Gündem
  • 30.5.2016 11:22

Demirtaş'tan dokundurtmama taktikleri

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, milletvekillerinin dokunulmazlığı kalkarsa uygulayacakları stratejiyi açıkladı: Tebligat yapılarak ifadeye çağrılmamız lazım. İfadeye gidilmiyorsa zorla getirme kararı çıkarılabilir. Zorla getirme kararını uygulayamıyorsa ya da ifadesini aldıktan sonra hakim yeni şartların oluştuğunu düşünüyorsa bu kez tutuklama kararı çıkabilir. Ama milletvekilinin kendisi zaten Anayasa Mahkemesi'nin kararına göre tutuklanamaz. Dolayısıyla hiçbir hakim, milletvekillini bu durumda ifade vermeye zorlayamaz. Zorla alıkoyamaz. Aslında değişiklik kadüktür, pratikte işleyemez. İfade alınamadıkça da yargılama başlayamaz..

TUTUKLAMA OLACAK MI?

Demirtaş, milletvekillerinin dokunulmazlığı kalksa bile savcılıkta ve karakolda ifade vermeyeceklerini söyledi. Demirtaş şöyle konuştu: "Tebligat yapılarak ifadeye çağrılmamız lazım. İfadeye gidilmiyorsa zorla getirme kararı çıkarılabilir. Zorla getirme kararını uygulayamıyorsa ya da ifadesini aldıktan sonra hakim yeni şartların oluştuğunu düşünüyorsa bu kez tutuklama kararı çıkabilir. Ama milletvekilinin kendisi zaten Anayasa Mahkemesi'nin kararına göre tutuklanamaz. Dolayısıyla hiçbir hakim, milletvekillini bu durumda ifade vermeye zorlayamaz. Zorla alıkoyamaz. Aslında değişiklik kadüktür, pratikte işleyemez. İfade alınamadıkça da yargılama başlayamaz. Bu bir çeşit uygulanamaz yasadır, bu değişikliği uygulayamazlar. Zannediyorum diğer partilerdeki vekiller ifade verme taraftarılar ama hiçbir HDP'li vekil gidip ifade vermeyecek. Tek birimiz gidip ifade vermeyeceğiz, yargılamaları başlatmayacağız. Biz savunma yapmayacağız, demedik. Savcıda, poliste, kollukta, ifade vermeyeceğiz. Hakkımızda dava açar ve "sizi yargılamaya başladık" derler ise mahkeme salonlarında savunmalarımızı yaparız."

VEKİLLER TUTUKLANIRSA...

Demirtaş, "İfade vermeyeceğiz, dediniz. Vekilleriniz tutuklanırsa, stratejiniz nasıl olacak? Farz edin beş vekiliniz tutuklandı, grup parlamentodan çekilecek mi?" sorusuna şu yanıtı verdi: "Biz "Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni kesin ve nihai olarak terk ettik ve bir daha olmayacağız" şeklinde bir karara gitmeyeceğiz. Ama alternatif duruş ve direniş yöntemlerimiz olacak. Öyle bir durumda arkadaşlarımızın parlamento çalışmalarını hiçbir şey yokmuş gibi sürdürmesi çok kolay değil, mümkün de değil. Ama parlamenter sıfatıyla sokakta da meydanda da her yerde çalışmak mümkün. Parlamento onların tahliyesini sağlayana kadar, krizin ne kadar büyük olduğunu herkese göstermek için elimizdeki imkanları kullanırız. Parlamento içinde de dışında da bunu yapacağız. 'İstifa ettik, küstük, oynamıyoruz' yaklaşımı içinde olmayacağız. Türkiye siyasetini AKP'ye dar edeceğiz."

ALTERNATİF PARLAMENTOLAR: DİYARBIKIR, İZMİR...

Net olarak söyleyeyim. "Buradan nihai olarak parlamentoyu terk ediş noktası çıkar" diyenler böyle bir şey beklemesin. Alternatif parlamentolar olsa bile bunun tek merkezi Diyarbakır olmayacak. İzmir'de de, Diyarbakır'da da olacak. Biz Türkiye'nin partisiyiz, Meclis'in iradesine el konulmuş ve darbe yapılmışsa bu sadece Diyarbakır'daki değil İzmir'deki, İstanbul'daki seçmenimize karşı da yapılmıştır. Dolayısıyla Meclis'i terk edip alanı AKP'ye bırakmayacağız. Her yerde olacağız. (Alternatif parlamentodan ne anlayalım, nasıl somutlarsınız? sorusu üzerine) Halk meclisleri, bölge meclisleri gibi. Meclisler, demokrasilerde meşruiyet ile oluşur. Bir yerde halk, "bunun adı meclistir" diyorsa, onun adı meclistir artık. Bunu tehlikeli bir bölünme söylemi olarak görmek yerine radikal demokrasinin ne olduğunu anlamak için tartışsalar çok iyi olurdu. Ama Türkiye'deki siyasetçilerde bu kafa da birikim de cesaret de yok. Oysa başkanlığı rahatlıkla tartışabiliyorsunuz ama yerel parlamento, yerinden yönetim, özerklik bunların hiçbirini tartışamıyorsunuz.

Güncellenme Tarihi : 30.5.2016 12:18

İLGİLİ HABERLER