HSBC'ye satılan Demirbank'ın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'na (TMSF) devrine ilişkin Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurulu (BDDK) kararının iptali istemiyle açılan davanın duruşması, Danıştay'da yapıldı.
Danıştay 10. Dairesi'ndeki duruşmaya Demirbank ile BDDK'nın avukatları katıldı. Demirbank'ın avukatları, Devlet Denetleme Kurulu'nun raporlarında Demirbank'ın mali bünyesine yönelik herhangi bir olumsuz tespiti olmadığını söyledi. Demirbank'ın devletin ekonomik programına güvenerek, devlet için borçlanma senedini aldığını belirten avukatlar, duruşmada Demirbank'a devlete güvendiği için el konulduğunu vurguladı.
HUKUKSUZ EL KOYMA
Bankaya, Bankacılık Kanunu'nun 14. maddesine 3'üncü fıkrasına göre el konulduğunu kaydeden avukatlar, aynı maddenin bankaya el konulmadan öne tedbir alması yönünde çeşitli uyarıları düzenleyen 2'nci fıkrasının ise uygulandığını hatırlattı. Avukatlar, Demirbank'ın devir bilançosunun çıkarılmadığını da belirterek, eğer bu bilanço çıkarılırsa BDDK'nın Fon'a devir kararının hukuka uygun olmadığının görüleceğini
savundu.
Merkez Bankası'nın kriz döneminde bankayı piyasa rayicinin üzerinde yüzde 200 faizle fonladığını öne süren avukatlar, Demirbank'a koşullar oluştuğu için değil, ''koşullar oluşturularak'' el konulduğunu kaydetti. Avukatlar, Demirbank yöneticilerinin ibra edildiğini de ifade ederek, el koyma kararının iptal edilmesini istedi.
BDDK avukatları ise, bir bankanın geçmişte iyi olmasının, kararın verildiği tarihte de iyi olacağı anlamına gelmediğini ileri sürerek, davanın süresi içinde açılmadığından reddedilmesi gerektiğine savundu.
ADALET TECELLİ YOLUNDA
Avukatlardan sonra söz alan Danıştay Savcısı Celalettin Özkan, Bankacılık Kanunu'nun banka kaynaklarının değerlendirme esaslarının BDDK'ca belirlenecek esaslar çerçevesinde yapılacağını öngören 13'üncü maddesinin (c) bendindeki ''Kurulca belirlenecek'' ibaresinin, Anayasa'nın 2 ve 7'nci maddelerine
aykırı olduğunu belirterek, bu düzenlemenin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi'ne götürülmesini önerdi.
Merkez Bankası'nın Demirbank'ı kriz döneminde piyasa değerlerinin çok üzerinde yüzde 200 faizle fonladığını, bankanın Kasım 2000'e kadar ciddi bir sıkıntı içinde olmadığını vurgulayan Savcı Özkan, Demirbank ile Haziran 2001'de ''gönüllü takas'' yoluna gidilseydi, likidite sıkıntısına girmeyebileceğini ifade etti. Savcı Özkan, Demirbank'ın riskli kredisinin fazla olmadığını, Bankacılık Kanunu'nun 14'üncü maddesinin 2'nci fıkrasındaki önlem ve uyarıların yapılmadan bankanın Fon'a devrinin hukuka aykırı olduğuna dikkat çekti ve el koyma kararının iptal edilmesi gerektiğini kaydetti.
Danıştay 10. Dairesi, duruşmanın ardından dosyayı incelemeye aldı. Daire, BDDK'dan bazı bilgi ve belgeler istendikten sonra dosyayı karara bağlayacak.
HSBC ÇOK UCUZA ALDI
Bilindiği gibi BDDK, Demirbank'ın 6 Aralık 2000'de TMSF'ye devrine karar vermişti. Bankaya el koyma kararı ise, bankanın eski sahibi Halit Cıngıllıoğlu'nun HSBC grubu ile Demirbank'ın satışı için 1.2 milyar dolara anlaşmak üzereyken, Zekeriya Temizel döneminde alınmış ve ekonomi çevrelerinde büyük şaşkınlık yaratmıştı. Cıngıllıoğlu, o dönemde hükümetin IMF ile anlaşarak uyguladığı çıpalı kur programına destek vermek amacıyla 5.5 milyar dolarlık hazine bonosu almıştı. 1999 yılının Kasım ayındaki likidite krizi sırasında, Merkez Bankası tarafından yalnız bırakılan Demirbank, hazine bonolarını satıp Merkez Bankası'ndan Türk Lirası almak istemiş, ancak Merkez Bankası daha sonra diğer bankalara yaptığı takas işleminden kaçınmıştı. Bu yüzden de banka, Merkez Bankası'nın bu anlaşılmaz tutumu yüzünden likidite krizine girerek batma noktasına gelmiş ve el konulmuştu. Bu işlemden sonra BDDK, Demirbank'ı eski sahibinin anlaştığı rakamın çok altında sadece 350 milyon dolara HSBC grubuna satmıştı.
(Tercüman)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:29