Gündem
  • 12.7.2004 12:51

CUMHURBAŞKANI SEZER'İN, DERS KİTAPLARINDAN BAŞKA HANGİ KİTAPLARI OKUDUĞUNU MERAK EDEN KÖŞE YAZARI KİM?

Sezer'den kurtulmadan olmaz! Evet, başka çare kalmadı.. Sezer’i protesto için miting mi yapalım?.. Yürüyüş mü yapalım?.. Sezer’den kurtulmak için ne yapmak gerek?.. Telefon, telgraf, mail’le protesto mu edelim?.. Cumhur, başı ile uyumsuz.. Sezer’i başa geçirenlerden hiçbiri bugün Meclis’te değil, ne kişi ne de parti olarak.. Bu işi çözmenin yolu ne? Bekleyecek miyiz? Ne kadar bekleyeceğiz? Sezer, 28 Şubat’ın başımıza oturttuğu bir kişidir.. Daha doğrusu 28 Şubat sonrası oluşan iktidarın başımıza getirdiği biri.. Demirel’den kurtulduk diye sevinirken Sezer’e tutulduk. Sezer hiçbir zaman bir Demirel olamaz.. Arkasında desteği yok.. Yalnız bir adam.. Keşke kendisi durumu anlayıp çekip gitse.. Kendi de rahat etse, millet de.. Devlet de bir krize sürüklenmemiş olsa.. Sezer’le iktidar ve millet arasında ciddi bir kan uyuşmazlığı var.. Türkiye zaman kaybediyor. Sezer’in Türkiye’ye maliyeti çok yüksek oldu. Özellikle Anayasa kitapçığı fırlatma olayındaki agresif, fevrî tavrı, kendini o makama oturtanlarla bile çelişkiye düşmesinin millete ve ülkeye faturası ağır oldu. Sezer’in uyumsuz bir kişiliği var.. Ciddi bir iletişim sorunu var.. Siyasilerle, bürokratlarla, medyayla sürekli, sağlıklı, düzenli bir iletişim kurma konusunda sorun yaşıyor.. Kendi dünyasında yaşayan biri.. Halkı tanımıyor.. Entelektüel bir yapısı da yok.. Aslında seçimi de normal olmadı.. Hukuka uygun bir seçim değildi seçimi.. Bu açıdan bile konu Meclis’e getirilip Sezer’in Cumhurbaşkanlığı iptal edilebilir. Daha önce bu konuda bir emekli yüksek yargıcın uyarıları, eleştirileri oldu, ama dinleyen olmadı. Kendisi bir hukukçu ama, bu konuda bir hukukçu gibi davranmıyor. Daha önceki sözleri ile politik kararları birbirine zıt.. Yani kendisi ile de çelişiyor. Ben merak ediyorum; Sezer ömrü boyunca ders kitabı hariç, hangi kitapları okudu acaba?.. Dünyayı ne kadar tanıyor?.. Türkiye gerçekleri ve dünya gerçeklerinden kopuk bir hayatı var.. Hayır hayır, Türkiye tek bir kişinin siyasi fantezilerine ve komplekslerine feda edilemez. Bir güvensizlik oylaması sonucu Sezer biter. Bu bir krize sebep olabilir.. Ama her gün bu krizleri yaşamaktansa; bir defada Sezer’den kurtulmak, ülkenin geleceği açısından önemlidir. Sezer böyle devam ederse biz arabalarımıza, yakalarımıza, esnaf da vitrinine siyah bayrak asacak!.. Haberiniz olsun!.. Başkanına karşı direnen cumhurun hikâyesi ilginç olacaktır.. Zaten yolun sonuna geldi.. Böylesine hassas bir dönemde, ülkenin geleceğini riske ederek Sezer’in icraatları ile devlet aracını otoyolda iki de bir frenlemek akıl kârı değil. Sezer için artık Meclis’in bir şey yapma zamanı gelmiştir. Eğer Meclis bu konuda üzerine düşeni yapmayacaksa, o zaman millet sesini yükseltecektir. Sezer’in de bunu böyle bilmesi gerek. Sezer, Teziç, Alemdaroğlu gibi kişilere ne kadar katlanacağız?.. Siyaset yoluyla, hukuk yoluyla bu sorunun bir çözümü yok mu?.. Rejim hep sorun mu üretiyor ya da sorun üretenleri mi koruyor?.. Fazla naz, âşık usandırır ve her sabrın da bir sınırı vardır.. Son freni de İl Özel İdare Yasası’nda gördük. Sezer tek başına muhalefet.. Tek başına direniyor. Sezer, 2. Dünya Savaşı’nın bittiğinden habersiz Japon askerine benziyor. Dünya değişti Sayın Başkan!.. Ve daha şimdiden yerel yönetim ile ilgili diğer yasaların iptal edileceği sinyalini veriyor. Siz de Sezer’in Cumhurbaşkanlığını iptal edin, olsun bitsin bu iş.. Yoksa bu kişi, bu tavrı ile her zaman ve her yerde kriz üretmeye devam edecek. Bunun son örneğini NATO toplantısı sırasında görmedik mi? Size ve topluma güvenmeyen, toplumun inanç, kültür değerlerine, kimliğine yabancılık gösterenlere siz de güvensizliğinizi bildirin.. Haddinden fazla şiddet, gayedeki hikmeti yok eder. Bana göre; Sezer’i görevden almalı ve yaşayan tüm darbecileri de sanık sandalyesine oturtmalı.. Birilerinin cüret ve cesaretini kırmak ve korkunun üzerine yürümek için bu şart. Ha, ilginç bir haber de Londra’dan.. Bu olayla ilgisi yok ama, ilginç bulduğum için buraya not ediyorum. Richard Run, isimli 37 yaşındaki biyokimyacı bir adam, 7 yıl önce 3. Dünya Savaşı’nın başladığını ilan edip, kendine göre hedef seçtiği kişilere karşı savaş ilan etmiş.. Adam hedef seçtiği kişi ve kurumları “Faşist sürüsü” olarak tanımlıyor ve bu kişileri canından bezdiriyor.. İngiliz basını olayı “Tek generalli savaş bitti” diye duyurdu. Sanık suçlu bulunmuş ve müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı.. İngiltere’nin de Richard Run’dan kurtulması gerek. Bu işi yargıçlar üslenmişler. Richard Run, sadece 200 kişiyi canından bezdiriyor. Oysa Saddam ya da Bush veya Şaron karakterli kişiler, bir toplumu hayatından bezdirebiliyorlar.. Bu tür kişiler, yetkileri ve bulundukları mevki ölçüsünde topluma dert yüklüyorlar. Selâm ve dua ile.. Abdurrahman Dilipak Vakit Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:33

İLGİLİ HABERLER