
DARBE MAĞDURLARI 12 EYLÜL'Ü ANLATIYOR...
12 Eylül 1980'de gerçekleştirilen ve etkileri bugüne kadar süren askeri darbe, Türkiye'de kardeş kavgasını önlemek ve siyasal sisteme istikrar getirmek gerekçesiyle yapıldı. Onbinlerce insan tutuklandı, yüzlerce insan işkence altında öldü. Siyasi partiler kapatıldı, liderleri gözetim altında tutuldu. Anayasal sistem büyük ölçüde değiştirildi. Bugün tartışılan-YÖK gibi-pek çok sorunun kaynağı da hiç kuşkusuz 12 Eylül'dür. Sağ da Sol da kendi açılarından 12 Eylül'ü yorumladılar. 12 Eylül'ü en sıcak biçimde yaşamış olan farklı ideolojilere sahip insanlar bugün ne düşünüyorlar? 12 Eylül'ü türküleriyle, şarkılarıyla, şiirleriyle eleştiren Ozan Arif ve Zülfü Livaneli, Ülkücü kesimin önde gelen isimlerinden Yılma Durak ve Sol'un etkili isimlerinden Oral Çalışlar, Gümrük ve Tekel eski Bakanı merhum Gün Sazak'ın oğlu işadamı Süleyman Sazak ve Yazar Lütfü Yıldız 12 Eylül'ü anlattılar.
ZÜLFÜ LİVANELİ
Bir gün önce Alman gazeteciden öğrendim
Darbeden bir gün önce, bir toplantı için Marsilya'da idim. Türkiye'ye girmesi yasaklanan Alman gazeteci Jürgen Roth, 11 Eylül günü "Yarın Türkiye'de darbe olacak" demişti. O gün Türkiye'yi telefon ile arayıp durumu sorduğumda, gazeteci arkadaşlarım bombalama olayları olduğunu, ancak darbe izlenimi almadıklarını söylemişlerdi. 12 Eylül günü Roth'un dediği oldu. Darbenin önceden planlandığı, dış bağlantılı ve destekli olduğunun belgesidir bu olay. Türkiye'de kendi iç dinamikleri ile ülkenin ve toplumun yönetilmesine izin vermediler. Çeşitli manüpilasyonlarla gaddarca oyunlar ile insanlar kırdırıldı. Ben 12 Mart'ta da 12 Eylül'de de mağdur oldum. Ancak buna birileri göz yumdu ve sessiz kaldı. Elbette iç dinamikler de önemli fakat öncesi ve sonrası ile darbe dışarıdan planlandı.
Bu ülkenin toplumuna, kurumlarına ve demokrasi kültürüne son otuz yıl içersinde en büyük zararı 12 Eylül vermiştir. Bütün bu sorumluluğu tek kişinin üstüne yıkmak da istemiyorum ama Atatürk'e ve onun ilkelerine de en büyük zararı veren ve kötülük eden de yine Kenan Evren'in kendisidir. Son yıllarda insani ve kültürel yozlaşmada da 12 Eylül'ün etkisi büyüktür.
YILMA DURAK
Siyasi kültürü yok etmek istediler
Türkiye'de siyasetin iradesi siyasetçilerin elinden alınmıştır. Demokratik olmayan başka müesseselerin elindedir. 27 Mayıs, 12 Mart ve 12 Eylül ülkemizde her platformda ve her fırsatta dile getirmelidir. Her darbe sonrası demokrasi kültürü ve siyasi yapılanma, siyasi gelenek ve kültür yok ediliyor. Sonra da kendi emir ve arzularına itaat edecek siyasetçiler bulunuyor ve koltuğa oturtuluyor. Böylece siyasetteki seviye kaybı ile yönetenden yönetilene doğru, ahlaki ve siyasi dejenarasyon toplumun her safhasına yayılıyor. Okumayan, sorgulamayan, düşünmeyen, tartışmayan, tepkisiz, ahlaki çöküntü yaşayan insan toplulukları oluşuyor. Devleti yıpratan, milleti çöküntüye götüren bu tahribatı çok iyi tahlil etmek lazım. Ki bir daha toplum olarak aynı sıkıntıları yaşamayalım.
12 Eylül'ün en büyük amacı millicileri tasfiye amacı gütmüştür. 12 eylül müdahalesi bir fikri sistem adına yapılmadığı için, darbecilerin şahsi ihtirasları ön plana çıkmıştır. Daha doğrusu bu zaaf sahibi insanlar dış güçler ve iç uzantıları tarafından kullanılmıştır. Düşünen, tartışan, sorgulayan bir nesil, daha önceki darbelerde olduğu gibi CHP'nin de desteği ile cezalandırılmıştır.
LÜTFÜ YILDIZ
Ayrılıkçı hareketlerin sorumlusu CHP'dir
1968'den başlayarak ülkücü hareket uğruna hayatını kaybeden 2 bin 800 kişi ve aileleri hakkında yaptığımız 'Destanlaşan Ülkücü Hareket' adlı kitabımızın çalışmaları sırasında, 12 Eylül darbesinin milleti nasıl perişan ettiğine, kapanmaz yaralar açtığına şahit olduk. 12 Eylül'ün zeminini hazırlayan ve göz yuman kişi ve kuruluşlar, baş tetikçi rolünü üstlenmişlerdir. Türkiye'yi 12 yıl boyunca karış karış gezdim. Yazılı tarihe geçmemiş ama şifahi olarak yaşanmış ve şahit olunmuş binlerce acı olayı şahitlerinden dinledim.
Güneydoğu'daki ayrılıkçı hareketlerin birinci sorumlusu Bülent Ecevit ve CHP'dir. Çünkü darbe öncesinde CHP içersinde ciddi manada örgütlenen ayrılıkçı gruplar, Türkiye'ye kan kusturmaya başladıkları yıllarda, Ecevit hiçbir tedbir almamış. Sürekli olark MHP ve Ülkücü gençleri hedef gösterilmişti. Güneydoğu'da adı daha sonra PKK olarak değişen Apocuların eylemlerinden CHP yönetimi haberdar değil mi idi? Çorum ve Kahramanmaraş olayları da yine aynı senaryonun bir parçası olan provakasyonlardır. Bugün adı değiştirilen PKK'nın tohumları Apocular olarak ortaya çıktığı zaman yine CHP ve Ecevit göz yummuş, olayların gelişmesine ve 12 Eylül'e gelinmesine sebep olmuşlardır.
OZAN ARİF ŞİRİN
12 Eylülcüler millete hesap vermeli
İhtilal öncesi ve sonrasında yaşanan dönemde, idealist vatan evlatlarının kıydırılmasına zemin hazırlanmış ve göz yumulmuştur. Bugüne kadar sadece sol mağdur edildi şeklinde yanlı propagandalar yapılmaktadır. Solda da samimi ve idealist ama yanlış yönlendirilmiş vatan evlatları vardı. Ülkücü hareket mensubları da katliamlara, saldırılara ve sürgünlere uğratılmış, mahkum edilmiş, işkence yapılmış ve, idam sehpasında can vermiştir.
Rahmetli Cem Karaca, "Biz kullanıldık" şeklinde bir açıklama yapmıştı. Peki 'Kimi kimi ne amaçla kullandı' sorusunun cevabının verilmesi lazım. Kenan Evren ve ekibi akan kanların, gözyaşlarının ve kıyılan bir neslin birinci derecede sorumlularıdır. Ecevit'in CHP'si özellikle iktidar dönemlerinde, Sovyet ve Çin destekli anarşik hareketlere müsamaha göstermiştir. Anarşi ve bombalamaları 12 Eylül sabahı bir anda durdurabilecek gücünüz vardı da neden daha önce durdurmadınız? Bugün yaşanan dejenarasyonun, ayrılıkçı hareketlerin tohumları da yine aynı dönemlerde atılmıştır. Kenan Evren ve darbecileri Türk milletinin geleceği olan gençleri kırmakla, devletin geleceğini dinamitlemişlerdir.
ORAL ÇALIŞLAR
ABD güç kaybedince cinayetler başladı
1968'li yıllarda da 12 Eylül sonrasında da mahkum edildim. 1960'lı yılların sonlarından itibaren güç kaybetmeye başlaması ile uluslar arası siyasi yapılanmada Türkiye önem kazanmaya başlıyor. İktidara gelen Ecevit o yıllarda şimdiki gibi değildi. ABD Ecevit'e güvenmediği gibi onun aldığı oylardaki yükseklik ürkütüyordu. İşte o günlerde kritik cinayetler işlenmeye başlandı. Yani 12 Eylül'ün düğmesine basılmış oldu. Sonuçta kan ve gözyaşı yılları sonrasında işkenceler, cinayetler yaşandı. Darbeye ve işkenceye karşı olmak, onun üzerine gitmekle olur.
Soldan Sovyet ve Çin'den etkilenenler oldu. ABD'nin Vietnam'a saldırısına tepki gösterirken ülkücüler bize karşı çıkıyordu. Ama SSCB Çekoslavakya'ya saldırdığı zaman solun büyük çoğunluğunun sessiz kalması da bir çelişki idi. Silahlı eylemlere ve PKK'nın silahlı eylemlerine de karşıyım. Ancak Kürt meselesini kabul etmek gerekiyor. Doğuda insanlar bir takım güçler tarafından istismar edilmek isteniyor. Statüko bölge insanını anlamalı, onlara insani ve kültürel alanda yaşam hakkı tanımalı. Statüko farklılıkları kabul etmeli. Esas olan bu ülkedeki farklılıkları zenginlik olarak görmeyi başarabilmektir.
SÜLEYMAN SAZAK
Darbeciler devletin kurumlarını kullandı
12 Eylül öncesi günlerde her an bir suikast ve saldırı olabileceğini düşünüyorduk. Babam ve ailemiz böyle bir duruma bir anlamda hazırlıklı idi. Gün Bey İkinci MC hükümetinde Gümrük ve Tekel Bakanı olarak vazife aldı. Prensipli, kararlı ve tavizsiz çalışmalarıyla kısa zamanda gümrüklerdeki rüşvet, hırsızlık ve yolsuzlukları en aza indirdi ve uluslararası kaçakçılık ve suç şebekelerinin hedefi oldu.
İdari ve ekonomik anlamda Türkiye'yi ellerinde bulundurma amacındaki dış güçler, karşılıklı çıkar yani alıp verme ilişkileri ile içerde bir takım kurumlar ile bağlantıya girdiler. Pazarlıklar olmadan iktidar olunmuyor. 12 Eylül ihtilali de aynı zemin ve pazarlıklarda başlangıç düğmesine basılmış ve darbe zemini hazırlanmıştır. İhtilal sonrasında Yunanistan'ın Nato'ya alınması sadece ihtilalin yapılış gerekçelerinden bir tanesidir. Türkiye'de yaşanan bütün ihtilaller ülkemizdeki demokratikleşme kalitesine her seferinde darbe vurmuştur. Devletin kurumları ile sivil toplum kuruluşu adı verilen yapılanmalar her ihtilal döneminde ihtilal yanlıları tarafından kullanılmış ve manipule edilmişlerdir. Bu senaryoyu 12 Eylül'den sonra 28 Şubat'ta da yaşadık.
78'liler, 12 Eylül'ü protesto etti
78'liler Girişimi Sözcüsü Celalettin Can, 12 Eylül döneminde hapishane olarak kullanılan Sultanahmet'teki Four Seansons Oteli önünde yaptığı basın toplantısında, evrensel demokrasi, sivil toplum ve sivil parlamento anlayışının yerleşmesi için çalıştıklarını söyledi. Yapmayı düşündükleri 'Netekim Festivali'ne siyasi partilerin bile karşı çıktığıne anlatan Can, dünyanın her tarafında darbecilerin yargılandığını, ancak Türkiye'de mizahla bile eleştirilmelerine müsaade edilmediğini savundu.
(YENİ ŞAFAK)