Medya
  • 18.3.2003 11:46

CENGİZ ÇANDAR HÜKÜMETİ, 'ACEMİLER MANGASI'NA BENZETTİ...

Acemiler Mangası= 58. ve 59.hükümet Türkiye demokrasisinin 'rüşdünü ispatlaması' namına oluşmasını arzuyla beklediğimiz ve gelmesine alkış tuttuğumuz Tayyip Erdoğan hükümeti, Türkiye'nin tarihi geleceği açısından -öyle gözüküyor ki- bir 'tahrip kalıbı' gibi gelip oturdu. Cumhuriyet tarihinin bundan önceki 58 hükümetinin herhalde hiçbirisi daha programını bile okumadan ve güvenoyundan geçmeden, ekonominin üzerine böylesine çökmemiştir. Tayyip Erdoğan'ın Cuma günü piyasalar kapanmaktayken, Çankaya'ya çıkıp hükümet listesini (yani iki önemsiz değişiklikle 58.hükümeti) sunmasıyla haftasonuna girmiştik. Yeni hafta, İstanbul Borsası'nın düşüşe geçmesi, doların 1.700'ün üzerine tırmanması ve en önemlisi faizlerin yüzde 70'lere doğru fırlamasıyla açıldı. Bu tablo içinde esas önemli olan faizlerdeki tırmanma. Zira, borcun çevrilmesinin imkansızlığı ihtimali, faizlerin yükselmesiyle ortaya çıkıyor. Borcun çevrilmesinin imkansızlığı ise, 'Türkiye'nin Arjantinleşmesi' ihtimalini beraberinde getiriyor. 'Türkiye'nin Arjantinleşmesi' ihtimalinden daha önce de söz edilirdi ama buna Türkiye'nin 'stratejik değeri' ya da 'jeopolitik önemi'nden ötürü Amerika'nın izin vermeyeceğine ilişkin bir 'konsansüs' söz konusuydu. Türkiye, şu anda ABD için bir 'stratejik yük' değil mi? Türkiye ile Amerika arasındaki 'stratejik ortaklık ilişkisi'ne Ak Parti iktidarının (58. ve 59. hükümetler) yaptığı 'tahribat'tan sonra, 'Türkiye'nin Arjantinleşmesi'ni önlemek üzere 'Amerikan örtüsü'nün Türkiye'nin üzerine serilmeyeceği hükmüne varmak güç olmasa gerek. Nitekim, 6 milyar dolarlık ekonomik paketin, Colin Powell'ın deyimiyle 'masadan kalkmış olması'ndan sonra, tekrar geriye dönebilmesi tek kelimeyle bir 'mucize'ye bağlı. O 'mucize' ise, Türkiye'nin, Amerikan muharip kara birliklerinin Türkiye'de konuşlanması ve Irak'a intikaline imkan verecek, yani 'Kuzey Cephesi'nin Türkiye ile açılmasını sağlayacak 'ikinci tezkere'nin 'bir-iki' gün içinde gelmesi ve geçmesi. Bilemediniz, azami üç-dört gün. Ancak, bunu beklemek 'gerçekçi' gözükmüyor. Zira, Abdullah Gül'ün 58. hükümeti 'ikinci tezkere'yi 'sabote' etmişti; Tayyip Erdoğan'ın 59. hükümeti ise 'ikinci tezkere'nin ikinci kez getirilmesiyle pek meşgul görünmüyor. Tayyip Erdoğan, Çankaya'dan iner inmez, 'Gündemimizde tezkere yok' demedi mi? Türkiye üzerinden 'Kuzey Cephesi'nin açılması, Amerika'nın Texas eyaletinde konuşlanmış bulunan, yüksek teknoloji ile donanmış ve ilk iş olarak Kerkük petrol havzalarını denetim altına alacak olan 4.Piyade Tümeni'nin Türkiye'ye intikali demek idi. Bu amacın yerine gelmesi için artık çok geç. Zaman da kalmadı. Çünkü, Azor Zirvesi sonucunda, Amerika-İngiltere-İspanya üçlüsünün, ikinci bir BM Güvenlik Konseyi kararı için tasarıyı geri çekmesi üzerine, savaş için 'geri sayım' başladı. Ak Parti yetkililerinin (başta eski Başbakan, yeni Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün), ikide bir 'Türkiye, BM'deki gelişmeleri dikkatle izliyor' gerekçelerinin anlamı da kalmadı. Çok aklı başındaymış gibi gözüken bu gerekçe, aslında Amerika ile işbirliği girişimlerinin bir başka yöntemle 'sabote edilmesi'nden başka bir anlamı zaten taşımıyordu. Çünkü, aklı başında herkes, Azor Zirvesi'nin ve dünkü BM Güvenlik Konseyi toplantısının, 'savaş ihtimalini yakınlaştırmak'tan başka hiçbir sonuç vermeyeceğini görüyor ve biliyordu. Bunu böyle görmemek ve bilmemek için, ya 'Türkiye 'hayır' derse; Amerika Irak'a karşı savaşa giremez' diye cahilce ve ahmakça bir düşünceye saplanmak veya bu tür düşünce sahiplerinden etkilenmek gerekirdi. Türkiye, öyle bir hükümetin (58. veya 59.) eline düştü ki; eş zamanlı olarak AB ile kapıları kapatmak ve Türkiye'yi ABD ile gerilimli ilişkilere sokmak her babayiğite nasip olmazdı. Necmettin Erbakan'ın istese de beceremeyeceğini; istemiyor görüntüsü vererek Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan hükümetleri becerdi sanki. Bölge, adım adım savaşa ilerliyor. Sonuçlarını, her ülke gibi Türkiye'de, ister istemez, yaşayacak. Ne var ki, çok büyük bir ihtimalle 'tazminat paketi' niteliğindeki 6 milyar dolarlık paket olmayacak. 'Kuzey Cephesi', güneyden, Kuveyt üzerinden 101.Hava İndirme Tümeni ve 82. Hava İndirme Tümeni aracılığıyla açılacağı için, Kürtlerle çatışma riskini barındırdıkları için Kuzey Irak'a Türk birliklerinin girmesi de artık Amerika tarafından istenmiyor. Amerika'yı dinlemeden Kuzey Irak'a giremez miyiz? Gireriz tabii. Peki, bunun 'uluslararası meşruiyeti' ne olacak? Ana muhalefet lideri buna ne diyecek? Bunun 'uluslararası hukuka uygunluğu'nu Cumhurbaşkanı'na sormak gerekmeyecek mi? Avrupa'nın buna karşı çıkacağı besbelli. Amerika ile 'askeri olarak' da mı karşı karşıya geleceğiz? Eski Başbakan-Yeni Dışişleri Bakanı, önüne gelene 'Amerika'nın Türkiye'den vazgeçmediğini, iplerin kopmadığını' anlatıyor. Kendisi söylediklerine inanıyor mu bilinmez; ama aklı başında kimseyi, dış dünyayı, iç piyasaları inandıramıyor. 'Büyüklere masallar'ı bir yana bırakıp,'zararın neresinden dönülse kardır'ı düşünmelerinde, ülke çıkarları namına, sonsuz yarar yarar var. (Cengiz Çandar/ Dünden Bugüne Tercümen) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:35

İLGİLİ HABERLER