserin nasıl yapıldığı sorusu sürekli zihinlerde yankılanıyor.Burada  da hayranlık uyandıran  farklı desenler     incelendiğinde müthiş şekil ve mana ilişkisi kendini belli ediyor. Güneş diski,yaprak bulutları hayat ağacı motifi, hilaller ve yıldızlar yine üç boyutlu detaylı ve bitkisel bezemeli şekiller bir sanat galerisi gibi karşımızda duruyor.

         Kuzey Taç Kapının ana kapı kenar çerçevesi de düz bir sütunla çevrilmiş ve üç yönlü onlarca  simge  yerleştirilmiş. Buradaki işlemeciler de sekizgen yıldızlarla çevrilmiştir.Ahmet Şah  sağ bordüre yatay işlenmiş yıldız üzerine  "Adaletli sultanın mutluluğu, egemenliği ve saadeti sonsuz olsun" yazdırmış ve simetriğine de  cami,  manevi olarak Allah'ın muhafazası altına alınsın diye ayet' El-Kürsi'yi yazdırmış.

Kuzey Taç Kapı, esas orijinal giriş kapısı olmasına rağmen 60 yıldır kapalı bulunuyor.Şu anda camiye Batı Kapısından   giriliyor. Kuzey Taç Kapıdan girildiğinde ise ilk önce bizi sağda ve solda iki adet emanet sandukası karşılıyor.

İlk bakışta sade bir yapı gibi görünen fakat o bütün sadeliği bir noktaya toplayan mihrap iç detay ise taşa taş çıkartırcasına işlenmiş.

 Mihrabın taşı bile farklı, daha sağlam olan taştan yapılmış. Namaz kılan cemaatin gözleri işlemelere takılıp huşuu bozulmasın diye sade yapılmış. Ayrıca imamın da bakabileceği yerler sade bırakılmıştır.İç detayda birbiriyle bağlantılı ters çevrilmiş kalpler yer alıyor bu kalpler yukarı doğru sıralanmış, mihrabın iki yanının kesiştiği uç noktaya iki adet elif, ortaya  bir lale ve lalenin altına bir hilal yerleştirilmiş. 

          Ebcet hesabına göre elif,lale ve hilal ALLAH demektir, yani "Bütün kalpler ALLAH a muhtaçtır.Kalpler ancak ALLAH ı zikretmekle tatmin olur.Dönüş Ona'dır.Yapılan bütün secdeler, rükular ve dualar Ona gider.Allah; insanların yüzlerine giyimine, malına bakmaz, O, ancak insanların kalbine bakar." anlamları adeta taşa işlenmiş. Mihrap üstü kubbesi de cami içerisindeki akustiği sağlayabilmek için yapılmıştır. Cennet mekan Yavuz Sultan Selim Han tarafından Divriği Ulu Camiye saray halıları ile beraber hediye edilen çini bir küre kubbede asılı bulunuyordu.   BU değerli küre de, kubbede meydana gelen derin çatlamaların tehlike arz etmesi üzerine cami restorasyonu bitene kadar  Sivas müzesine muhafaza altına alınmıştır.

Hazırlayan: Hasan GÜRSOY-Ulu Cami Din Görevlisi
Resimler: Binyamin YENİYURT
Redaksiyon: M.Arif YÜKSEL-İlçe Müftüsü

Derleme: WWW.MORALHABER.NET
Kaynak : Divriği Müftülüğü

Güncellenme Tarihi : 24.3.2016 23:19

İLGİLİ HABERLER