KAYNAK : Haber Vitrini
PARİS - Catherine Millet herhangi bir kadın değil. Fransa'nın en prestijli sanat dergisi 'Artpress'in editörü. 'Catherine M.'nin Seks Yaşamı' adlı kitabın yazarı. 26 dile çevrilen kitapta Millet, yaşadığı ilişkileri, kişilerin adlarını vermeden, tarihlerini belirtmeden, tüm detaylarıyla anlatmaktan çekinmiyor.
Millet'nin 150 kişilik orjiler (grup seks) dahil tüm cinsel tecrübeleri anlattığı özyaşam- öyküsü, büyük bir tartışma başlattı. Argo anlatımın ağırlık kazandığı kitapta, cinselliğin duygulardan arındırılmış bir şekilde sunulması, Avrupa'yı ikiye böldü. Bazıları, cinselliği sıradanlaştırdığı gerekçesiyle Millet'yi yerden yere vururken, diğerleri kitabı kadın cinselliğinin özgürleştirilmesi açısından devrim niteliğinde buldu. Bu arada, Millet'nin çıplak fotoğraflarını çeken eşi Fransız yazar Jacques Henric'in bunları kitap haline getirmesi de tartışmaların üzerine tuz biber ekti.
Cinselliği sıradanlaştırdığınız eleştirisine cevabınız nedir?
Ama zaten cinselliğin kendisi 'sıradan' bir eylem. İşte bu yaklaşım beni sinirlendiriyor. Birçok insan cinsel özgürlüğü yaşıyor ama saklıyor. Cinsel özgürlüğü sadece bir grup elitin değil, sıradan insanların da yaşayabileceği düşüncesine katlanamıyorlar. Oysa ben, cinsel özgürlüğün,
'demokratik' olduğunu, bir sınıfa ait olmadığını göstermeye çalıştım.
Kitabımın başarılı olmasının nedeni, olağanüstü olayları anlatmıyor oluşum. Avrupa'da grup seks yapılan kulüpler olduğunu üç aşağı beş yukarı birçok insan biliyor. Anlattıklarım bir grup insan için oldukça sıradan.
'İdealize edilecek bir şey yok'
Neden böyle bir kitap yazdınız?
Bu kitabı, cinselliğe dair her şeyi 'pembe' olarak gösterek, cinselliği
'idealize' etmeye çalışan insanlara çok kızdığım için yazdım.
Genel olarak pornografik romanlar, okuyucuları heyecanlandırmak ister. Pornografik romanlarda baş karakterler cinsellikte sürekli 'zevk alır'. Bence bu anlatım, cinselliği gerçekçi bir bakış açısıyla anlatmıyor. Cinselliğin teorik olarak anlatımındaysa 'militanizm'le karşılaşıyoruz. Çoğu zaman, idealizmi savunmak isteyen insanların, cinsel özgürlüğü de savunduğuna tanık oluyoruz. Ben, cinselliği 'mistik' olarak gösteren bakış açısından sıyrılmayı amaçladım. Cinselliğin hem olumlu hem de olumsuz yönlerini olduğu gibi anlatarak, her şeyin pembe olmadığını aktardım.
Gerçekçi cinsellik nedir sizce?
Cinsellik 'amaçsız' bir aktivitedir. Zevk verebilir ama illa da zevk vermek gibi bir zorunluluğu da yok. Cinsellikte kendimizi ne suçlamalıyız, ne de kötü hissetmeliyiz. Eğer cinsellikten yeterince zevk alamıyorsak, hayatta zevki başka yollardan alma olanağımız da var.
Cinselliğin yerini ne tutabilir?
Benim asıl mesleğim sanat eleştirmenliği. Hayata karşı da Freudyen bir bakış açısı içerisindeyim. Bence, hayran olduğumuz, dünyaya damgasını vurmuş birçok büyük sanatçının seksüel hayatları oldukça vahimdi. Onlar, libidolarını sanata yansıtıyorlardı. Örneğin, cinsellikle bağlantılı harika tablolar yapan Dali'nin cinsel hayatı oldukça vahimdi ve kendi de bunu saklamıyordu. Birçok sanatçı cinselliğini, yarattığı yapıtlarda yaşadı.
Bu bir seçim mi?
Yarı seçim diyebiliriz. Kendi karakteriniz böyledir, siz de bunu kabul edersiniz. Dali, cinsel hayatının kötü olduğunu kabul ederek, bütün yoğunluğunu yapıtlarına verdi.
Cinselliğin nedenleri geçici
Kitabınızda ayrıntılarıyla anlattığınız birçok erkekle olan cinsel birlikteliğinizde neyin arayışı içindeydiniz?
Zevk arıyordum. Ben 'zevk' kelimesini, tekil değil, çoğul olarak kullanmayı istiyorum. Zevkin pek çok yolu var. Fransızcada 'zevk' kelimesi neredeyse, orgazmla eşanlamlı kullanılıyor. Bundan sadece orgazm yoluyla zevke ulaşılabileceği gibi bir anlam çıkıyor.
Kitapta, hiç tanımadığınız birçok erkekle birlikte olduğunuzu da anlatıyorsunuz. Kimileri bunun nedenini arıyor...
Benim kitapta anlatmaya çalıştığım da, cinselliğin hiçbir nedeninin olmaması düşüncesiydi. Sadece geçici bir nedeni olabilir. Ben de kendi cinselliğimi, hiçbir sonuca ulaşmadan yaşadım. Onlarla cinsel birlikteliği yaşamayı reddetmemin de hiçbir nedeni yoktu.
Kadınların, cinsellikle aşkı birbirinden ayıramadığı söylenir. Sizse duygulardan arınmış bir cinsellik sunuyorsunuz.
Bu görüşü tamamen 'klişe' buluyorum. Cinsel isteklerimiz, aşk hayatımızdan bağımsız olabilir. Aksini düşünmek hem erkeklerin hem de kadınların işine geliyor. Erkekler 'Benimle yattığına göre, bana gerçekten âşık' diye düşünüp rahatlıyorlar. Kadınlar da cinselliğe daima duygularını katıyorlarmış havası yaratıyorlar. Böylece, bir anlamda kendi fantezilerini ve isteklerini de korumuş oluyorlar.
Ancak ben kadınların da erkekler gibi, cinsellikle aşkı birbirinden ayırabileceğini düşünüyorum. Çevremde bu yönde birçok örnek var. 17. yüzyılda Fransız kadınları tarafından yazılmış birçok erotik roman, daha o çağda bile bazı kadınların cinsellikle aşkı birbirine karıştırmadığını ortaya koyuyor. Bunun aksini düşünmek ise sadece bir 'mit'.
Evliliğinizi nasıl koruyabildiniz?
Bence bunun en büyük nedeni, kendi aramızda fazla teşhirci olmamamız.
İkimizden birinin başka bir ilişkisi olduğunda, bu konuda konuşmuyorduk. Çünkü bir defa anlatmaya başladınız mı, diğeri onu 'provokasyon' olarak
algılayabilir ve kırılabilir. Bunun böyle olduğunu anladık. Bu konu hakkında konuşmaktan vazgeçtik. Belki de sırf bu nedenle halen birlikteliğimizi koruyabiliyoruz.
Bu yaklaşım dürüst mü?
Bu bizim kendi ahlak anlayışımız. Cinsellikte ahlak anlayışı kişiye göre değişir. Diğerlerinin cinselliğimi nasıl yaşayacağım konusunda bana ahlak dersi vermeye hakları yok. Ben her birlikteliğin kendine göre bir ahlak anlayışı olduğunu düşünüyorum.Çiftlerin birbirlerinden ayrı değil, birlikte yarattıkları bir ahlak anlayışından bahsediyorum.
Türkiye'de poşette satılabilir
Kitabınızın Türkçeye de çevrilmesine yönelik bir çalışma var mı?
Daha önceleri birkaç yayınevi kitabımı Türkçeye çevirmek istedi. Ama sonra, Türkiye'de yasaklanabileceği endişesiyle vazgeçtiler. Belki Türkçeye çevrildikten sonra 'poşet' içinde satılabileceğini düşünüyorum. Kitabımın Türkiye'de de yayımlanmasını çok isterim. Bunun nedeni, çok yakın Türk dostlarımın olması ve Türkiye'yi çok sevmem.
(Radikal)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:26