Gündem
  • 12.5.2013 01:24

Demirtaş: Ülkesi bölünen kürttür...

Kürt sorunun çözümüyle ilgili CHP'nin hazırladığı raporda ana dilde eğitim yapılması halinde ülkenin bölüneceğine vurgu yapıldığını belirten Demirtaş,

"Kürtler ana dilde eğitim yaparsa ülke bölünür diyorlar. Bunu diyen ana muhalefet partisi. Kendisi Alevi Kürt'tür. Kimin ülkesi bölünmüş. Türkün ülkesi mi bölünmüş? Ülkesi bölünen Kürttür" dedi.

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Şırnak ve ilçelerindeki ziyaretlerine devam ediyor. Dün Cizre, Silopi ve İdil ilçesini ziyaret eden Demirtaş bugün ise Şırnak'ta Milletvekili Hasip Kaplan, Van Milletvekili Nazmi Gür ve Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ile birlikte Sivil Toplum Örgütleri, kentteki kanaat önderleri ve korucu başları ile belediye düğün salonunda bir araya geldi.

SÜREÇ BÖLGEDEKİ BÜTÜN KÜRTLERİ İLGİLENDİRİYOR

Basına kapalı yapılan toplantı öncesi bir konuşma yapan Demirtaş, başlatılan yeni çözüm ve barış sürecinin doğru anlaşılması ve buna göre doğru adımların atılması gerektiğini belirterek, bu sürecin BDP veya AKP'nin süreci olmadığını söyledi. Demirtaş, "bu süreç iki partiye mal edilecek bir süreç değil. Bütün Türkiye toplumunu ilgilendiren ama özellikle de Kürtlerin tamamını ilgilendiren ve sadece Türkiye'deki Kürtleri değil Güney Kürdistan'dan, Doğu, Batı Kürdistan'a kadar bütün Kürt halkını ilgilendiren bir süreci yaşıyoruz" dedi.

KÜRTLERİN HAKLARI VERİLİRSE SORUN ÇÖZÜLÜR

Yıllardır sorunun kanla, silahla çözülemeyeceğini dile getirdiklerini belirten Demirtaş, "Sorunu konuşarak tartışarak çözülebilir diyoruz. Ve bu sorun bir özgürlük meselesidir, demokrasi meselesidir. Kürtlerin zorla elinden alınan haklarını iade ederseniz, geri verirseniz, bu mesele biter. Böyle silaha, savaşa, çatışmaya hiç gerek duyulmadan oturup konuşarak meselemizi çözebiliriz. Yıllardır hepimiz bunu söylüyoruz. Şimdi bu noktaya gelinmiş olmasından biz tabii ki mutluluk duyuyoruz. Çünkü medeni toplumlara yakışan, medeni insanlara yakışan konuşarak sorunlarını çözmektir" dedi.

KÜRT SORUNUN CHP, MHP ZİHNİYETİ YARATTI

Kürtlerin, silah ve savaş sevdalısı olmadığını, Kürtlerin sadece kendi toprağında, vatanında kendisi gibi yaşamak istediğini belirten Demirtaş şunları söyledi:

"Allah nasıl yaratıysa öyle yaşamak istiyor. Allah onu Kürt olarak yaratmış anadili Kürtçedir. Çocuğu Kürtçe konuşuyor, eşi Kürtçe konuşuyor, çarşıya çıkıyor esnaf Kürtçe konuşuyor. Sen devlet olarak bunu kabul etmesen ısrarla Allahın yarattığına bile karşı çıkıp 'sen Türk olacaksın, Türkçe konuşacaksın, okulda Türkçe konuşacaksın senin dilin yasaktır' dersen o halka en büyük zulmü, en büyük hakareti yapmış olursun. Mesele budur, buradan başladı. Şimdi eğer sorunlarımızı birlikte çözme fırsatı varsa bunu hep birlikte değerlendireceğiz. Sorunları konuşmak demek, bu sorunları yaşayanları dinlemek demektir. İsmi Kürt sorunu ise o zaman herkesin Kürtleri dinlemesi gerekiyor. Sayın Başbakanın da en fazla Kürtleri dinlemesi lazım. Kürtler ne istiyor, ne diyorlar? İsmi Kürt sorunu, Kürt'ün yaşadığı bir sorun. O halde Kürt halkı ne istiyor? hükümetin bunu dinlemesi lazım. Herkes bunu dikkate alması lazım. Yoksa bu dönemde de Kürt sorunu çözüyorum diye sen CHP'yi MHP'yi dinleyeceksen, onlara kulak vereceksen, zaten sorunu çözmek mümkün değil. Çünkü sorunu yaratan zihniyet onların zihniyetidir. Bu sorunu ortaya çıkaran CHP'nin cumhuriyetin kuruluşundan beri ortaya koyduğu zihniyettir. MHP'nin zihniyetiyle Kürt sorunu çözülür mü? Sorunu yaratanı dinlersen sorunu çözemesin. O halde sorunun mağdurlarını dinleyeceksin, sorunun tarafını muhatabını dinleyeceksin. O da Kürt halkının kendisidir. Sadece BDP'de değil, açık söylüyorum. Bütün Kürt halkının bileşenleri bu süreçte muhataptır. Bütün Kürt halkı bu sürecin muhatabıdır, tarafıdır. Hakkını, hukukunu isteyen taraftır. En çok bu zulmü çekmiş hakarete uğramış taraftır çünkü. O halde bu müzakere sürecinde biz BDP olarak İmralı'da Abdullah Öcalan ve KCK yetkilileri olarak bu barış sürecinde üzerimize düşeni yapıyorsak, Kürt halkının da bütün bileşenleri, grupları, taraftarları ne istiyorsa, hakkı hukuku ne ise, bu süreçte net olarak ortaya koymalıdır."

HASTA TAMAMEN İYİLEŞMELİ Kİ AYAĞA KALKSIN

Yüzyıllık bir sorunu çözmek için adım attıklarını belirten Selahattin Demirtaş, "Madem ki bu hastayı ameliyat masasına yatırmışız, ameliyatın yarım kalmaması lazım. Hastanın tümüyle iyileşmesi lazım ki ayağa kalkabilsin. Yarım yamalak olursa bizim içimizden geleni yüreğimizden geçeni söyleyemesek, taleplerimizi ortaya koyamasak, bu hasta ameliyat masasından yine hasta olarak kalkacak. Ve bir müddet sonra bu sorun belki çok ağır bir şekilde karşımıza gelecektir. Bu vesile ile eğer biz sağlıklı bir çözüme, özgürlüğe, demokrasiye kavuşturmak istiyorsak, bütün Kürt halkının birleşenleri taleplerini net olarak ortaya koymalıdır" dedi.

ÜLKESİ BÖLÜNEN KÜRTTÜR

Bütün siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları, bütün ileri gelenlerin hepsinin taleplerini ortaya koyması gerektiğini belirten Demirtaş,

"Çünkü bakıyorsunuz ki ana muhalefet partisi kendince bir rapor hazırlıyor. Çözüm deklarasyonu hazırlıyor. Ne var çözüm deklarasyonunda, diyor ki Kürtler anadilinde eğitim yapamaz. Kürt sorunun çözüm raporuna bakın. Kürtler anadilinde eğitim yapamaz. Anadillerinde eğitim yaparlarsa, çünkü diyorlar ki ülke bölünür. Kürtler anadilinde eğitim yaparsa ülke bölünür. Bunu söyleyen ana muhalefet partisi. Ne tarih bilgisi var. Ne toplumsal gerçekçilikten haberi var. Ne Kürt halkının kendisini tanıyor. Kendisi de Kürt'tür. Alevi Kürt. Çıkıyor rapor açıklıyor Kürt halkı anadilinde eğitim yapamaz. Ülke bölünür. Bakın ülkenin bölünmesinden söz etmişsek açık açık konuşalım o zaman. Kimin ülkesi bölünmüş. Türkün mü ülkesi bölünmüş? Kürdün mü bölünmüş. Ülkesi bölünen Kürt'tür. Dört parçaya ayrılan taa yüzyılın başında İngilizler başta olmak üzere Kürdistan'ı dörte bölenler bellidir. Ülkesi parçalanan biziz. Bölünen biziz. Ama ismi bölücü olan yine biziz. Türkçe eğitim yaparsan ülke bölünmez diyor. Zaten ülkeyi bölen bu zihniyettir. Bu ülke CHP zihniyetinden bölünmüş durumda. Sadece resmi sınır çekilmemiş. Ülke zaten CHP, MHP ırkçıların, ulusalcıların, faşizmin anlayışı nedeniyle zaten param parça olmuş durumda. Bizim önerimiz diyoruz ki bu toplumu bir arada nasıl tutabiliriz. Zaten parçalamışsınız param parça etmişsiniz. Herkese Türkçe'yi dayatarak, herkese devletin zihniyetini dayatarak zaten toplumu param parça etmişsiniz. Biz bunu nasıl bir arada tutabiliriz bunun formüllerini tartışıyoruz" dedi.

"ALLAH NASIL YARATMIŞSA ÖYLE YAŞAYACAĞIZ"

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Şırnak'ta partisinin düzenlediği mitingde Ömer Kabak Meydanı'nda toplanan yaklaşık 2 bin kişiye seslendi. Meydanın çevresindeki binalara Şırnak'ın tutuklu milletvekilleri Selma Irmak, Faysal Sarıyıldız ile Abdullah Öcalan, KCK'dan tutuklu belediye başkanları ve Paris'te öldürülen 3 kadın PKK'lılın fotoğraflarının yer aldığı pankartlar asıldı.

Demirtaş, Şırnak halkının savaşta büyük acılan yaşadığını ve tüm zorluklara rağmen bölünmediğini belirterek, "Kendi toprağında, kendi vatanında, özgürlüğe sevdalı ve asla hiçbir baskıya karşıda pes etmeyeceğini ispatlamış bir halk olarakta bu sürece damgasını vurmuştur. Bundan sonra demokratik siyasetle barışçıl yol ve yöntemlerle bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Ve inanıyorum ki Botan halkı bu örgütlü duruşuyla bu sürecinde öncüsü olacaktır" dedi.

Anadil ve kültürden asla taviz vermeyeceklerini belirten Demirtaş, "Biz anadilimizden asla vazgeçemeyiz. Bir halk kendi anadilinden kültüründen vazgeçemez. Nasıl doğmuşsa anasından, Allah onu nasıl yaratmışsa öyle yaşayacağız. Devlete düşen bunu kabul etmektir. Şimdi bu çözüm sürecinin ana konusu Kürt halkının hak ve özgürlükleridir. Ve sadece Kürtlerin değil tabii ki, Türkiye'de yaşayan herkesin hakkını hukukunu, özgürlüğünü savunacağız elbette. Ve yeni anayasaya da tüm hak ve özgürlüklerin yazılması içinde biz bu sürecin öncüsü olacağız. Unutmayın ki bu çözüm süreci bizim kendi çözüm sürecimizdir. AKP'nin değil, Kürt halkının kendi sürecidir. Biz AKP'yi desteklemek için bir sürecin içinde değiliz. Biz kendi hak ve hukukumuz için, kendi başlattığımız sürece sahip çıkmak için, Sayın Öcalan'ın merkezinde olduğu bu müzakere sürecinin arkasında olduğumuzu göstermek için, bir bütün olarak bu süreci başından beri destekledik. Bundan sonra da süreç böyle devam ederse desteklemeye devam edeceğiz. Çünkü bundan sonra hakkımız hukukumuz, Kürt halkının anayasada hak ve hukuku ne olacak bunu tartışacak döneme girdik" dedi.

"ASKERİN DAĞLARI BOŞALTMASI GEREKİR"

Demirtaş silahların artık devre dışı kaldığını ve PKK'lıların artık sınır dışına doğru yürümeye başladıklarını belirterek, PKK'lıların çekilmesiyle siyasetin önünün açılmasını istedi. Demirtaş, şöyle dedi:

"O halde siyasetçiler dışarı çıksın. Siyasetçiler cezaevinde tutulacaksa, siyasetçi bu dönemde konuşmayacaksa, ebetteki bizler de sizler de bu siyasetin barışçıl olmayacağını haykıracağız. Demokratik siyaset olmadığını haykıracağız. Şırnak'ın milletvekilleri, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, il başkanları, kadın yapısı, parti gençliği tutuklu. Hepsi cezaevindeler, peki siyasetçilerini tutukladığın bir kent nasıl siyaset yapacak. O halde yapılması gereken ilk adım tutuklu bütün siyasetçilerin serbest kalmasını sağlamak olmalı. Hükümetin önünde bu, artık bunu bekliyoruz. Hükümetten madem gerillalar dağları boşaltıyor. O halde bu kadar askere, polise, tanka, topa ne gerek var. Askerin de dağları boşaltması gerekir. Şehrin kuşatma görüntüsü, olağanüstü hal görüntüsü veren uygulamalardan vazgeçmesi lazım. Normal bir yaşama dönülmesi lazım. Buradan kamu yetkililerine, hükümete ve sayın valiye sesleniyorum. Şırnak'tan başlayarak onurlu bir yaşama geçilebilir. Bakın Şırnak ve Hakkari arasında özelikle bu geri çekilme başladığı günden bu yana yoğun yol kontrolleri ve aramalar yapılıyor. Bunun nedenini anlamak istiyoruz. Çatışmaların yoğun olduğu günlerde bile yapılmayan yol kontrolleri bugün niye oluyor? Olağanüstü hal görüntülerini niye uyandırıyorsunuz. Şırnak'ın çevresi ve dağın tepesi artık an be an normale dönmeli. Sivil yaşam görüntüsü de uygulamada zihniyette herkesin dikkat etmesi gereken bir olguya dönüşmeli. Biz BDP olarak stratejimizi, uygulamamızı, eylemimizi, etkinliğimizi demokratik barışçıl bir çerçevede yürütüyoruz, yürütmeye devam edeceğiz. Şırnak halkı ve Şırnak gençliği de elbeteki bu demokratik siyasetin öncü gücü olacaktır. Şırnak kadınları demokratik siyasetin öncüleri olacaktır. Ülkenin her yerinde demokrasi örgütlerimizi daha fazla büyütmek zorundayız."

İŞADAMLARINI BÖLGEYE YATIRIMA ÇAĞIRDI

Demirtaş, esnafların kendi bölgelerine yatırım yapmalarını isteyerek, "Şırnak, Cizre, Silopi esnafı en fazla bedeli bölge ödedi. Batıda yaşayan esnafla buradaki işverenleri kıyasladığımız zaman buradaki esnaf en büyük bedeli ödedi. Bundan sonra da esnafımız, işçilerimiz, işverenimiz, çiftçimiz, köylümüz kendini geliştirmek için, daha fazla büyümek için, elbette kendi topraklarına daha fazla yatırım yapmalıdır. İş adamları yurt dışında sağda solda yatırım yapacağına, artık sermayesini getirip kendi topraklarını kendi şehrinde yapmalıdır" dedi.

BU SÜREÇTE DAĞINIK DURMAMALIYIZ

Demirtaş, Şırnaklılara seslenirken bir ricaları olduğunu belirterek, "Bu diyalog dönemine, sizin birlik ve beraberliğiniz sayenizde ulaşıldı. Bu müzakerelerden sonuç almak istiyorsak, bu süreçte de birliğimizi beraberliğimizi bozmamamız lazım. Tarihte ilk defa çözüm süreci bu kadar güçlü bir şekilde ortaya çıkmışken, asla ve asla dağınık durmamalıyız. Buralarda olmalıyız, taleplerimizin arkasında durmalıyız. Önümüzde yerel seçimler var. Genel seçimler olacak. Cumhurbaşkanlığı seçimi olacak. Belki anayasa referandumu olacak. Bütün bu süreçlerde bir arada olmalıyız. Güçlü olmalıyız, taleplerimizin arkasında olmalıyız. Biz Kürt halkı olarak birlik olduğumuzu tüm dünyaya gösterebilirsek, işte bu dönemde artık sorunlarımız kesinlikle çözülecek. Bundan emin olabilirsiniz bu sürece inanın. Bu sürece güvenin bizler sizleri mahcup etmeyeceğiz. Size layık bir siyaseti yapmaya söz veriyoruz. Başta Şırnak milletvekilleri sayın Faysal Sarıyıldız ve Selma Irmak olmak üzere Şırnak Belediye Başkanı Ramazan Uysal olmak üzere bütün siyasetçilerimizin serbest olduğu, aramızda olduğu o günleri en yakın zamanda görmek umuduyla" dedi.

"ARTIK TOP HÜKÜMETTEDİR"

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Şırnak'ın ardından gittiği Uludere İlçesi'nde yaklaşık bin kişiye konuştu. Demirtaş, "Şimdi Türkiye'de bir barış ve çözüm süreci var. Diyalog ve konuşarak sorunları çözebilecek bir döneme girdik. Silahların devre dışı bırakıldığı, ölümün, şiddetin, gözyaşlarının olmadığı ve siyasetin konuşacağı yeni bir döneme girdik. Bu süreç sizin sürecinizdir. Bizim özgürlüğümüzü ilgilendirdiği için bu sürece en fazla biz sahip çıkacağız. Şimdi bu süreçte PKK'lılar sınır dışına çıkıyorsa, artık tek bir insanın ölmediği, tek bir bombanın patlamadığı, sadece konuşarak ülke sorunlarını çözme fırsatı yakalamışken, herkesin elini vicdanına koyup, konuşup, dinlemesi lazım" dedi.

Sürecin iyi değerlendirilmesi durumunda Türkiye'de herkesin barış, demokrasi ve kardeşçe yaşayabileceğini ifade eden Demirtaş, "Bugün bu ülkede geçmişte kalan bütün acıları, yaşanan sorunları, sıkıntıları, çekilen zulümleri bir bir masaya yatırıp, helalleşme ve bu sorunları çözme dönemindeyiz. Bugün Türkiye'nin her yerinde barış heyecanı yaşanıyor. Edirne'deki bir ananın yüreğinde de barış heyecanı var, İzmir'de, Antalya'daki ananın, Trabzon'daki bir babanın yüreğinde barış heyecanı var. Biz barışı gerçekleştirmek için elimizden geleni yaptık, yapacağız. Artık tek bir insan ölmesin, tek bir ana ağlamasın artık. Artık silahların konuşmadığı, sözün konuştuğu bir sürece girdik. Kürt sorunu çözülürse. Ortadoğu'ya barışın gelmesi daha kolay olacak. Artık Filistin'e de barışın gelmesi daha güçlü, daha kolay olacak. Bunun için bizim yürüttüğünüz mücadele, sadece Kürtleri ilgilendiren bir mücadele değildir. Bu süreci herkes için yürütürüz. Parti olarak barış sürecini sonuna kadar destekleyip en sonunda başaracağız"diye konuştu.

"DAĞLARIN ASKERİ ALAN OLMAKTAN ÇIKMASI LAZIM"

Uludere'nin Irak sınırında düzenlenen hava operasyonunda 34 kişinin hayatını kaybettiği olaya da değinen Demirtaş, şöyle dedi:

"Roboski'de hayatını kaybedenler 500'üncü güne girdiler. Bu konuda henüz bir ilerleme yok. Bu olayın nasıl yapıldığını herkes biliyor. Gizlisi, saklısı yok. Yanlışlıkla gerçekleşmiş değil. Saatlerce süren bir bombardımandan bahsediyoruz. Sayın Başbakan diyor ki; 'yargının kararını bekleyelim, yargı ne karar verecek, biz ona göre hareket edeceğiz.' Oysa yargı 500 gündür hiçbir şeye ulaşamamışsa o yargıyı, o savcıyı görevden almanız lazım. 500 gün geçmesine rağmen oyalamaya çalışıyorlar. Roboski olayı bu sürecin, hem zülmün sembolü, hem de barış sürecinin sembolü olabilir. Roboski olayının failleri ortaya çıkarılıp hesap sorulursa ve Roboski aileleriyle uzlaşma sağlanırsa bu yeni dönem için umut verici gelişme olur. Uludere'den bir kez daha hükümete sesleniyoruz. Bu acıyı, bu trajediyi tarihin karanlık sayfalarına atmanıza izin veremeyiz. Bunu asla kabul etmeyeceğiz. Artık helalleşme diyorsan, çözüm diyorsan, barış diyorsan, işte Roboski burada. Buradan başlayalım. Roboski'nin hesabını sorun. Biz inanalım ki gerçekten geçmişle yüzleşme, helalleşme konusunda hükümet doğru adımlar atıyor. Roboski olayı bütün dünyaya göstermenin fırsatıdır. Uludere bu acıya, bu zulme asla boyun eğmedi. Kürt'ün tek bir ferdi bu acıya asla boyun eğmedi. Bundan sonra bu acının üstünü hiç kimse örtemeyecek. Roboski için hükümete, yargıya görevlerini yapması için baskı oluşturmaya devam edeceğiz. İnşallah hükümet çözüm sürecinde Roboski olayı için doğru adımlar atar. Artık dağların, yayların, mezraların askeri alan olmaktan çıkarılması lazım. Burada hayvancılığın, tarımın gelişmesi, ticaretin gelişmesi için el ele verip çözümler üretmemiz lazım."

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 15:25

İLGİLİ HABERLER