
DENİZ AKKAYA GAZETE BASTI!...
"Trilyoner Azeri'yi Deniz kaptı" başlıklı haberde eski manken Deniz Akkaya'nın yeni bir ilişkisi olduğu iddia ediliyordu.
Haberi gören Deniz Akkaya ,sinirlenerek soluğu haberi yapan gazetede aldı .Gazetenin girişinde güvenlik görevlilerine küfür ettiği ileri sürülen Akkaya, yetkili kişilerle görüşmesine rağmen, sinirinin bir türlü yatışmadığı öğrenildi.
Deniz Akaya ile telefon görüşmesi yaptık. Çok sinirliydi. Aradığımızda Sabah gazetesindeydi. Gazeteye giderken yanında pasaportunu da götürdüğünü söyledi. Rus milyarder ile görüşmesinin mümkün olmadığını pasaportundaki tarihleri sıralayarak anlattı:
“Ben yaklaşık bir aydır her gün Maskeli 5 ler” setindeyim… bu ispatlanabilir. İkincisi ise Moskova vizem 10 Haziran 2006’da bitti. Bunun dışında 5.8.2007 de çıkmışım 9.8.2007 de girmişim Mikanos’tan. Gelmişim.”
Deniz Akkaya’yı aradığımızda Sabah gazetesindeydi. Gazeteye girerken tartıştığına yönelik iddiaları ve neden orada bulunduğunu sorduk…
“Peki Bülent efendi bunu hangi münasip deliğinden uydurmuş? Ben sadece bunları söylemek için Sabah gazetesine geldim. Ben niye güvenlikçiyle tartışayım. Aşağıdan Esin Övet çıkardı beni. Benim elimde pasaportum var. Pasaportumu göstermeye geldim buraya. Yaklaşık 3.5 aydır yurtdışına çıkışım yok. Bunu ispatlamak için geldim. Ben neden sinirleneyim ki… Suçlu değilim ki?
ÜSTLERİNE ŞİKAYET “AHLAKLI GAZETECİLİK YAPSIN”
Bakın gazeteyi basmak, Bülent Cankurt’un haberine döner.. Yani olmayan bir şeyi yazmak gibi. Aklı başında 30 yaşında bir sürü güzel işler yapan bir insanım. Gelip gazete basmak Bülent Cankurt’a kendi üslubuyla cevap vermektir. Buradaki insanlar benim benim 10 senedir tanıdığım dostlarım. Gelip Bülent Cankurt’u görmeye gelmedim. Benim muhatabım Bülent Cankurt değil. Ben buraya sadece üstlerine çıkıp ‘Bakın altınızda çalışan şahısın yaptığı bu haberi şu şu sebeplerden dolayı yalandır. Doğruluğunu ispatlayamacağı için ben size pasaportumu getirdim. Birazcık daha ahlaklı ve temiz gazetecilik yapması için lütfen bir uyarın” diye geldim.
TAZMİNAT DAVASI VE SERT UYARI
Bülent Cankurt bu haberleri üç seri halinde yaptı, birbiriyle bağlantılı... Ben zaten tazminat davası açacağım. Bunun içinde pasaportum var, içine isimler konulacak. Kimden para almış, ne yapmış… bunların hepsi çıkacak. Üstelik Bülent’in gazetecilik hayatı ile ilgili bazı başka şeyler olabilir. Ben niye gelip Bülent’e saldırayım.
Ben bu olayların ispatlı delilli… tamamen düzmece haber vermek. Karşımdaki o adamı tanımam etmem. O adama da zarar vermek için Bülent Bey’in ortak tanıdığı bir kişinin yaptırdığını söyledim. İsimleri de verdim. Bunları avukata da söyledim. Davada yer alacak. Bunların hepsi delilli. Delilsiz bir şey yok. Delilsiz, elinde bir şey olmayan insanlar saldırır.
YÜZDE YÜZ PARA ALDI
SÜPERPOLİGON - “Siz bu haberi yapması için Bülent Cankur’un para aldığını mı söylüyorsunuz?”
DENİZ AKKAYA- Yüzde yüz… yüzde yüz… Ben kim olduğunu da biliyorum. Bu üç ayaklı bir haber. Daha önce ‘aşkının hatırasının binasını sattı’, ‘arabasını, aşkının hatırasını nakite çevirdi’ .. Bana o zaman kimin olduğunu söylesin, yazsın. Kim o? Yazamıyor. Bu arada bu malların hepsini Borusan’dan kendi hesabımdan gönderdiğim paralarla aldım.
Ben onları ciddiye almadım ama artık iffetime doğru saldırmaya başladı… Bunlar birinci ağızdan, başka birinin ağzından yazılmış çizimleş haberler. Ben o kişinin kim olduğunu biliyorum. Kendi de biliyor. Biraz aklını başına alsın. Yanlış insanlarla görüşüyor. Yarın hiç ummadığı bir yerde kendisini suçlu durumda bulabilir.
Ben her yere bir gazeteci ordusuyla gidiyorum. 3 aydır beni kimse mi görmemiş. Ben o adamla nerede tanışmışım. Hiç kimse nasıl görmemiş?
ELİMDE DELİL YOK
SÜPORPOLİGON- ‘Bülent Cankurt’un para aldığına yüzde yüz eminim’ diyorsunuz? Elinizde deliliniz var mı?
DENİZ AKKAYA- Ben bunu nasıl ispatlayabilirim sizce? Hayır… Üç seferdir aynı konularla ilgili haber yapıyor. Ben ne Hürriyet’te ne Vatan’da ne Takvim’de görmedim bu haberi. Bu ülkenin tek gazetecisi Bülent Cankurt mu? O mu öğreniyor bir tek bunları? Benim alyansımı nereye kaça sattığımı tesadüfen Bülent öğreniyor… Arabamı daha satmamışken satış fiyatına kadar bir tek Bülent Cankurt öğreniyor… Bir de bir takım insanlarla ilgili haberleri Bülent Cankurt’un köşesinde okuyorsunuz. Bunun altından ne çıkabilir sizce?
Beni dün Hürriyet magazin müdürü Selim Akçin aradı. Bir kişi bütün gazetelere bu haberi yayıyor el altından. Bunun doğruluğu var mı, diye bana sordu. Sema Denker de sordu. Bülent Cankurt nasıl bu kadar emin. Bana telefon açmamış. Benimle ismi geçen o adama ulaşmış mı? Bu haberin altı nasıl dolu? Ben yurt dışına çıkmışım… O kişiye ya da bana sorulmamış. Ne onay ne de red cevabı alınmamış… Bunun altında ne ararsınız o halde.
Kaynağım emin, diyor. Kaynağın emin ise ‘sen bunu başkasının elinden yazarak kendini, köşeni kiralıyorsun’…
NAMUSUMA DİL UZATIYOR
Benim iffetime namusuma dil uzatıyor… Benim işim var gücüm var.
Yok, parasız kaldı da Ramzi mi neydi o adamla birlikte oldu diyor… Parasız kalmak ayıp değil, insanlara bu ayıp gelmez. Ben parasız kalmış olsam ben iki kruşa birbuçuk ay film çekmem. Tiyatro provasına 150 milyona oraya gidip gelmem. Parasız kalsam da o ayıp değil.
Ayıp olan bunu gazeteye çok matah bir şeymiş gibi haber yapmak.
AKLI BAŞINDA 30 YAŞINDAYIM. CAHİDE
SONKU’MUYUM?
Şöyle bir şey yok ki… Aşk ganimetlerini paraya çeviriyor, aşkın hatırasını 5 bin dolara alyansını sattı, parasız kaldı… Yahu ben alyansımı da arabamı da satabilirim. Yahu bunu böyle parasız kaldı falan, ben Cahide Sonku muyum? 30 yaşında çalışan bir insanım. Arabamı satarım, alyansımı da. Yeri gelir anamdan babamdan par ada isterim. Ama bu kol kırılır yen içinde kalır. Ama bunu böyle ahlaksızca, arkasından ‘yok işte bilmem kaçıncı zengini’….
Benim anam babam iki haftadır beni arıyor. Kızım paraya mı ihtiyacın var, diyorlar… yok diyorum onlarla bu konuda yemin ediyorum. Neden böyle şeylerle yüz göz olayım.
Bülent’in haberinde yaptığı yorum ayıp. ‘Parasız kaldı…’ yani parasız kalsam da bu beni ilgilendirir. Bu iki gün üst üste yapılacak bir haber mi?
(SUPERPOLİGON)