Gündem
  • 6.5.2003 10:25

CUMHURBAŞKANI SEZER, KARARNAMELERİ NEDEN İMZALAMADIĞINI AÇIKLAYACAK

'Bazı kararnamelerin niçin imzalanmadığını Başbakan çok iyi biliyor' Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Kadrolaşma iddialarının aslı astarı yok. Önceki hükümetler döneminde kararnamelerin Çankaya'dan dönme oranı yüzde 2-4 arasında olurken, bizim dönemimizde Cumhurbaşkanı'nın imzalamayıp gönderdiği kararnamelerin oranı yüzde 29' dedi. 300'ü aşkın kararnameyi imzalamadığı için Başbakan, Cmhurbaşkanı'nı halka şikayet etti. Cumhurbaşkanı'na gönderilen kararnameleri Cumhurbaşkanı'nın imzalamaması için neden yok. Ama siz tutar en kritik görevlere, isimleri irticai faaliyetlere göz yummuş, hatta destek vermiş, aktif bir göreve getirilmesi 'sakıncalı' olduğu devletin resmi belgeleriyle ortaya konulmuş kişileri getirmek isterseniz, o kararnamelere Cumhurbaşkanı'nın 'onay vermesi'ni beklemeye, bunun için şikayette bulunmaya da hakkınız olamaz. Cumhurbaşkanı imzalamayınca ne mi oluyor? Aktif göreve kararname ile getiremedikleri o kişileri, 'görevlendirme' adı altında getirebiliyorsunuz. Aslına bakarsanız Köşk'e giden kararnameler atama tasarruflarının yüzde beşini bile oluşturmuyor. Bakan, müsteşar, genel müdür ve illerde vali onayıyla yapılan atamalar asıl kadrolaşmayı oluşturuyor. Hastane müdüründen, okul müdürüne kadar birçok atama işte bu yolla yapılıyor. İki taraflı işlem, tek taraflı yorum Cumhurbaşkanlığı'nın önümüzdeki günlerde yapacağı 'Basın Bilgilendirme Toplantısı'nda, onaylanmadan gönderilen kararnameler konusu önemli yer tutacak. Bunun için rakamlar, iade gerekçeleri de sıralanacak. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve yakın çalışma arkadaşlarının ilkeleri belli. Eğer bir kararname imzalanmadan gönderiliyorsa, imzalanma gerekçesine uyulmamış demektir. Cumhurbaşkanı'na yakın bazı kaynakların, imzalanmayan kararnameler konusundaki değerlendirmesi özetle şöyle oldu: 'Kararnamelerden bazıları imzalanmadan gönderiliyorsa işlemde iki taraftan birisinin kusuru var demektir. Kararnameler geri çevirmek için geri çevrilmiyor. İmzalamama sebebini kararnameyi gönderen makamlar biliyor. Bir yerin boşalması haklı olmalı ki, ataması da haklı olsun. Başbakan, kendi yaptığı icraatın geciktirilmiş olduğunu öne sürüyor. İki taraflı bir işlem var. Başbakan iki taraflı işlem için tek taraflı yorum yapıyor. Böyle şey olmaz. İade edilen kararnamelerdeki kişilerin niteliklerine bakması gerekir. Atamalar için ilkeler bellidir. Eğer bu ilkelere uymuyor, bunları dikkate almıyorsanız, iade edilen kararnamenizde çok olur. Yasa, yönetmelik ve kişinin dosyası incelendikten sonra karar veriliyor. Eğer bunları dikkate almadan kararnamenin imzası isteniyorsa, böyle kararnameler imzalanmadan gönderilir. Hangi kararnamenin niçin imzalanmadığını Başbakan da çok iyi biliyor.' Son dönemlerde yapılan atamalarla, bir dönemin rövanşı alınmak isteniyor. 28 Şubat sürecinde yaptırılan araştırmalar sonucu haklarında çok önemli 'değerlendirme raporu' bulunanlar, yeniden etkili görevlere getirilmeye başlandı. Bazı kararnamelerde, kişilerle ilgili bilgilerin dosyadan çıkarıldığı söylentilerinin gerçek olduğuna ihtimal vermiyorum ama bazı atamaların Cumhurbaşkanı ve yakın çalışma arkadaşlarının gözünden kaçırıldığı da ortaya çıkıyor. Nitekim, dün bu köşede açıkladığımız belgeler de bunun çarpıcı bir örneği oldu. Devlet okulunda AKP yemeği Erzurum'un Horasan ilçesinde AKP İlçe Kongresi yapıldı. Eski adı 'çok programlı lise' olan Mesleki Teknik Eğitim Merkezi'nde gerçekleştirilen kongre sırasında, delegelere ve kongreyi izlemeye gelen partililere öğle yemeği de verildi. Horasan Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'na ait servis tabakları alındı ve yemek verilecek okula götürüldü. Bize, yemeğin de öğrencilerin istihkakından verildiği, yatılı okulun mutfağında pişirildiği bilgisi ulaştı. İnanılır gibi değil. Eğer particilik böyle yapılıyorsa, yatılı okul öğrencilerinin yemesi gereken yemek, parti kongresine katılanlara yediriliyorsa yazıklar olsun. Okul yetkilileri, 'Tabakları bizden aldılar. Ama yemeği biz vermedik' dediler. O okul müdürü, okulun tabaklarını vermemiş olsaydı, aynı gün müdürlükten alınacağını da çok iyi biliyordur. Siz onu bırakın, lokantacı olan partinin il yöneticisi, lokantasının masa örtülerini, peçetelerini devlet hastanesinin çamaşırhanesinde yıkatıyor. Düşünün aynı çamaşır makinasında hastanenin kirli çamaşırları, kanlı bezleri, bir yanda lokantanın peçeteleri, masa örtüleri... Breh... Breh... Breh ne memleket ama, ne siyaset ama... Bu da TOBB'un yemeği Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Sanayi Odaları Konsey Toplantısı Gaziantep'te yapıldı. Deprem acısı yaşanırken, bakanların o yemekte nasıl coştuğunu star, 'Aferin size' manşetiyle duyurmuştu. Onca ünlü işadamı bir araya gelince onlara neler ikram edilir diye merak ettim. Toplantıya katılanlardan birisi, bez üzerine bastırılan o günkü gala yemeği mönüsünü hatıra olarak almış. Otel orkestrası ve Mustafa Karadağlı Antep Türküleri Grubu'nun müziği eşliğinde masalarda şunlar yenilip-içiliyordu: Antep peyniri, ceviz, turşu, Antep cacık, yeşillik tabağı, çiğ köfte, eşkili ufak köfte, mumbar, içkili köfte, yeşil erikli sarmısaklı yaprak sarma, kaşık salata, Antep karışık ızgara, kıyma kebap, tike, patlıcan kebap, küşleme, tavuk, firik, bulgur, sade pilav, özel kare baklava, dolama, şöbiyet, karışık meyva, mırra-kahve-çay servisi. Afiyet olsun beyler. Yeyiniz, içiniz, afiyet olsun... Bunları yazarken, Bingöl'den telefon eden polis memuru, 'Diyarbakır'dan gelen polislere yemek dağıtılıyor, bize verilmiyor' diye isyan ediyordu... (Saygı Öztürk/ Star) Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:55

İLGİLİ HABERLER