
CİNSEL MUTSUZLUK KADERİN BİR OYUNU MUDUR?
Verilen cevaplar, Türklerin hemen hemen yarısının (yüzde 46.9) cinselliğin kadere bağlı olduğuna inandığını gösterdi. Cevaplar, yüzde 20.7 oranında ‘bu cümle çok geçerli’, yüzde 26.2 oranında ise ‘biraz geçerli’ şeklindeydi.
CİNSELLİKTE KADERİ REDDEDEN ILIMLILAR LİBERALLERDEN DAHA YÜKSEK ORANDA
Ankete katılan 2908 kişi bu konudaki sorulara eksiksiz cevap verdi
Ne muhafazakar, ne de liberal olan ılımlı kesim (yüzde 17.8), cinsel mutluluğu kadere en az bağlayanlar
Muhafazakarlar, cinsel mutluluğu en fazla kadere bağlayan kesim (yüzde 70.6) olarak karşımıza çıkıyor
Türkiye’nin yarıya yakını, cinsel mutluluğu kadere bağlamıyor
Cinsel mutluluk asla kadere bağlı değil kararlılığında olanlar (yüzde 51.3) liberaller arasında
Cinselliğini kaderciliğe bağlayan Akdenizliler Türkiye ortalamasını yüzde 9.2 oranında geçiyor
Yaşam standardı düştükçe cinsel mutluluğun kadere bağlanması yükseliyor (Orta alt ve alt gelir grubunda yüzde 24’lerde)
Cinselliğin kadere bağlı olmasına en fazla karşı koyan gelir grubu yüzde 57.1 ile orta üst sınıf.
Üniversite mezunları arasında cinselliğini kaderle açıklayanların oranı yüzde 13.5
İlkokul mezunları arasında her on kişiden sekizi bu meseleyi kaderle açıklamıyor
Cinsellikte bekarlar, evlilerden daha çok kadere teslim olmuş durumda
25-34 yaş grubu, 34-44 yaş grubuna göre cinselliği daha çok kaderle açıklıyor.
ORHAN GENCEBAY:
Einstein ne demiş: Kader hak edilendir!
Arabesk müziğin ‘baba’sı Orhan Gencebay’a Hürriyet’in Cinsellik Araştırması’ndan söz edip, Türk toplumunun bu konudaki cehaletini yorumlamasını istediğimizde, önce Türklerin on bin yıllık tarihine, hatta daha sonra Big Bang’e (Dünyanın oluşumundaki Büyük Patlama) kadar gidiyoruz... Önce Türk toplumunun ‘göçebe, göçer-konar’ değil göçmen, geçmişte güzel insan değerlerine sahip, entelektüel bir toplum olduğunu söylüyor. Bu değerlerin son zamanlarda yara alsa da halen ayakta durduğunu anlatıyor. Ona göre toplumun ayakta kalmasında en büyük etkisi olan yapılardan biri aile. Aileyi korumaya yönelik kurallardan biri ise ‘cinsellik.’
Sizce cinsellik hálá neden bir tabu?
- Cinsellik sadece kendi neslinin devamı için içgüdüsel bir hareket değildir, aynı zamanda zevk oluşturan bir değerdir. Dolayısıyla aile toplumu olan Türk toplumu, bunların her ikisine de değer verir. Ailesinin içinde, bir bütün olduğu kişilere dokunulmasını istemez, onu korur, bunu zaman zaman da tabuya dönüştürür. Cinsellik yaradanın vermiş olduğu güzel değerlerden bir tanesi. Aile içinde kişilerin kendi görüşlerine, duygularına göre yaşanır. Sır olarak dışarı çıkmaz. Dışarı çıkarmak isteyenlere de kızarlar. Tabulaştırma buradan kaynaklanıyor. Buraya kadar normal, ama bunun sınırlarının ne olduğuyla ilgili uygulamalarda farklılıklar vardır.
Namus cinayetlerine kadar giden farklılıklar...
- Cinsellik demeyelim de namus diyelim... Bu kavram da aile bireylerini, her türlü değerine sahip çıkarak korumaya yönelik. Ama burada da kişilere göre bazı özel uygulamalar olabilmektedir. Bazen bu aşırı olur, kıskançlıklarla beslenen aşırılıklar, yasaklamalar gelir. Bunun sonunda özellikle hanımlarımıza hayat zehir edilebilir, maalesef. Aslında bu da hanıma verilen değerden kaynaklanmaktadır. Ama cinayetler bile işlenir, buralara kadar geldik.
Sizce ne yapmalı?
- Bana göre bu aile değerleri korunmalı, evet. Ama icabında onları reforma tabi tutmalı. Gelenekselciliği değil akılcılığı seçmeli. Gelenekler içinde sıkışıp kalmamalı. Geri kalmış bir bakış açısını bugüne uyarlamaya çalışmamalı.
Siz o çok sevilen şarkılarınızda hep kaderle cebelleştiniz. Araştırma da ‘cinsel mutsuzluğunu kadere bağlayan’ çok sayıda insan olduğunu gösteriyor...
- Benim orada anlatmak istediğim kader, Big Bang teorisine göre, yani o patlamadan sonra etrafa yayılan yoğun kitlenin içindeki değerlerin, evrene yayılması, her birinin bir yere gitmesi ve genetik olarak her parçaya intikal etmesidir. Tüm bunlar olması gereken şekilde olurlar. Kader ihtimalleri diyorum ben bunlara.
Yani sizce de cinsel mutsuzluk kaderin bir oyunu mu?
- Büyük üstad Einstein’a sorarlar, kader nedir, diye. ‘Hak edilendir’ diye cevap verir. Buradan yanlış yerlere de gitmemek lazım, illa ki kötü bir şey yapıp da kötü bir şey görür demek değil bu. Bir insanın doğumunda mesela 52. geninde bir şey varsa ve bu nedenle yıllar sonra bir hastalıkla karşılaşırsa, ne yapsın! Bu onun kaderidir. Olması gereken ihtimallerden biridir. Neticede varolan şeyleri yaşamaya çalışıyoruz, güneşin altında da yeni bir şey yok. İnsanın aramayı bilmesi lazım, arıyoruz, kendimizi aşırı da yoruyoruz. Bestemdeki gibi, ‘Bana kaderimin oyunu mu bu, aldı sevdiğimi verdi zulumu, dünyaya doymadan göçüp gideceğim, yoksa yaşamanın kanunu mu bu?’ Evet bence yaşamanın kanunu bu!
Bu kanun değişmez mi?
- Günümüze hitap etmeyen değerlerin değişmesi gerekiyor. Aydınlanmamız gerekiyor. Bu iş aydınlarımıza, yetkililerimize, devlete düşer. Bunu yapmazsak, karşı cinsler birbirlerine karşı bu eksiklikle yaşayıp gidecekler...
GENCEBAY’DAN NAMUS TANIMI
Namus diyoruz, hanımlarla ilgili korumaya ve kıskançlığa namus diyoruz. Bana göre namus akılda ve gönüldedir. Namus, güven vermektir, sözünde durmaktır ve onurlu, faziletli olmaktır. Ama bazıları namusu sadece tabulaşmış cinselliğe dayalı ifade ediyorlar, bu değişmeli.
Evlenmeden birlikte yaşayan gençlere karışmamalıyız
Bekareti babanın ve kocanın namusu olarak görenler çok. Sizce öyle mi?
- Birbirini seven iki olgun insan, birbirlerine karşı namuslu, yani benim tanımıma göre dürüst davranmışlarsa, söz vermişlerse, bunların birbirine mutlu etmek için vereceği çok şey olacaktır. Bazı şeyler birinci derecede kişinin kendisini ilgilendirir ama kimse tek başına kendine ait değildir, ailesine, çocuğuna aittir, sorumlulukları vardır. Aile önemlidir, gerekirse canımızı veririz ama yine de şu unutulmamalı: Aile adam kesmekle korunmaz.
Siz gençlerin evlilik öncesi cinsel ilişki yaşamasını nasıl karşılıyorsunuz?
- Bilinçli gençler ne yapacaklarını bilirler, onlara müdahale edilmesi yanlısı değilim. Karışmamalıyız...
Peki sizin kızınız evlenmeden hamile kalsaydı...
-Kızıma hayatı öğretmeye, onu iyi yetiştirmeye çalışırdım. Kızım bu bilgilerle, değerlerle ne yapacaksa yapacaktır. Kızım hamile kalsa ben, ‘Kızım bunu yapmışsa bir nedeni vardır’ diye önce onu anlamaya çalışırdım. Kızımı reddedecek halim yok. Her ikisine de gelecekte bunalıma girmemeleri için yardım ederdim. O çocuğun bir bütünlük içinde korunmasını sağlardım.
Araştırmaya göre ‘böyle bir şey olursa, törelere göre gereğini yaparım’ diyenlerin sayısı çok...
- Zorla güzellik olmaz, her şey akılla, gönülle olmalı. Gönül çok şey ister, akıl hayır diyebilir. Herkes gönülle aklını barış içinde yaşatsın, böyle olursa gönül yurdunda kavga vardır demektir. Kavga da iyi şeylere yol açmaz. Asarım keserim diyen bir kere baksın çocuğunu iyi yetiştirmiş mi, ona saygı, sevgi ve bilgi vermiş mi..
:Hürriyet Güncellenme Tarihi : 17.3.2016 12:41