
Çok para kazanmanın yolları
Gökçen kendisine ait olan Manyetik dünyamız adlı sitede çok para kazanmanın yollarını psikolojik analizle yazdı.
İşte o yazı
ÇOK PARA KAZANMANIN YOLLARI
Her insan çok para kazanmak ister. Bazısı şu nedenle bazısı bu nedenle gerekçe söyler. Burada her insan derken çok istisnai durumlar söz edilmemektedir. İnsan neden para kazanmak ister. İnsan nefis denen enerjiyi taşıdığı için benlik davasında bulunur. Yani her şey kendi içindir, dünya kendisi etrafında dönmektedir. Benim düşüncelerim denildiğinde, kişilik özellikleri ortaya çıkmaktadır. Kişilik nedir; olaylar karşısında davranış ve konuşma biçimi olarak özetlenebilir. Kişilik parçası olarak para olabilir mi? Bazı insanlarda kişilik parçası olarak insana yerleşmiş para mevhumu vardır. Âmâ iç yapısına baktığınızda, paranın sade adı vardır. Tüm zamanını, para kazanmak veya elde etmek amacıyla kullanan kişinin kendisine ayıracak zamanı olmaz. Hatta yaşamını sorumlu olduğu parayı kazanmak uğruna harcayıp bitirir. Ancak kazandığı parayı harcayamaz. İnsanlar içinde para kazanmak isteyip, mutlaka kazanan var mıdır? Elbette para kazanmak için çeşitli atılımlarda bulunan fakat para kazanmamış hatta elindeki tüm varlığı kayıp etmiş birçok kişi vardır. Çok para kazanmak için mutlaka paranın ne işe yaradığını bilmek gerekir. Mesela merkez bankalarında para basım işinde çalışan işçi ile kazanıp bir yere yığan kişi arasında parayı kullanamadığı için hamallık yapmaktan öte ne fark olmaktadır. Para kullanılmamışsa işe yaramamış demektir. Paranın bir de basılı değer olması; kalpazanlar ile merkez bankası çalışanlarını aynı statüye sokar. Merkez bankası devletin hazinesi olarak mevcut altın karşılığı, para basmakla mükelleftir. Ancak altın karşılığı basılan para her zaman böyle basılmaz. Büyük görünen devletlerin en önemli ticareti, kalpazanlık yaparak halktan, olmayan altınla paralı şeklinde itibar elde etmektir. Yani eğer devlet yönetiminde iseniz bastığınız parayı dilediğiniz gibi harcamak için kullanırsınız. Bunun başka anlamı vardır. Gelip iktidar olanlar çıkarlarını gayet kolay vatandaş çıkarı gibi gösterebilirler. Mesela devlet ve hazine lisanında cari açık ve ithalat fazlalığı diye tabir vardır. Bakın cari açık tanımı nedir. Eğer benim hazinem yetmemişse alacaklarımı almak adına, para basarım veya halk adına yurt dışına borçlanırım demektir. Peki, benim adıma borçlanmanın faydası nedir. Para devlet tarafından harcamaların kontrol edilmesi için yapılan baskı ise benim çok para kazanmam için mutlaka devlete yakın olmam lazımdır. Elbette bunu yaparken adına sahtekârlık ve kalpazanlık diyecek kimse karşımda olmayacaktır. Çünkü asıl devlet ben olmuş olacağım. Bu durum herkes tarafından politika ile soyutlanmış ve legalize edilmiştir. Yani kalpazanlık ve çok para kazanmak için mutlaka devleti ve harcama kalemlerini ele geçirmek lazımdır. Bunu engellemek istemeyenler, devlet kademesinde gücü elde edip çevreye baskı yaparlar. Mesela şimdilerde sağlık sisteminde yapılmakta olan bir sıkıntıyı anlatmak istiyorum. Devlet başlangıçta sağlık reformu adı altında özelleştirme ve özel tedavi merkezleri açmayı destekledi. Devletin desteği sayesinde birçok girişimci dış devletlerin elinde olan tıbbi cihaz sektörüne önemli paraları göndermiş oldular. Çünkü alet ve ekipman tıbbi teşhis için önemli ve gerekli idi. Yatırımlar yapıldı muayene ve tedavi ücretleri geri çekildiğinde, özel sağlık sektörde inleme ve kıvranma başladı. Her taraftan önü kesilen kesimin artık çıkarı kalmadığında ellerindeki kadroları güneydoğudaki teröristlere sattılar. Büyük yerlerde firmaların üzerine giden devlet, güneydoğudaki mevcut yapı dolaysıyla olanlara göz yummak durumunda kaldı. Güneydoğuda teröristlere devlet kanalı ile para aktarımı yapılmış oldu. Bu arada ilaç sektöründe baskı adına fiyatlar geri çekildi. Ama önceden büyük kar oranları ile çalışmaya alışmış firmalar küçük karları beğenmedikleri için ilaçların etkin maddesinde kısıntıya gittiler. Elbette bu mesele burada kalmadı, insanlar doktora başvurmakta tedavi olmaya çalışmakta iken, etkisi azaltılmış ilaçlar kanalı ile hastalıkları tedavi olmamaya başladı. Dolaysıyla insanların tedavi için alternatif yollara başvuruşu artış gösterdi. Böylece bitkisel ve diğer yollar halk arasında müthiş ilgi uyandırdı. Aslında doğru ve yapılması gerekli hareket, halkın arasından gelirken sağlık teşkilatı buna engel koymaya başladı. Ancak bilinmelidir ki; ilaç adına sentetik ve sonradan üretilmiş maddelerin kanser ve diğer hastalıkları oluşturma yüzdelere çok fazladır. Son yıllarda artış gösteren hastalıklar kanser çeşitliliğini artırmıştır.
Yukarıdaki olayı anlatırken olay ile paranın ne alakası var şeklinde düşünebilirsiniz. Dikkat ederseniz insanların hareket ve düşünce tarzları arasında çok para kazanıp köşeyi dönme ihtiyacı vardır. Yaşam tarzından parayı çıkardığınızda, her şey bitecek demektir. Dünyanın neresine bakarsanız, para güç demektir. Silah güçtür. İnsana verilen değerlerin eğer maddi karşılığı var ise o zaman paralı kişilerin daha muteber kişiler olmasını anlamamak eksik davranış şekli olmaktadır. Paranın insanlar arasında iktidar ve güç demek olduğu bir dünyada yaşam sürmekte iken; para kazanmak için kontrolün daha fazla kimde olduğunu bilme zorunluluğu vardır. Para kontrolü eğer kalpazanlar ve devlet elinde ise ya kalpazanlık veya devlet kademelerini ele geçirmek gerekmektedir. Paranın kontrolünü elinizde tutmak için saldırganlık ve insanları zayıf düşürme olmazsa olmaz gerekliliktir. Çünkü iktidar kayıp ettiğinde kendi ürettiği parayı muhafaza edebilmek ve sonrasında kazanmak mümkün olmayacaktır. Kadınlar paraya ve cüzdanı kabarık erkeklere itibar ederler. Bunun aksi hiç vaki olmamıştır. Yapının böyle olması tamamen kadının ve erkeğin psikolojik yapısından kaynaklanmaktadır. Onlarında altında yatan neden; tanrılaşma veya putlaşmadır. Cinsellik, para, kadın, mal, mülk, araba, her şey insanların kişilik olarak benlik ve egoistliğinden kaynaklanmaktadır. Eğer çok para kazanmak istiyorsanız, mutlaka insanların benliklerine ve kendilerine verecek bir şeyleriniz olmak durumundadır. Mesela kadınlar bunu elde etmek adına en kolay kadınlığını ve cinselliğini kullanırlar. Ancak kişi, her zaman yapılan işlemlerin kötü ve anlamsız olduğunu düşünerek yapılanlara karşı durur. Eğer bilinçli para kazanmak isteyen kişi iseniz, insanlara verebileceğiniz çok şeyi elde etmiş olmanız lazımdır. Kadın görsellikle çok insana kadınlığını verirken prim yapar. Erkek genelde kaba kuvvet ve birkaç kişiyi döverek ellerinden paralarını almak kaydıyla, güç elde edeceğini sanır. Aslında ne diyorlar başlığı altında hemen tüm insanların hareket tarzı bu şekildedir. Birisi çıkıp para para para demiştir.
Peki, bu kadar çok insanın peşine düştüğü para karşılığı altını neden daha çok talep edilmez veya görünürde istenen o değildir. Aslında ne diyorlar başlığı altında para ve altın, insanların güç ve put olma istekliğinden kaynaklanmaktadır. Elbette tüm insanlar altına verilen kıymeti bilmektedirler. Defineciler arayarak bulacaklarını iddia ederken, çocukluğunda çalışarak kazanmak sevdasında olanlar, aslen okuyarak insanlığa faydalı olmayı değil, devlet ve kalpazanlar şebekesine girebilmeyi, akıllı olduklarını iddia ederek gösterirler. Kabile devletlerde, güçler ayrılığı dengesi olmayacaktır. Bunda olan yarışma kültüründe, kim kimin sırtını yere getirmeye başarılı olmuşsa iktidar ve güç ondadır. Kabilenin tüm kadınları da onun elindedir. Yani bir nevi cinsellik, iktidar olabilmenin sembolüdür. Devlet kademeleri çalışarak ele geçirilmeyi her zaman meşru kılmaz. Neden; çünkü başta iktidarı ele geçiren kimse, iktidarı ve gücü elinden bırakmak istemez. Eğer düşünülse yaptıkları her hareket neticesi birilerinin hakkı yenmektedir, sonu düşünen ise iktidar olmak hiç istenmez. Mesela herkesin itiraz etmeye çalıştığı hazreti Ömer, kendisine devlet hazinesinden bir şey almaya ehil görmezdi. Tüm yöneticilerin bu şekilde olmasını düşünürdü; halası bir gün devlet hazinesinden para isteyince ona vermemiştir. Bizleri yönetenler eğer tüyü bitmemiş yetimin hakkını düşünecek olsalar, yani İslam ahlakına sahip olsalar problem olmayacak. Yakın geçmişte darbeci zihniyette olanlar, yeşil ve kırmızı sermaye şeklinde ayrıma gidip ekonomik ambargo kullanmaya çalıştılar. Bu olayların tıbbi gerekçesi insanın içinde olan iktidar hırsıdır. Para ve iktidar hırsı kişilerin yaşam tarzlarını değiştiren en önemli unsurlardan birisidir. Kişi kendi yaptığı hareketleri başkalarına anlatmak istediğinde, hemen akla en uygun gelebilecek rasyonalizasyon denen mekanizmayı kullanır. Ben aslında insanları çok severimde onların hayrına iyiliğine yaptım da, falanda filanda aslında kendim ve benliğim için yapmaktayım. Sahtekârlık diz boyu olmuşta, kimseni haberi yok. İnsanlık adına aslında namussuzluk ve şerefsizlik diz boyu gitmekte, en kötüsü de kendi yapmadığımız şeylerin adı altında, başkalarını tahakkümde bulundurmak. Hey insanlar insanlık yapmaya lüzum yok veya ey iman sahipleri iman ediniz. Ben yalan söylüyorum da (kendime bile) ama siz bana inanmak durumundasınız. Şimdi gel bu şekilde düşünen insanlar arasında, sende onlar gibi olmak adına çok para kazanmaya çalış ne için ben vatan kurtaracağım, yok ya birde vatan kurtarmak gibi ulvi ve yüce değerleri senin ağzına alman bile sahte ya. Hani bazılarına şerefsiz derler, sonrada şerefsize şerefsiz dediği için mahkeme edilirsin. Aslında şerefsiz oğlu şerefsizdir de, kimse kralın çıplak olduğunun ifadesinde bulunamaz. Bağırarak haykırmak istiyorum, insanlar arasında yaşam isterimde, nerede bulacağım bu insanları, bunları hayvan oğlu hayvanlarda yapamaz.
Çok para kazanmak ne için istenir. İnsanlığı düzeltmek için istenir. Peki, sade para belli kişilerin eline geçse, insanlığın düzelmesini sağlayabilir mi? Bu sorunun tek cevabı vardır. İnsanları uyandırıp bilinçlendirirseniz, kimin aslında ne diyor şeklinde olan düşüncesini gayet kolay anlaşılır hale getirisiniz. Bu durumda beni yönetmeye talip olacak kişilerin, iyi kötü ayrımını yapabilirim. Şimdi bazıları çıkar aklın yolu birdir, sen eğer akıllı isen doğru yolu kendin düşünerek bulabilirsin. Bu söz kesinlikle yanlıştır. Durum ortadadır…! Şu an yakın geçmiş tarandığında, devlet yönetime geçenlerin ilk yaptıkları şey, keselerini ay pardon devlet hazinelerini doldurmaktır. Zaten söyleyecekleri şey yoktur. Yalnız orada oturup başkasına pay vermeden, kendi kesesini doldurabilmek pek mümkün olmaz. Keseyi doldurmak için yanında çalışanların kesesini doldurup ağzını kapaman germemektedir. Bilirsiniz eskilerde; eşkıya dağa çıkıp yol keserken, tek başına bu işi yapamazdı. Yanında ordu gibi adamlarını taşırdı. Ordunun, pardon eşkıyanın başında olan kimse kendisine güç atfetmek için veya başka insanlara yardım etmek için !! kafası kopması gerekli kişilerin kafasını koparırdı. Düşman a değil içerde demek, aslında ben düşmanım demekle eşdeğerdir. Zaten kanser hastalığında da temelde olan içerdeki hücrelerin, bedenin öz hücrelerine saldırıda bulunmasıdır. Bu işi yaparken adalet ve hak gözetilmez. Önemli olan kendi istek ve çıkarlarımızdır. Düşünüldüğünde tüm insanlar aslında kendi çıkar ve önemsenmeleri veya iktidar olmak için çok para isterler. Bu yazımın insanlar arasında çok fazla beğenilmeyeceğini hatta surat buruşturularak okunacağını biliyorum. Ancak insanları kandırıp ulvi değerlere sahip olduğunu söyleyen sahtekârlar arasında anılmak istemiyorum. Eğer dürüst ve insan olmak istenmekte ise çalışmak ama başkasının hakkına sahip olmak için kendisine yanlış yaptırmamak gerekmektedir. Bilirsiniz komünistler ve sosyalistler kapitale ve paraya karşı çıkarlar ancak onların karşı çıkması paranın kendi ellerine geçmesi içindir. Amaç insanlığa hizmet derken, insan olan kendileri olduğu düşünüldüğü için kendilerine hizmetçi edecekleri kandırılan insan ararlar. Emperyalistler paranın gücünü açıkça söylerken, kendilerinde olan paranın değerli olmasını isterler. Eğer gerçekte değer altın ise neden tüm dünya ticareti altın veya mal takası usulünce yapılmaz. Bankacılık hizmetlerinin tüm dünyada mal takasını veya altın karşılık yapılan alış verişlerde aracılık etmesi gerekirken tüm insanların çalışması ve ticaret ile kazanması hedeflenmektedir. Ancak basılmış para tedavülde olduğu sürece bunu kontrol eden güçler, kendi egemenlikleri için farklı uygulamaya giderler.
Bakın bir dönem birisi çıktı devlet en büyük teröristtir dedi herkes itiraz etti elbette devlet terörist olamaz ancak devleti ele geçirip vatandaşı aldatanlar devlette iktidar olabilir. Çünkü devletleri meydana getirenler güç ve iktidar sahipleridir. Güç ve iktidarınız var ise siz adamsızınızdır, yoksa adam statüsünde olmazsınız. Zaten adamlar kendilerini yönetmek için adamları seçerken hayvanları yönetilmek için birisine ihtiyaç duymazlar. Maalesef ancak gerçek yaşam bizlerin ne kadar çaresiz ve zavallı kişiler olarak kendimizi yönetmekten bile aciz davranış içinde olduğumuz göstermektedir. Hani birileri çıkar der ki; akıllı olmak lazım bana uyarsan seni güzelce (oyar boyar sonra satarım) sana yardımcı olurum. Ya bak ben sana bu kadar yardımcı olurken senden bir şey istemeden yardım etmekteyim! Ben ne kadar yardımsever birisi imişim, kendimden haberim yok. Ya ben çok para kazanıp iktidarda olmak isteyen münafık ve ikiyüzlülerden olmak istiyorum da kimseye çaktırmayın!
Anlamayanlara insanlık gereği yok diyenlere aslında anlatmak ve insanları bilgilendirmek gerekmektedir.
Netice olarak çok para kazanmanın teknik ayrıntılarını anlatmaya çalıştık ancak yeterli olmadığı kanısındayım sonraki yazılarda biraz daha detaylandırmanın daha uygun olabileceğini düşünmekteyim. Bizler insanlığa oynamayıp eşekliye soyunursak, sırtımıza semer vurup kendini üste almak isteyen eşeklere yem oluruz. İnsan olmanın temel şartı aslında insan olmayı öğrenip uygulamaktan geçer. Ey insanlar lütfen hep beraber insan olmaya çalışalım. Hepsini yapmazsak ta bir kısmını yapmaya çalışmak, insanlığın ölçüsünü ortaya koyacaktır. Eğer bu yazıyla ilgilenip başkalarına yaymazsanız sizde onlar gibi olmayı kabul etmişsiniz demektir. Huzurlu ve mutlu olabileceğiniz dünyada yaşam istiyorsak kendi evimizin önünü temizlemek gibi kendi öz davranışlarımızı değiştirerek işe başlayalım. Mutluluklar içinizde kalın efendim.
Saygılarımla.
Dr. Efser Gökçen
MANYETİK DUNYAMIZ
www.manyetikdunyamiz.com
Güncellenme Tarihi : 21.3.2016 21:29