Ekonomi
  • 30.4.2002 16:04

CHHİBBER: TÜRKİYE ALABİLECEĞİ BORÇLARIN SINIRINDA

KAYNAK : Haber Vitrini İLKER ÖZKAP İSTANBUL - Dünya Bankası Türkiye Direktörü Ajay Chibber, Türkiye'de mali piyasaların istikrara kavuştuğunu, anahtar yapısal tedbirlerin yerine getirildiğini belirterek, "İyileşmenin ilk işaretlerine bakacak olursak ekonomide hala durgunluk var. İşsizlik oranlarında artışlar gözleniyor. İyileşme işaretlerinin teşvik görmesi gerekiyor" dedi. Chhibber, International Herald Tribune ve Financial Times tarafından düzenlenen "Türkiye'de Yatırım Olanakları" adlı konferansta yaptığı konuşmada Türk ekonomisi ile ilgili gelişmeleri aktardı. Türkiye'nin yeni yüzyıla girerken ekonomik ve sosyal politikalar çerçevesinde önemli temel değişiklikleri gündemine aldığını, enflasyonu indirmek, yüksek büyüme oranını sağlamak istediğini belirten Chhibber, "Son derece iddialı bir program. Bu program başarılırsa Türkiye'nin gelirinin artmasına ve modernleşmesini sağlayacaktır" diye konuştu. 2002 yılı sonu itibariyle GSMH'ye oranla kamu borcunun yüzde 57 olmasına karşılık 2001 yılı sonu itibariyle yüzde 91 seviyesine çıktığını hatırlatan Ajay Chhibber, "Bu durgunluk kuraklıkla, tarıma olumsuz etkisiyle daha da arttı. Üretim yüzde 9.4 oranında azaldı. IMF'nin desteği ise durumun istikrara kavuşmasına faydalı oldu. Aralık 2001 yılında Türkiye IMF ile birlikte yeni bir orta vadeli makro ekonomik çerçeveyi geliştirdi ve 16 milyar dolarlık stand-by anlaşması imzalandı. Bu da 2002 - 2004 yıllarını kapsayan bir anlaşma oldu. Burada da IMF desteği 1999 yılından bu yana 31 milyar dolara çıkarıldı. Yeni yapısal reformlar sosyal önlemler birlikte ele alındı. Dünya Bankası da buna destek verdi. Dünya Bankası 2001 - 2003 dönemleri arasında orta ve uzun vadeli mali yardımlar çerçevesinde 6.2 milyar dolarlık bir kredi vaadinde bulundu" dedi. Söz konusu gelişmeye piyasaların olumlu tepkiler verdiğini belirten Chhibber, "Reel sektördeki ekonomik düzelme ancak programın başarılı bir şekilde uygulanmasından geçiriyor" diye konuştu. "ŞU ANDAKİ DURUM" Türkiye'de şu anda mali piyasaların istikrara kavuştuğunu, anahtar yapısal önlemlerin yerine getirildiğini, fakat iyileşmenin ilk işaretlerine bakıldığında programın tamamlanması gerektiğini belirten Chhibber, "Ekonomi hala durgunluk içerisinde, işsizlik oranlarında artışlar gözleniyor. Sayın Derviş'in de ifade ettiği gibi iyileşme işaretlerinin teşvik görmesi gerekiyor. Bunların sürdürülebilmesi için mali ve parasal disiplinin muhakkak sağlanması gerekiyor. Yüzde 35'lik enflasyon hedefinden şaşmamak ve 2002 yılı sonunda yüzde 3'lük büyüme oranını tutturmak gerekiyor. Dolayısıyla iki temel soruna eğilmek gerekiyor: Bunlardan biri ekonominin iyileşmesi kriz sonunda nasıl sağlanacak, enflasyon nasıl indirilecek? İkinci olarak da sürdürülebilir büyüme orta vadede borçlar artırılmadan nasıl elde edilecek? Çünkü Türkiye alabileceği borçların son sınırına gelmiş durumda" dedi. Kısa vadede kolay çözümlerin olmadığını kaydeden Chhibber, "Önce güven ortamının sağlıklı bir şekilde oluşturulması lazım. Makro ekonomik düzeyde daha rekabete açık döviz kuru, reel faiz oranında düşüşler en iyi politikaların uygulanmakta olduğunu gösteriyor ki iyileşme sağlanabilsin. Enflasyonun uzun vadede sene sonuna kadar yüzde 25'e düşürülmesi gerekiyor. Daha rekabete açık döviz kuru hem ihracatı artıracak, hem turizme fayda sağlayacaktır. Reel faiz düşürülmesi enflasyonunun düşürülmesiyle birlikte tüketici güvenini yeniden oluşturacaktır" diye konuştu. Chhibber, 2002 yılında kamu borcunun önemli bir yük olduğunu, makro düzeyde bakıldığında küçük ve orta ölçekli işletmelerin borçlarının azaltılması konusunda İstanbul Yaklaşımı'nın önemli bir etkinlik olduğunu kaydetti. BEŞ TEMEL UNSUR Orta vadede Türkiye'nin önünde 5 temel sıkıntının bulunduğuna dikkat çeken Ajay Chhibber, "Öncelikle sermayenin bedeline değinmek gerekiyor. Voletivitenin ve enflasyonun yüksek olması ve belirsizliğin var olması geçmişte hep gündeme geldi. Ancak başarılı bir dezenflasyon politikasının uygulanması sayesinde Türkiye artık bu sorunların üstesinden gelmek durumunda. Enflasyonu düşürmek ve politikacıların inandırıcılığını sağlamak sermayenin maliyetini de aşağı çekecektir. Diğer Avrupa piyasalarıyla entegrasyonu sağlayacaktır. Bu çerçevede bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılması sektörde yeni reformlara meydan verecektir" dedi. Ülkede ikinci sıkıntının emek maliyeti olduğunu kaydeden Ajay Chhibber, "Ülkede sosyal sigorta sisteminde uygulamasında sistemin bütçe açığının kapatılmasını gündeme getirdi. Türkiye emeklilik reformunun bundan sonraki aşamasını da yerine getirmeli. Bunu yaparken maliyetleri düşürmeli, faydaları öne çıkarmalı. Sosyal sigorta yönetimindeki maliyetleri azaltmalı" diye konuştu. Chhibber üçüncü sıkıntının enerji maliyeti olduğunu vurgulayarak, "Elektrik ve gaz sektöründe Türkiye Avrupa'daki en yüksek enerji maliyetini ortaya çıkaran bir ülke haline geldi ve gaz sektöründe arz kontratlarına bakacak olursak Türkiye'nin gelecekte ihtiyaç duyduğu enerjinin 3 katı daha ithal ettiğini görüyoruz. Bunun da önümüzdeki ciddi sıkıntılar oluşturacağını görüyoruz. Bu tür kontratlar Türkiye'yi zor seçeneklere itebilir. Türkiye'nin rekabet edebilirliliğini zaten etkiliyor. Türkiye'nin rekabete açık bir enerji piyasasını oluşturmaya doğru gitmesi gerekiyor ve Avrupa enerji piyasasına entegre olması gerekiyor" diye konuştu. VERGİ VE DOĞRUDAN DIŞ YATIRIM SIKINTISI Ajay Chhibber, Türk ekonomisinin önündeki diğer sık.fdnda artışlar gözleniyor.ıntıları da vergi sistemi ve doğrudan dış yatırım olarak gösterdi. Chhibber, yüksek vergiler ve vergi matrahının uygun olmaması sebebiyle hükümetin vergi sorununu vergileri artırarak çözmeye çalıştığını bunun da vergi kaçırma dahil birçok sıkıntıyı beraberinde getirdiğini söyledi. Chhibber, "Hükümet bu soruna ciddiyetle eğilmek istiyorsa hükümet harcamalarında yeni düzenlemelere gitmek, KİT'lerin kayıtların giderilmesi ile mümkün olabilir. Bir takım harcamaların azaltılmasıyla Türkiye vergilerini artırabilir. Bir diğer alternatif ise vergi tabanını genişletmek ve çarpık vergi sistemini gidermek olabilir" dedi. Chhibber yılda 1 milyar dolar doğrudan dış yatırım alan Türkiye'nin bu rakamı 6 - 10 milyar dolara çıkarmak zorunda olduğunu kaydetti. "KENDİNİZ İÇİN YAPIN" Konferansta konuşan ABD eski Dışişleri Bakanı James Rubin de Türkiye'nin ABD için önemli bir müttefik olduğunu diğer yandan Ortadoğu ve Orta Asya'da kilit bir ülke durumunda bulunduğuna dikkat çekerek, "Türkiye İsrail'e stratejik ilişkileri, Filistin'le ise kültürel ve duygusal bağlarının bulunması sebebiyle her iki tarafa da söz söyleyebilecek bir ülke konumunda, bu da çok önemli bir husus" dedi. Türkiye'nin Avrupa Birliği kriterlerini kendi iyiliği için gerçekleştirmek zorunda olduğunu kaydeden Rubin, "Türkiye bu kriterleri gerçekleştirdiği takdirde model ülke olarak gelecek yıllarda dünya uluslar arası platformda kendini gösterecek" diye konuştu. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:42

İLGİLİ HABERLER