
Cemaat vurgunu
Şirket kurucusunun kendini “Şeyh Şamil’in torunuyum” ve “Arkamızda cemaat var” diyerek tanıttığı, zincirden ayrılmak isteyenleri ise “Sizin bilmediğiniz derin güçler ve cemaat bizim arkamızda” diyerek tehdit mesajları yolladığı öne sürüldü.
1990’lı yıllarda katılım ücreti karşılığında üyelerine kısa vadede yüksek kar oranları sunan dolandırıcılık sistemi olan Titan Saadet Zinciri’nin modernize edilmiş versiyonuyla yaklaşık 4 bin kişinin dolandırıldığı iddia edildi. İddiaya göre özel bir şirket, ticaret yoluyla kısa zamanda yüksek miktarda para kazanma vaadi ile kişileri üye yaptı ve bu üyelerin de alt zincir oluşturarak başka kişileri üye yapmasını istedi. Sistemde bulunan farklı sektörlerde ticaret yapmak amacıyla üyelerin tablet bilgisayar almaları şart koşulurken, üyelere verilen şifre ile ticaret işlemlerinin yürütülebileceği söylendi. Çin’den alınan ucuz maliyetli tablet bilgisayarları üyelere 2 bin ila 3 bin TL arasında değişen fiyatlarla satan şirket, sisteme dahil olanlara kendi alt bayiliklerini oluşturma ve tablet pazarlama yetkisi verdi. Tabletler üzerinden ticaret yapma umuduyla çevresindeki kişileri de zincire dahil eden mağdurlar, hem farkında olmadan birbirlerini dolandırmış oldu hem de vaat edilen hiçbir ticari faaliyetin yerine getirilmediğini anladı. Network sistemi olarak işletilen şirketin yaklaşık 4 bin kişiyi dolandırdığını iddia eden mağdurlar, zincirden ayrılmak isteyince ‘Arkamızda cemaat var’ diye tehdit edildiklerini ve şirket kurucusunun kendini Şeyh Şamil’in torunu olarak tanıttığını ifade ettiler. Şirket yetkilileri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunan mağdurlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’na mektup göndererek yardım da istedi.
“100 MİLYONA YAKIN PARA İLE İNSANLAR DOLANDIRILDI”
Mağdurların avukatlarından Mürsel Ünlü, Titan benzeri bir örgütlenme söz konusu olduğunu, ‘mal pazarlayıp milyonlar kazandıracağız’ vaatleri ile insanların cebindeki son paraların alındığını söyledi. Şirket kurucularının ‘arkamızda cemaat var’ diyerek örgütlenmeyi gerçekleştirdiğini kaydeden Ünlü, “Bu zincirden ayrılmak isteyenlere ‘Siz kiminle uğraştığınızın farkında mısınız?’, ‘Sizin bilmediğiniz derin güçler ve cemaat bizim arkamızda’ diye tehdit telefonları etmeye başlamışlar. Bu dolandırıcılık şirketi 100 milyona yakın bir parayla insanları dolandırmış. Ortada çok ciddi anlamda vergi kaçakçılığı, gümrük kaçakçılığı, hatta biraz daha hukuken değerlendirdiğimizde kara paranın aklanmasına dair kanuna muhalefet suçlarının ortada olduğu görülecektir” dedi.
Şirket tarafından insanlara ‘İşlerinizi bırakın, bizim ürünlerimizi pazarlayarak asgari ücretin en az iki katı para kazanacaksınız’ dendiğini, bahsi geçen ürünün de Çin’den getirtilen tablet bilgisayarlar olduğunu ifade eden Ünlü, işleyişi şu sözlerle anlattı:
“Bu tabletlerin parasının miktarı önemli değil. Tabletler insanlara 2 bin, 3 bin liraya verilmiş. ‘Alt zincirleri kurun. Onlar da bu tabletleri alsınlar ve satmaya devam etsinler’ demişler. Ancak zincir 4-5 bin kişiden sonra kopmuş. Mal zinciri ilk başta kurulmuş, binlerce mağdur mal atıp satacağım duygusuyla alt zincirleri oluşturmuştur. Üyeler komşusunu, kardeşini, mesai arkadaşını, sevgilisini, eşini, herkesi farkında olmadan dolandırmaya başlamıştır. Sistem, para kazanacağım duygusuyla herkesin birbirini dolandırdığı bir sisteme dönüşmüştür.”
Sisteme girip alt zincir oluşturabilmenin ve baş bayii olabilmenin tek koşulunun tablet satın almak olduğunu belirten Ünlü, “Tableti alarak internet üzerinden açtıkları sistemle size bir şifre veriyorlar. O şifre üzerinden alt sistemlerinizi oluşturuyorsunuz. Tablet verilme olayı 6 ay önce bitmiş. Alt zincirdeki mağdurların tamamı tablet gelecek ve satacağız duygusu ile bekliyorlar. Ciddi anlamda vergi kaçakçılığı söz konusu” diye konuştu.
“TİTAN’IN MODERNİZE EDİLMİŞ ŞEKLİ”
Mağdurların avukatlarından Yaşar Bülend Kaçar ise, savcılığa şikayet dilekçesi verdiklerini, kişilerin derhal yakalanarak adliyeye sevk edilmelerini ve tutuklanmalarını talep ettiklerini söyledi. Dini duyguların istismar edilerek, devlet büyüklerinin isimlerinin kullanılarak nitelikli dolandırıcılık suçu işlendiğine dikkat çeken Kaçar, “Bu Titan’ın şekil değiştirmiş hali. Daha modernize edilmiş şekli karşımıza çıkmakta. Halkımızın duyarlı olması lazım. Bu tür kişilerin vaatlerine kanıp ileride para kazanacakları ümidiyle bu sistemlere girmemelerini tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandı.
“EN AZ 400 BİN TL TİCARİ KAYBIMIZ VAR”
Elektrik özelleştikten sonra İzmir’de fatura taşıma işlemlerinin yapıldığı bir ofisi bulunan Süleyman Aydın, şirketin vaatlerine kanarak 80 kişilik ekibiyle şirketle birlikte çalışmaya başladığını söyledi. Sayelerinde üye zincirinin 4 bine yaklaştığını dile getiren Aydın, mağduriyetini şöyle anlattı:
“İzmir’de bir ofisimiz vardı. Elektrik özelleştiği için elektrik faturasını taşıyabiliyorsunuz. Şirketin kurucusu ‘Gelin bu işi bizim şirketimizde yapın, bunun karşılığında size şirkette hissedarlık verelim, yönetim kuruluna alalım, şirketin CEO’su yapalım, Türkiye cirosundan yüzde 20’ye varan ekstra gelirler verelim’ dedi. 9 ay gibi bir sürede 4 bin kişiyi bizi kullanarak mağdur ettiler. Bu kişiler fatura taşıtacaktı, her taşıttığı fatura başına ücret kazanacaktı. Bir kişi 10 tane fatura taşıtsa bin lira para kazanacaktı ama bunu hiç kazanamadılar. Üyelerin tablet alması ve işlerini bu tableti alarak yürütmeleri zorunluydu. İyi niyetli olmadıklarından şüphelenmeye başladıktan sonra üstüne bize sözleşme imzalatmaya çalıştılar. Bu sözleşmeye göre şirket hakkında kötü konuşmamamız, şirketin her dediğini uygulamamız gerekiyordu. Aksi takdirde 1 milyon TL tazminat ödeyecektik. Biz o saatten sonra şirketin ticaret yapma niyetinde olmadığını anladık ve yollarımızı ayırmaya karar verdik. Haklarımızı istediğimizde yasal olmayan yolla bizim ticari panelimizi kapattılar. Haklarımızı vermediler. Herkes ayda bir fatura taşıtsa 400 bin TL’lik ticari bir kaybımız da var. Bu minimum para. Bize bir de araç verdiler ama araç üstüme geçirilmedi. Aracı kiralamış gibi gösterildim.”
“TABLET ÜZERİNDEN TİCARETİN DÖNDÜRÜLECEĞİ SÖYLENMİŞTİ”
Şirket tarafından elektrik işi yoluyla iyi para kazanacağına inandırıldığını söyleyen Mine Karaboz ise, sistemde sadece elektrik sektörü olmadığını, pek çok sektörde ticaret yapma vaadi verildiğini belirtti. Sisteme üye olanlara teknoloji, iletişim, turizm ve gıda gibi sektörlerde ticaret yapma vaadi verildiğini ifade eden Karaboz, “Sıkı bir çalışma istediler. Birçok sektör vardı. Elektrik sektörü için şirkete girdik. Diğer sektörlerden de ekstra gelir elde etmek için işe başladık. Türkiye’de ekiplerimiz oluşmaya başladı ama vaat ettikleri sektörleri ticari anlamda gerçekleştiremediler. Yalan dolanla bizi ertelemeye başladılar. Şüphelenmeye başladık. 9 ay boyunca bazı primler kazandık ama bizim amacımız bize vaat edilen sektörlerde ticaret yapıp para kazanmaktı. Tablet üzerinden ticaretin döndürüleceği söylenmişti” dedi.
Bahar Yanmaz, Titan Saadet Zinciri’ni daha önce duyduklarını ancak şirketin vaatleri mantıklı geldiği için şirkete üye olduklarını söyledi. Şirketin devlet büyüklerinin ve cemaatin arkalarında olduğunu söylediğini ifade eden Yanmaz şöyle devam etti:
“Zaman ilerledikçe verilen vaatlerin yerine gelmediğini gördük. Araba vaadi vardı ancak arabanın ruhsatı üzerime geçirilmedi. Cemaatin bu şirketin arkasında olduğuyla ilgili bize mesajlar geldi. Kendisi sahnede Şeyh Şamil soyundan geldiğini ifade ederek insanlara güven vermeye çalışıyordu. Biz çevremizde birçok kişiyi bu işe dahil ettik. Bu yüzden çevremize karşı da mahcubuz. Şirket hep proje aşamasında kaldı. Bize maddi manevi birçok zararı dokundu.”
ERDOĞAN VE DAVUTOĞLU’NA YARDIM MEKTUBU
Mağdurlar, şirketle ilgili Y.K., E.Y., M.K., M.N., E.S., S.T. ve A.K. hakkında “çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, bilişim aletlerini kullanmak suretiyle nitelikli dolandırıcılık, kara paranın aklanmasına dair kanuna muhalefet, gümrük ve vergi kaçakçılığı” suçlarından şikayetçi oldu. Mağdurlar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’na da mektup göndererek yardım istedi.
CEREN ATMACA - SİNAN YENİÇERİ
İZMİR
Güncellenme Tarihi : 18.3.2016 22:59