Medya
  • 25.8.2002 11:39

ÇÖLAŞAN BAZI KÖŞE YAZARLARINA DOKUNDURDU : YAZILARINDA SEVGİLİLERİNİN ADET GÜNLERİNİ ANLATANLARDAN DEĞİLİM

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA/Tatile çıkan Emin Çölaşan, gider ayak köşe yazarlarına dokundurdu.Kendisinin bilgi ve belge peşinde koştuğunu anlatan Çölaşan, "İşinizi çok ciddiye alacaksınız ki, geldiğiniz yerde kalmanız mümkün olsun. Öyle ‘‘iki tıktık bir şıkşık’’ yöntemiyle yazı yazmak kolaydır. Hiç zahmete girmezsiniz, araya iki Nasreddin Hoca veya laz fıkrası sıkıştırırsınız, iki espri yaparsınız, sevgilinizi, ádet gününüzü anlatır ve yazıyı bitirirsiniz" dedi. İŞTE ÇÖLAŞAN'IN TATİLE ÇIKIŞ YAZISI SEVGİLİ okuyucularım, Hürriyet gibi bir gazetede haftanın 6 günü yazı yazmak zor iştir. İşinizi çok ciddiye alacaksınız ki, geldiğiniz yerde kalmanız mümkün olsun. Öyle ‘‘iki tıktık bir şıkşık’’ yöntemiyle yazı yazmak kolaydır. Hiç zahmete girmezsiniz, araya iki Nasreddin Hoca veya laz fıkrası sıkıştırırsınız, iki espri yaparsınız, sevgilinizi, ádet gününüzü anlatır ve yazıyı bitirirsiniz. Hatta bu derme çatma yutturmaca yazıları, çöreklendiğiniz tatil beldesinden de yazabilirsiniz! Benim durumum ne yazık ki biraz farklı! Önüme her gün dosyalar, belgeler gelir. Bunları okuyacaksınız. Günlük olayların göbeğinde yaşayıp dakika dakika izleyeceksiniz. Her gün gelen ortalama 30-50 mektubu da tek tek okuyacaksınız. Telefonlara çıkacaksınız, konuklarla görüşeceksiniz. Dert dinleyeceksiniz. Konuları araştıracaksınız. Neyi yazıp neyi yazmayacağınıza karar vereceksiniz. Yazıyı yazdıktan sonra düzgün olup olmadığını, tam oturup oturmadığını görmek için birkaç kez okuyacaksınız, düzeltmeleri yapacaksınız. Bunların tamamını tek başıma, hiçbir yardımcım olmadan yaptığımı söylesem belki bana inanmazsınız ama öyle. Bu satırları yakınmak için yazmıyorum. Bunlar benim görevimin gereği. Ama böyle bir tempo insanı gerçekten yoruyor. Belli konulara kilitlenip kalıyorsunuz, bazen de isteğiniz ve algılama gücünüz azalıyor. *** Geçtiğimiz eylül ayından bu yana bir tek gün izin ve tatil yapmadım. Buna ulusal ve dini bayramlar dahil. Hep işimin başında oldum. Örneğin, Kurban ve Şeker Bayramı'nda herkes tatil yaparken, ben ekran başında yazı yazmak için çaba harcıyordum. Bu tempo insanı doğal olarak yoruyor. Önümüz seçim. Çok yoğun günler geçireceğiz, daha da yorulacağız. Aynı tipleri haftalarca önümüzde göreceğiz, bunların aynı martavallarını dinleyeceğiz, kavgalarına tanık olacağız, sıkılacağız, bunalacağız, sinirlerimiz bozulacak, hangi tellakların gideceğini ve yerlerine hangi tellakların geleceğini tartışacağız. Milletvekili listesinde üst sırada yer kapmak için genel başkanları yağlayarak kendine yer arayanları, emir komuta zincirinde Meclis'e girmek için her yola başvuranları, kendi güvenilir adamlarını listelere koyan genel başkanları izlemekten bıkacağız. Bu nedenle, biraz izne ayrılmak ve gerçekten bunalan ruhumu, yorulan beynimi dinlendirmek istiyorum. *** Ben sizinle iç içeyim. Etle tırnak gibi ayrılmaz parçalar olduk. Bir gün bu köşenin başına ‘‘Emin Çölaşan yıllık izninin bir bölümünü kullandığından yazılarına ara vermiştir’’ gibi klasik sözcükler koydurup tatile çıkmayı hem içime sindiremem, hem de size saygısızlık olarak görürüm. O yüzden, her tatile çıkışta size hesap veririm, durumu anlatırım. Şimdi, tam 11 aydan beri hiç ara vermeden süregelen çalışma temposundan biraz olsun uzak kalacağım. Bu yorgunluğu ve dinlenme gereksinmesini anlayışla karşılamanızı rica ediyorum. Bu köşeyi 3 hafta boş bırakacağım. 17 Eylül Salı günü yeniden buluşmak umuduyla sizlere veda ediyorum sevgili okuyucularım. Dönünce de yazacak çok şey olacak. Atışa hep birlikte devam ederiz. Sizi özleyeceğim. Hoşçakalın. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:55

İLGİLİ HABERLER