Emin Çölaşan, AK Parti'nin seçimleri kaybetmesi için ilginç taktikler geliştirdi.Önümüzdeki Pazar günü AK Parti'nin nasıl geçilebileceğini anlatan Çölaşan, seçmene de yol gösterdi.
İŞTE ÇÖLAŞAN7IN YAZISI
SEVGİLİ okuyucularım, bu yazım aslında dünkünün devamı. Eğer bunu okumadan önce dünkü yazımı okursanız, söylediklerimi daha iyi anlatmış olacağım. Özet vereyim:
Türkiye'de eski ayrımlar artık kalmadı. Çok şey değişti, saflar yeniden belirlendi. Bu seçim cumhuriyet ilkelerini, ülkenin bütünlüğünü, ulusal çıkarları savunanlarla savunmayanlar arasında geçecek.
İlimizde, ilçemizde, beldemizde AKP'ye karşı oyları böldürmeyelim.
Size hemen Ankara örneğini vereyim. Bir yanda kişiliği ile aday Murat Karayalçın. Öbür yanda CHP'den aday Yılmaz Ateş. Üç aşağı beş yukarı aynı çizgide iki düzgün insan. Bunlar birbirlerinin oyunu bölecek ve aradan başkası sıyırıp gelecek.
CHP, Karayalçın'ı aday gösterseydi, muhteşem bir rüzgár yakalanmış olacaktı. Olmadı, anlaşamadılar. Nedenlerini tartışmak için zaman geçti. Ancak tren henüz kaçmadı. Yarından başlayarak Karayalçın ile CHP arasında bir ilişki kurulsa... Ben diyorum ki, kimyası Ankara ile uyuşan Karayalçın lehine Ateş çekilse. Buna karşın CHP'nin önereceği bir ilde SHP adayı, CHP'nin adayı lehine çekilse... Ve taraflar bir centilmen anlaşmasına varıp birbirlerine destek verse... Ne bileyim, ya da bunun tersi olsa.
‘‘Olmaz’’ demeyin. Bu son şanstır. Olmayacak bir şey yoktur.
* * *
Başka illerden örnekler vereyim. Eskişehir'de en güçlü ve sevilen aday DSP'li Yılmaz Büyükerşen. Onu AKP adayı zorluyor. Bu durumda hangi partiden olursa olsun bütün cumhuriyetçi kesimlerin, oylarını parti ayrımı gözetmeden Büyükerşen'de birleştirmesi gerekmez mi?
İzmir... Antalya... Buralarda AKP karşısında CHP adayları güçlü. Oyların onlarda toplanması gerekmez mi?
Bunu sadece sosyal demokratlar için yazmıyorum.
Herhangi bir il, ilçe veya beldede AKP'nin karşısında en güçlü aday DYP'li, ANAP'lı, ya da başka bir partiden olabilir. O takdirde o adayın desteklenmesi, iddiası olmayan partiler yerine oyların onlara yönelmesi gerekmez mi?
Bunu yapmak zorundayız. Ülke bilinci böyle gerektiriyor.
‘‘Efendim ben o partinin genel başkanından hoşlanmıyorum. Oyumu onlara vermem... Oy kullanmayacağım... Boş oy vereceğim... Ötekiler dibe vursun, AKP daha güçlensin ki Türkiye bir silkelensin... Bunlar muhalefet mi yaptı, oy vermeyelim, ders alsınlar...’’
Böyle yapmak AKP'ye oy vermekle eş anlamlıdır. İşte bu nedenle, önümüzdeki seçimde duygularımızdan arınmakla yükümlüyüz.
Bugün muhalefetini haklı olarak beğenmediğimiz partilerden, onların genel başkanlarından hesabı seçimden sonra hep birlikte sorarız.
* * *
Bunları yazarken size yurtdışından da bir örnek vereyim. Birkaç yıl önce Fransa'da cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı ve Le Pen isimli ırkçı-faşist bir adam, seçimin ilk turundan birinci olarak çıktı.
Fransız seçmeni ikinci turda bu adamı sandığa gömdü... Çünkü cumhuriyet değerlerini temsil etmiyordu. Adam ve partisi bir daha dirilmedi, sesleri solukları kesildi.
Türk seçmeni bu duyarlığı göstermekten aciz mi?
İktidar yandaşları ve bazı adayları tarafından Ankara'da gözümüzün önünde seçmenlere bedava patates, soğan, kömür ve bir sürü hediye paketleri dağıtılıyor. Bu iş için trilyonlar harcanıyor ve seçmen satın alınıyor. Oyunu 10 kiloluk patates çuvalına satacak seçmen elbette var.
Bunlardan artık ders alalım. Türkiye'yi bu satılık oylara mı teslim edeceğiz?
Eğer bu ülkede yeniden ‘‘tek parti’’ dönemi yaratırsak, halimiz haraptır. İktidar tek partide, yerel yönetimler aynı partide!..
Soygunun, vurgunun, hortumun, başıboşluğun, denetimsizliğin sonu gelmez. Hiç kimse hesap soramaz. Günümüzün daha beterini yaşarız.
Anlatmaya çalıştığım bu tabloyu biz seçmenler gerçekleştiririz. Bizim sergileyeceğimiz sağduyu çok şeyi değiştirir.
Dünkü sözlerimi bir kez daha yineliyorum:
Bu seçim cumhuriyet ilkelerine sahip çıkanlarla çıkmayanlar, ulusal çıkarlarımızı savunanlarla savunmayanlar arasında geçecek.
Sevgili okuyucularım, bu yazdıklarımı lütfen unutmayın, belleğinizin bir yerinde saklayın. Bu seçimde kısır particilikten kurtulmak zorundayız.
Başka çaremiz yok.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:51