DERİNLERDEN YENİ OLUŞUMA DESTEK VAR : CEPHE GENİŞLESİN
KAYNAK : Haber Vitrini
ANKARA/Radikal'den Murat Yetkin'in bugünkü yazısının başlığı:"Yeni oluşuma 'derin' destek "şeklinde.Yetkin konuştuğu bir kaynağın (muhtemelen bir askeri şahsiyetin) DSP'nin istifacılarıyla ilgili bazı değerlendirmelerde bulunduğunu yazarak,"Giderek netleşen mesaj bu noktada netleşiyor: Cephe genişletilmeli. Kime karşı: Cumhuriyet'in laik ve demokratik niteliğini tehdit eden akımlara karşı. Çünkü, 'AKP'nin gelinen noktada bu akımların gücünü bünyesinde temsil ettiği' inancı hâkim " dedi.
İŞTE YETKİN'İN YAZISI;
"Yeni oluşuma 'derin' destek "
8 Temmuz Pazartesi günü 128 milletvekili ile koalisyonun birinci partisi olan DSP, 15 Temmuz Pazartesi gününü 75 milletvekili ile koalisyonun üçüncü partisi olarak kapadı. Ecevit'in Milliyet gazetesine verdiği "Derviş giderse, istifa ederim" açıklaması ardından seçime hükümet dışında gitmek istemeyen Bahçeli "Derviş gitmezse, giderim" diye kendisine atfen yayımlanan haberlere sahip çıkmayarak tansiyonu düşürdü. Ve artık kasımda bir seçim ufukta belirgin hale geldi.
Bahçeli'nin konuşmasına başladığı saatlerde Ankara'nın derin kulislerinde yapılan tartışmalar artık netlik kazanmaya başlamıştı. Bu tartışmaların seyri ve gelinmekte olan noktayı şöyle aktarmak mümkün:
Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Gürel'in 'yurtdışından düğmeye basılmasıyla siyasi kundaklama hareketine girişildiği' tezi yabana atılmayacak bir kuşku olarak dile getiriliyor. ABD Savunma Bakan Yardımcısı Wolfowitz'in 'her ne kadar şahsi arkadaşlığı' olsa da Hazine Bakanı Derviş'i muhatap alması buna örnek olarak gösteriliyor.
Bununla birlikte mevcut siyasi krizde, MHP'nin 'AB ve seçim konusunda kesin çıkışlar yapması' ve DSP yönetiminin, belki de kendisini fazla yalnız hissetmesi sonucu tansiyonu düşürecek adımlar atamamasının etkin rol oynadığına inanılıyor. Bir kaynak, "Dokuzlar hareketinin seçimden önce kurultay isteği olumlu karşılanabilseydi, bu çözülme olmazdı" diyerek bu inanışı özetliyor.
Ancak 'artık okun yaydan çıktığı' kabul ediliyor. Ne seçim sürecini, ne de DSP'deki çözülmeyi geri çevirmenin pek mümkün görünmediği 'teslim ediliyor'. Yeni koşullar bu çerçevede tahlil ediliyor.
Cem, Özkan ve Derviş'in kurmaya hazırlandığı yeni partiye karşı belli bir mesafede duruluyor. Bunun bir nedeni Derviş'in yurtdışı bağlantılarının 'yeterince
şeffaf olmaması'. Cem'in 'Türbanla bir sorunum yok' demesi de bazı kaşların çatılmasına yol açmış. Bir kaynak "Devletin türbanla bir sorunu varsa, devleti yönetmeye talip olanların da böyle bir sorunu olmalı" yorumunu getiriyor.
Bu noktada lafın nereye geleceğini tahmin etmek sanırım pek zor değil. Ankara'nın derin kulisi, erken seçim gerçeğini bir kez kabul ettikten sonra, seçim sonrasını tartışmaya başlamış bile.
Bu tartışmadaki büyük soru işareti, AKP'nin
seçimlerden hükümeti kuracak güce sahip olarak çıkması.
En büyük endişe ise siyasetin hem sağındaki, hem de solundaki dağınıklığın AKP'yi kendi gücünün de ötesinde bu konuma taşıması. Yani laik kesimdeki oyların fazla bölünmesi sonucunda AKP'nin kendi gücünü de aşacak şekilde belirleyici role yükselmesi.
Bu ara nottan sonra yeniden tartışılan konu başlıklarına dönebiliriz:
Yeni partinin bu çerçevede soldan sağı kucaklayacak şekilde kurulmuş olması beklentisi derin kuliste de varmış. Yeni parti ekibinden Talay'ın 'ikinci Özal hareketi' formülasyonu bu çerçevede heyecan oluşturmuş ve AKP'nin önünün böylelikle kesilebileceği 'umudunu doğurmuş'. Ancak Cem'in partisini sosyal demokrat çizgide açıklaması yeni partinin çoğu kesimin içinde yer alacağı bir oluşum olmayacağını açığa çıkarmış.
Ancak bir kaynak, 'Yine de hiçbir şey
bitmiş değil' diye açıklıyor: "Herkes kendi konumunu açıkladı. Belki artık seçimlere yönelik olarak işbirliği imkânları aranabilir. Ya da Cem'in demeçlerinin ucu açık olduğu dikkate alınırsa, bu yeni partiye merkez sağdan bazı isimlerin dahil olması düşünülebilir."
Giderek netleşen mesaj bu noktada netleşiyor: Cephe genişletilmeli. Kime karşı: Cumhuriyet'in laik ve demokratik niteliğini tehdit eden akımlara karşı. Çünkü, 'AKP'nin gelinen noktada bu akımların gücünü bünyesinde temsil ettiği' inancı hâkim.
Bu mesaj yalnızca 22 Temmuz'da partilerini açıklayacak olan Cem-Derviş-Özkan üçlüsüne değil, aynı zamanda, ANAP ve DYP içindeki, ya da DTP gibi parlamento dışındaki sağ partilerdeki siyasetçilere de. "Tek tek durursanız hepiniz barajın altında kalabilirsiniz, işbirliği yaparsanız Meclis'e girersiniz" anlamına geliyor.
Bu tabloda sessiz duran bir CHP var. Senaryolar yeni partide tutmazsa, CHP bünyesinde denenebilir mi? 1999 yenilgisinden
çıkardığı derslerle zaten kendisini AKP'ye karşı panzehir gören CHP, geniş bir cephenin başını çekebilir mi?
Hareketli bir seçim dönemine giriyoruz.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:26