Ekonomi
  • 9.7.2006 10:53

DARBE ÇIĞIRTKANLIĞI ORDUNUN ZEKASIYLA DALGA GEÇMEKTİR!

Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, Türkiye'nin gündemini değiştirecek açıklamalar yaptı ve siyasete dair ilk kez BUGÜN’e konuştu. Aygün, siyasete girip girmeyeceği yönünde ipuçları verirken, hiçbir yeni oluşum hareketinin içinde yer almadığını söyledi. Aygün, askerle olan ilişkilerini samimiyetle anlatırken, "Darbe çığırtkanlığı yapmak Türk ordusunun zekâsıyla alay etmektir" dedi.


-Yeni oluşum arayışları içinde yer alıyor musunuz?

S.A: Parti kuracağım, bir yeni oluşum içinde olacağıma dair sözler benim de kulağıma çok sık geliyor. Açıkça ve samimiyetle söylüyorum, kesinlikle hiçbir yeni oluşumun içinde yokum. Hiçbir oluşumla beraber değilim. Bir parti kurmaya yönelik hiçbir çalışmam da yok. Türkiye’de zaten yeterli sayıda parti mevcut. Parti sayımız 55-60’a yükselmiş durumda.
- Siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?
S.A: Şu anda siyaset yapmayı zaten düşünmüyorum. Ankara Ticaret Odası Başkanıyım, görevimin başındayım. Görev süremin bitmesine 3 yıl var.
- Siyasete kapıları kapatıyor musunuz?
S.A: İhtiyaç olursa, siyasette Ankara Ticaret Odası başkanlığından çok daha fazla ülkeye faydam olacağına inanırsam ve ilkelerime uygun bir parti olursa o zaman düşünürüm. Türkiye seçimle geçim arasına sıkıştırılmamalı. Önceliğimiz geçimdir. Seçim gündeme geldiğinde her şey düşünülür.


HER PARTİDE OLMAM

-Bir partide siyaset yapmanız için o partide aradığınız özellikler neler?
S.A: IMF politikalarıyla hareket etmeyecek, Avrupa Birliği’ne teslim olmayacak, milli ekonomiyle büyüyecek, bayrağa, Cumhuriyet’e, demokrasiye sahip çıkacak bir parti olursa, o partiyle o yolda beraber yürüyebilirim. Şu anda karar vermiş değilim. Ama, benim çizgim, olmazsa olmazlarım bunlar.
-Siyaset yapabileceğiniz bir partinin ekonomi programında ne arıyorsunuz?
S.A: Milli ekonomi, üretim ekonomisi, ihracata dayalı büyüme, sıcak paraya dayalı değil, Merkez Bankası rezervlerini dolduran büyüme değil, ihracata dayalı döviz kazanma, yatırımın, üretimin önündeki engelleri kaldıran, üreterek, ürettiğini yurt dışına satıp, Türkiye’ye döviz kazandırmayı hedefleyen bir programa sahip bir parti olursa seve seve bu yolda yürümeye başlarım. Ancak, şu anda henüz verdiğim bir kararım yok.
- Peki kendinize hangi partiyi yakın buluyorsunuz?
S.A: Şu anda görevimin başındayım. Seçim tarihi belli değil, seçimin ne zaman olacağı belli değil. Çok erken.

İTTİFAK ARAYIŞI OLABİLİR

- AK Parti Hükümeti’nden rahatsız olan çevrelerde bir ittifak arayışı var, bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
S.A: Her türlü çalışmayı ben takdirle karşılıyorum. Yapılan bu çalışmalar ülkenin menfaati için, Cumhuriyet, demokrasi, bağımsızlık içindir. Bunlara, 'ulusalcı’ deyin, 'milliyetçi’ deyin, 'cumhuriyetçi’ deyin, 'demokrat’ deyin, ne derseniz deyin, ülkenin menfaati olan her türlü çalışmayı olumlu buluyorum. Türkiye için yapılmasında bir sakınca yoktur. Bu demokrasinin de gereğidir. Her türlü arayışa, her türlü oluşuma saygım var. İnsanlar birleşir, gruplaşır, bunları saygıyla karşılamak gerekir. Bunlara kızılmasına, tepki gösterilmesine bir anlam veremiyorum.
- Bütün yeni oluşum hareketlerinde isminiz geçiyor, bütün grupların toplantılarına katılıyor musunuz?
S.A: İsmim geçiyor olabilir. Zaman zaman birçok kişiyle de görüşüyorum. Bu benim için mutluluk verici bir şey. Demek ki, toplumun her kesimi, her oluşum bizde Türkiye’nin menfaati için bir şeyler buluyor, kendilerine yakın bulup bize geliyor. Bundan hiç rahatsız olmuyorum.

ULASALCI DEĞİL MİLLİYETÇİYİM

- Siz ulusalcı mısınız?
S.A: Bir kısım köşe yazarları beni 'ulusalcı’ olarak adlandırmışlar. Ben ulusalcı değilim, ben milliyetçiyim. Bu ülkenin bayrağını, bağımsızlığını savunuyorum. Bu ülkenin büyümesinden, ilelebet büyümesinden yanayım. Atatürk ilke ve inkılaplarına sonuna kadar bağlı olan biriyim.

AĞAR’IN REKLAM FİLMİ HARİKA

- (Bu sırada televizyonda Mehmet Ağar’ın reklam filmi başlıyor. Aygün, reklam filminin sesini yükseltiyor. Beraber filmin bitmesini bekliyoruz.) Ağar’ı kendinize ve düşüncelerinize yakın mı buluyorsunuz?
S.A:  Şu anda Mehmet Ağar’ın görüşlerini yansıtan bir film izledik. Çok hoşuma gitti. İnsanı duygulandırıyor. Türkiye sevdalısı insanlar olması bizi umutlandırıyor. Bize 'Türkiye’de böyle insanlar da varmış’ dedirtiyor. Hiçbir partiye yakın değiliz ama, samimiyetine inandığımız partiler ve kişiler var, her zaman da olacaktır.
- Askerlerle olan ilişkilerinizden dolayı eleştiriliyorsunuz
S.A: Evet, askerlerle olan ilişkilerimden dolayı zaman zaman eleştiri yapan köşe yazarları oluyor. Bunları hayretle karşılıyorum. Biz asker düşmanı değiliz, çünkü asker milletiz. Hepimiz o asker ocağından, o kışlanın, o peygamber ocağının içinden geçtik. Son günlerde askeri yıpratma girişimlerini üzülerek izliyorum. Ama, bu girişimlerin başarıya ulaşmadığını görüyorum. Yıpratmayı başaramazlar.

ASKERİN YERİ KIŞLASIDIR

-Askerin ülke meseleleri konusunda sesini yükseltmesini isteyenler de var
S.A: Askerin yeri kışlasıdır. Askerin yeri karargahıdır. Demokrasinin kesintiye uğramasını istememiz söz konusu bile olamaz. Türkiye’nin bekâsı, parçalanması, sınırları söz konusuysa, Türkiye’de bir kardeş kavgası çıkması söz konusuysa tabii ki asker Anayasa’dan aldığı yetki çerçevesinde görüşlerini bildirebilir, durum sergileyebilir, gerekiyorsa uyarı görevini yapar. Asker konuşmaz, asker sussun, asker görevini yapsın ama, Türkiye’nin bekâsı söz konusu olunca asker konuşur. Nasıl ben Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak rahatlıkla konuşabiliyorsam, askerin de görüşlerini aksettirmesinde bir mahsur görmüyorum. Bu sözlerim yine tepki çekecek. "Sinan Aygün yine 'askerce’ konuştu" diyecekler. Ama, hiç önemli değil. Biz her zaman olduğu gibi, siyasetle, siyasetçiyle, hükümetle, askerle, devletin bütün kademeleriyle uyumlu çalışma, onlarla beraber olma niyetinde ve azmindeyiz. Bunu hep böyle yapageldik, bundan sonra da böyle yapacağız.

(Bir köşe yazarı 'Sinan Aygün ne yapmaya çalışıyor’ diyor, benim 'Dolar 2,5 milyon lira olacak, arkasından darbe olacak’ dediğimi iddia ediyor. Benim böyle hiçbir açıklamam yok. Bu doğru değildir. Hukuk çerçevesinde gerekli girişimi başlattım. 100 milyar liralık maddi ve manevi tazminat davası açacağım. Bu benim 9 yıllık oda başkanlığım dönemimde ilk defa bir iftiraya karşı dava açtım. Hiçbir köşe yazarına, hiçbir basın yayın organına bugüne kadar dava açmadım. Belgesi varsa, bunu ispata davet ediyorum. İspat edemezse müfteridir. Ben kalkıp desem ki, 'Şu kişinin Türkiye içinde irticai faaliyetlerde bulunuyor, Türkiye’yi yıkmaya çalışıyor. Ben böyle duydum’ desem, şık olur mu? Kulaktan dolma bilgilerle değil, bilgiyle, belgeyle konuşulmalı.)

TÜRKİYE’DE SİVİL DARBE OLUR

- Türkiye’de darbe olabilir mi?

S.A: Türkiye’de bu saatten sonra darbe olması mümkün değil. Buna hem siyaset hem Türk halkı müsaade etmez. Darbe çığırtkanlığı yapmak Türk ordusunun zekâsıyla alay etmektir. Türkiye’de ancak tek bir darbe olabilir, bunu adı sivil darbe olur. Sivil darbeler de sandıkta olur. Halk, 57. Cumhuriyet Hükümeti’nin Türkiye’yi yönetmesini beğenmediği için sandıkta sivil darbe yapmıştır. İktidarı değiştirmiştir. İktidarın bütün ortaklarını sandığa gömmüştür. Bu sivil darbedir. Bu iktidar da halkı memnun etmezse, esnafı, sanayiciyi, çiftçiyi, memuru memnun etmezse, halk bu iktidarı da değiştirir, yerine bir başkasını getirir.
- AK Parti Hükümeti’ne muhalefet mi ediyorsunuz?
S.A: Benim böyle konuşmam 'AK Parti aleyhinde olduğum’ şeklinde anlaşılıyor. Biz 9 yıldır hükümetlerin yanlışlarını söyledik. Doğruları önerdik. Dinlemediler. Dinlemeyenler şu anda parlamentoda yok. Yanlış politikalara karşı uyarı görevimizi yapıyoruz. 'Katma değer oranlarını indirin, akaryakıt kaçakçılığı var, kayıt dışı ekonomi var, sosyete pazarları patladı, işportacılar patladı’ diyoruz. Bunlar uyarı. Benim muhalefet yapma görevim yok, doğruları söyleme, yol gösterme görevim var.
- AK Parti Hükümeti ile bir sorununuz var mı?
S.A: Benim şu anda AK Parti ile AK Parti Hükümeti ile hiçbir sorunum yok. Vergi töreni yaptık. Meclis Başkanımız, 11 bakanımız katıldı bu törene. Kültür Bakanımız, Maliye Bakanımız, Adalet Bakanımız, Sanayi Bakanımız odamızın Meclis toplantılarına geldiler. Sık sık beraber oluyoruz. Fikir ayrılığımızın olması, konuşmamamız, diyalog içinde olmamız demek değildir.
- İşadamları hep istikrar istedi. Bugün tek başına iktidar var.
S.A: AK Parti’nin iktidara gelmesinden itibaren en çok tartışma yaşanan hükümet dönemi oldu. Yargıyla, YÖK’le, üniversitelerle, Cumhurbaşkanı ile, askerlerle, sivil toplum örgütleriyle kavga ettiler. Çiftçilere 'al ananı git’ dediler. Tarım sektörüyle kavga ettiler. Biz, tek başına iktidarın olması gereken nimetlerini yiyemiyoruz. Türkiye son 15 yıldır hep koalisyonlarla yönetildi. Tek başına iktidarı çok özlemiştik. Her şeyin çok güzel olacağını düşünmüştük, ama her şey güzel olmadı. Türkiye en gergin günlerini yaşıyor. Cumhurbaşkanlığı seçimi geliyor, ortalık gerilmiş vaziyette. Hiçbir zaman, hiçbir dönemde Genelkurmay Başkanı’nın atanması bir yıl önceden tartışılmaya başlanmadı. Genelkurmay Başkanlığı’nı masaya yatırdılar. Bunlar çok yanlış.

DOĞRULARI SÖYLÜYORUM

- Yönelttiğiniz eleştiriler bir muhalefet partisinin yapacağı eleştiriler olarak nitelendiriliyor ve sivil toplum örgütünün görevinin bu olmadığı söyleniyor. Kendinizi muhalefet partilerinin yerine mi koyuyorsunuz?
S.A: Ben muhalefet yapmıyorum, sadece doğruları söylüyorum. Türk kamuoyuna görevim gereği bilgi sunuyorum. Biz muhalefet değiliz, biz hükümet dışı gücüz. Bunun da tam karşılığı sivil toplum örgütüdür. Belgeyle, bilgiyle konuşuyoruz, raporlarımızı kamuoyuna sunuyoruz. Muhalefet partisi gibi davranmıyorum, doğruları söylüyorum. Biz yanlışları teşhis makamındayız, yanlışları teşhis ederiz, söyleriz, doğrusunu ve çözüm önerisini ortaya koyarız. Yaparlarsa yaparlar, yapmazlarsa kendileri bilir.

TÜRKİYE’DE MUHALEFET VAR

- Darbe söylentilerinin çıkması, demokrasi dışı güçlerden medet umulması sizce Türkiye’de bir muhalefet boşluğundan mı kaynaklanıyor?
S.A: Ben, 'Türkiye’de muhalefet yok’ denilmesine katılmıyorum. Türkiye’de muhalefet var. CHP çok güzel muhalefet yapıyor. DYP, Erkan Mumcu, MHP hepsi muhalefet görevini yerine getiriyor. Partilerin liderlerinin, yetkililerinin yaptıkları açıklamaları okumak, grup toplantılarını izlemek gerekiyor. Muhalefet yapmasa Sayın Başbakan Erkan Mumcu hakkında dava açar mı? Birçok CHP’li Grup Başkanvekili, milletvekili hakkında davalar açılır mı? Türkiye’de muhalefet vardır. Biz muhalefet değiliz.

ESNAF DÖVİZLE BORÇLANMASIN

- Bir ekonomik kriz beklentiniz var mı?
S.A: Eylül – Ekim ayı için ben büyük bir rahatsızlık duyuyorum. BDDK Başkanı’nın açıklamaları da bunun sinyallerini veriyor, 'Açık pozisyonunuzu kapatın’ diyor. TOBB Başkanı 'Döviz borçlanmayın’ uyarısı yapıyor. Demek ki, bu kuruluşlar bir şey görüyor ki bu uyarıları yapıyor. Dövizde bu tatlı hayat artık devam etmez. Düşük kur, yüksek faiz bu bir soygundur. Türkiye’nin bütün kaynaklarının faize aktarılmasıdır. Bunun böyle devam edemeyeceğini ben net olarak görüyorum, izliyorum, anlamlandırabiliyorum. 1994, 1999, 2000, 2001 yılı rakamlarından daha yoğun rakamlar şu anda oluşmuş durumda. Bu bir kriz çığırtkanlığı değildir, sadece uyarıyorum. Tüccarımızı, iş alemimizi uyarıyorum. Döviz borçlanmayın, Türk Lirası ile borçlanırken sabit faizle borçlanmaya çalışın, faizi belli olmayan borçlanmalar içine girmeyin, satamayacağı malı almasın, tedbiri elden bırakmasın.
- Doların yükselişine yapılan müdahaleyi eleştirdiniz?
S.A: Nereye varacaksa varsın. Pisliği yatağın altına süpürmek, borcu, doların artışını sonra çok daha fazla yükseltir. Dolar 2001 krizinden beri, enflasyon – faiz üçgeni içinde göreceli olarak artmış olsaydı, bu kadar birikim olmazdı. Türk Lirası’nın bugün için yüzde 71 daha değerli olduğunu ben söylemiyorum, Merkez Bankası söylüyor. Doların yüzde 71 artması gerekiyormuş.

 

Seda ŞİMŞEK bugün

Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 04:27

İLGİLİ HABERLER