LEFKOŞA - KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, halkın onay vermesi durumunda dahi Annan planını bugünkü haliyle kabul etmesinin mümkün olmadığını yineleyerek, "Halkın hizmetindeyim ama halkın hizmetçisi değilim" dedi.
Kıbrıs müzakere sürecinde planın değişmesi için öneri sunmalarına rağmen Rumlar'ın sadece toprak talebiyle masaya geldiklerini ve Karpaz ile Güzelyurt'ta ısrarlarını sürdürdüklerini de belirten Denktaş, "Bunu ne biz ne Türkiye kabul ediyor. Vermiyoruz, vermeyeceğiz" diye konuştu.
Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Yönetim Kurulu, bugün Cumhurbaşkanı Denktaş'ı ziyaret ederek, Kıbrıs görüşme süreciyle ilgili görüşlerini yazılı olarak iletti.
Birlik Başkanı Dr. Ahmet Gulle tarafından okunan yazıda, Kıbrıs'ta çözüme ve AB üyeliğine destek verilerek, Denktaş'ın halkın bu yöndeki istemine kulak vermesi istendi. "Meydanlardaki 60 binleri karşınıza değil arkanıza alarak hareket etmeniz gerekir" denilen yazıda, "Kıbrıs Türk halkına, onun iradesine, isteklerine rağmen farklı bir yol izleyeceğinizi söylemeniz bir yabancılaşmadır" ifadelerine de yer verildi.
"BEN HALKIN HİZMETİNDEYİM AMA HALKIN HİZMETÇİSİ DEĞİLİM"
"Fikirlerinize saygılıyım" diyen Cumhurbaşkanı Denktaş, "Halkın iradesine boyun eğiyoruz, görüşmeye devam ediyoruz. Bir netice alınmazsa alınamadığını halka söyleyeceğiz. Halk 'hayır imzalayalım' derse, vicdanım kabul etmezse, 3-5 yıl sonra ızdırap içinde göreceğim bir halkın anlaşmasını ben imzalamam, mecbur değilim. Bu halkın iradesine boyun eğmeme değil. Ben halkın hizmetindeyim ama halkın hizmetçisi değilim" diye ekledi.
Kıbrıs müzakere süreci ve Türk tarafının Annan planıyla ilgili temel itirazlarını ayrıntılarıyla anlatan Cumhurbaşkanı Denktaş, iki kesimliliği ve siyasi eşitliği öngörmeyen, on binlerce insanın göç etmesini öngören, Türk tarafını daracık bir toprağa sıkıştıran, garantileri sulandıran planı bu haliyle kabul etmesinin mümkün olmadığını tekrarladı.
Planda öngörülen bazı hakların da AB normlarıyla birlikte tamamen ortadan kalkacağını ve Türkler'in adada azınlık konumuna düşeceklerini belirten Denktaş, göçmen durumuna düşecek Türkler için fon ve projelerin de öngörülmediğini vurguladı.
Planın değiştirilmesi için müzakere yaptıklarını ve sayfalarca öneri götürdüklerini, ancak buna karşın Rum tarafının öneri sunmak yerine sadece toprak konusunu masaya getirdiğini anlatan Denktaş, Karpaz ve Güzelyurt'un verilmesine yönelik ısrarın devam ettiğini belirtti. Denktaş, "Karpaz'ı ne biz, ne Türkiye veriyor. 'Verelim de anlaşma olsun!' Vermiyoruz kardeşim. Vermiyoruz ve vermeyeceğiz. 'Güzelyurt'u verelim de anlaşma olsun.' Hayır vermiyoruz. Bu harita bu şekliyle insanlığa aykırı" diye konuştu.
"KLERİDES TİCARET ODASI'NIN ÖNERİLERİNİ DE REDDETTİ"
Göçmen sorununun yeni göçmen oluşturularak değil ancak siyasi kararla çözümlenebileceğini ve bu yöndeki taleplerini yıllardan beri dile getirdiklerini anlatan Denktaş, Ticaret Odası'nın taleplerinin de Klerides tarafından reddedildiğini bildirdi. Denktaş, şöyle devam etti:
"Ticaret Odası, tadilat isteyen sayfalar dolusu yazı getirdi. Mahsus onları koydum önüne Klerides'in. 'Sizin dostunuz, barıştan yana Ticaret Odası'nın istekleri var' dedim. 'Hayır, bunlar kabul edilemez, bunları konuşacak vakit değil' dedi. Eee, ben ne yapayım, gözüm kapalı atayım imzayı, bunu mu istersiniz! Pazarlık ediyoruz. Türkiye ile irtibat halindeyiz. Daha ne yapayım."
Kıbrıs'ta bir anlaşmanın ancak iki tarafın da çabasıyla mümkün olduğunu vurgulayarak, Rumlar'ın anlaşmaya yanaşmadığını anlatan Denktaş, buna rağmen eleştirilerin hep kendisine yöneldiğini anlattı. Denktaş, "Onlarda niyet var da bizde yok propagandası gayet yanlış. Bu meseleyi halletmek için iki tarafın da insaflı davranması lazım. Biz başlangıçta 'devletten devlete yaparız' dedik, bunu bıraktık ve 'egemenliğimizi kabul edin', 'yeni bir ortaklık' olsun diyoruz. 'Hayır, Kıbrıs Cumhuriyeti, anayasası, adı, bayrağı değişerek devam edecek' diyorlar. Bu yaklaşımı biz kabul edemeyiz" diye konuştu.
"BÜTÜN KIBRIS TÜRKÜ, TÜRKİYE'NİN AVUKATI KESİLDİ"
Müzakere sürecinde Türkiye ile birlikte hareket ettiklerini, Milli Güvenlik Kurulu kararlarını dikkate alarak müzakereleri sürdürdüklerini, Annan planıyla ilgili temel beklenti ve itirazların Türkiye'nin onayıyla belirlendiğini belirten Denktaş, şöyle konuştu:
"Şimdi bütün Kıbrıs Türkü, Türkiye'nin avukatı kesildi! Biz bu işi Türkiye ile birlikte yapıyoruz. Türkiye kendi çıkarını düşünmüyor da biz Türkiye'yi düşünerek Türkiye'nin imzalamayacağı bir anlaşmaya imza mı atacağız! Bu belge, Türkiye'nin haklarını ortadan kaldıran bir belgedir. Türkiye'nin de garantör olarak imzası gerekir. Türkiye 'imzaya hazırım' dedi mi ki biz 'ayak sürüyoruz' diye propaganda yapılıyor."
Annan planında öngörülen takvimlemeyi "yapay" olarak niteleyen ve Kıbrıs sorununun çözümünün AB'ye endekslenmesinin yanlış olduğunu yineleyen Cumhurbaşkanı Denktaş, şöyle konuştu:
"BM Genel Sekreteri bu takvimlemeye yenik düşmemeliydi. Yenik düştü ve AB, Kıbrıs meselesinin halli olarak ele alındı. Oysa AB'ye üyelik için Kıbrıs meselesinin halledilmesi gerekir, iki konunun bir arada ele alınması büyük oyun. 28 Şubat geçerse geçer. Gün, zaman çok. 'AB'ye girme şansımız ortadan kalkıyor' diye bir şey yok. Bütün Kıbrıs'ı istiyorlar. O zaman Kıbrıs Türkü'nü adam yerine koy. Devletin, hükümetin aleyhine örgütlerle hareket etmek yerine, devletle, hükümetle konuş. Biz davet ediyoruz. 'Gel konuşalım, ambargonun nasıl kalkacağını konuşalım."
Anlaşma olmaması halinde de Kıbrıs Türkleri'nin yaşamlarına devam edeceklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Denktaş, KKTC ve TC hükümetlerinin Kıbrıs Türkleri'nin refah seviyesinin yükseltilmesi için para akışını da öngören radikal bir plan üzerinde çalıştıklarını da sözlerine ekledi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:17