KAYNAK : Haber Kaynağı
FATİH ALTAYLI VE ETİK!
Dün bir üniversitede konuşma yaparken genç bir bayan öğrenci bir fıkra anlattı. Sokakta aç dolanan adamın biri bir lokantaya rastlamış. Lokantanın adı 'Sen ye, torunun ödesin!' lokantası imiş. Adam koşa koşa içeri girmiş ve karnını bir güzel doyurmuş, tam çıkıyormuş ki garson arkasından seslenivermiş: 'Pardon, hesabı ödemediniz?' Adam şaşırmış 'Hani ben yiyecektim de, torunum ödeyecekti?' Garson gülerek açıklamış: 'Dedenizin borcu, dedenizin!' Hikayeden çıkacak sonuç, tuzaklara düşmeyecek, pazarlama dümenlerine kanmayacaksın!
Fatih Altaylı son dönem tipi 'dümenci, pazarlamacı' gazetecinin en güzel örneği. Dün gene Hıncal Ağabeyi ile etik ve ilke konusunda bir hoş muhabbet yapmakta idi. Tabii insanları uzun zamandır tanır iseniz, geçmişlerini bilir iseniz, bazı şeyleri yutmazsınız.
1980'li yıllarda Hıncal Uluç Cumhuriyet Gazetesi'nde çalışır ve spor yazıları yazarken ondan nefret eden bir Galatasaray Liseli topluluğu vardı. Bu nefret topluluğunun lideri de Fatih Altaylı idi. O zamanlar lisede beklemede olan Altaylı (çok da bekledi, başı döndü) boş zamanlarını 'mektepli-sonradan olma' kavgası çerçevesinde Hıncal Uluç'a küfür etmekle geçirdi. Sonra ne oldu ise Gelişmişspor'da yan yana geldiler ve 'kanka' oldular. Son günlerde ise Hıncal Bey ile Fatih Bey arasında bir zırva etik ve ilke muhabbetidir gidiyor. Muhabbet çok koyu! Ama bu çok tuhaf. Muhabbet koyu da, Fatih Altaylı (ve de Hürriyet Gazetesi) hiçbir ilkeye inanamaz ki! Onların inandığı çifte standarttır!
Bu vurguladığım ilkesizliği derhal bir örnek ile ispat edeyim. Tetikçiden olma etikçi Fatih Altaylı birkaç yıl evvel Dr. Mahfi Eğilmez'e saldırmıştı. Ona göre eski Hazine Müsteşarları bankalarda görev almamalı idi. Bu nedenle kendisi Mahfi Eğilmez'e saldırdı, ben de savundum. Mahfi, Hazine'den yıllar önce ayrılmış, yıllar sonra yeniden Müsteşarlığa davet edilmiş, sonra da ayrılıp üç beş ay görevde kalıp istifa etmişti. Aç mı kalacaktı?
Fatih Altaylı olmayan ilkelerine sarılarak Mahfi'ye saldırıyordu. Neden bilmiyorum. Ama zaman geçti. 2000 Kasım ve 2001 Şubat krizleri oldu. Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp görevden istifa etti ve sürpriz: Nerede görev aldı? Hürriyet Gazetesi'nin sahibi Doğan Holding'in sahip olduğu Dışbank'ın yönetiminde. Yani Fatih Altaylı'nın çalıştığı holdingin patronunun bankasının yönetiminde. Peki Fatih Altaylı bu konuda tek bir satır karalayıp yapmayın yahu ilke var dedi mi? Yoo! Bu konuyu pişkinlikle es geçti mi? Kocaman bir evet! Hiç direndi mi? Hayır!
Bundan sonra siz Fatih Altaylı'ya çifte standartlı mı dersiniz, yoksa ilkeli mi? Hukukun ve ilkenin sadece tek taraflı kestiği bir etik sistemi olabilir mi?
(Deniz Gökçe/Akşam)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:07