''DEVLET SIRRI'' DİYE KONUŞMAK İSTEMEYEN GÜNEŞ TANER MAHKEMEDE İFADE VERMEK ZORUNDA KALDI
BELMA ALTUNCU
İSTANBUL - Etibank'ı zarara uğrattıkları gerekçesiyle, ''cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak, bu teşekküle katılmak'', ''dolandırıcılık'' ve ''zimmet'' suçlarından haklarında dava açılan, aralarında Dinç Bilgin ve Cavit Çağlar'ın da bulunduğu sanıkların davasında, dönemin Devlet Bakanı Güneş Taner tanık olarak ifade verdi. Taner, Mahkeme Başkanı'nın, ''Devlet sırrı diye bugüne kadar gelmiyorsunuz'' yönündeki sözlerine karşılık, ''Bankalar Kanunu devlet sırrı kapsamındadır. Ayrıca ben yemin ettim. Sizin ne soracağınızı bilemem ki. Yeminli olduğum için sorunuza cevap vermek zorunda kalacak ve bu durumda suç işleyecektim'' açıklamasını yaptı.
İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Etibank Davası'na, sanıklardan Şükrü Karahasanoğlu ile Ferhat Yengiloğlu katıldı. Diğer sanıklardan duruşmaya gelen olmadı. Tanık olarak dinlenen 55. Hükümetin Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Güneş Taner, yaklaşık 2 saat ifade verdi. Etibank'ın eski ortakları Cavit Çağlar ve Dinç Bilgin'le bir kere görüştüğünü belirten Taner, ''Hazine Müsteşarlığı bana bağlıydı. Mart 1998'de Özelleştirme İdaresi tarafından bankanın ihalesi yapıldı. Ben de Özelleştirme İdaresi'nde üyeydim. Gerekli araştırmalar yapıldı ve en fazla parayı Cavit Çağlar'ın sahip olduğu İpek Grubu vererek ihaleyi kazandı'' dedi.
O dönemde Çağlar'ın başka bir bankası olan İnterbank'ın varlığını hatırlatan Taner, ''Biz İnterbank'ın sermaye artırımına gitmesini istedik. Ancak bankanın zafiyeti vardı. Hazine, Çağlar'ın ikinci bir bankayı almasını yeterli bulmadı. Kendisinden bir takım şartlar talep ettik. Hazine Müsteşarlığı'nca Çağlar tarafından ikinci bir banka almasının uygun olamayacağı, bu bankayı alacak ve yürütecek kaynağı olmadığı için sakıncalı görmüşlerdi. Biz de Çağlar ve Bilgin birlikteliğine bankayı ihale ettik'' açıklamasını yaptı.
Bu sırada Mahkeme Başkanı Mustafa Akın'ın, ''Neden ihaleyi ikinci sırada kazanana vermediniz?'' şeklindeki sorusuna ise Taner, ''Şimdi neden verdiğimi hatırlamıyorum. Ancak Özelleştirme İdaresi'nin ihaleyi ikinci ya da üçüncü kazanana verecek diye bir şartı yok. Özelleştirme İdaresi'nin de özelliği buradan kaynaklanıyor'' şeklinde konuştu.
Bu arada Mahkeme Başkanı'nın, ''Çağlar ve Bilgin ile görüşme sırasında var mıydınız?'' şeklindeki başka bir sorusuna da Taner, ''İhaleye giren şirketler ile ilgili pazarlıklar, Özelleştirme İdaresi bürokrasisi tarafından yerine getirilir. Toplantıya biz katılmayız'' diye cevap verdi.
Ancak ihalenin sonuçlanmasından sonra Çağlar, Bilgin ve Zafer Mutlu ile bir kez görüştüklerini anlatan Taner, ''İhale verildikten sonra kendilerine özel şartlar konuldu. Kendilerinden bir taahhütname aldık. Çağlar'ın sahibi olduğu İnterbank'tan Etibank'a kredi aktarmayacağı, Dinç Bilgin'e de yine İnterbank'tan Etibank'a kredi ve teminat mektubu verilmeyeceği şeklinde garanti aldık. Amacımız, Etibank'ın ihalesiyle ilgili olarak İnterbank'ı zor duruma düşürmemekti. Herhangi bir olumsuzluk durumunda Bankalar Kanunu'nun 64. maddesi kapsamına alınacağı ve hemen bu bankanın Yönetimine Hazine Müsteşarlığı tarafından üye atanacağını söyledik'' dedi.
''BANKA ALINDIĞI SIRADA BATIRMA NİYETLERİ OLDUĞUNU SANMIYORUM''
Başkan Akın'ın, ''Çetesel faaliyet için bankanın alındığını biliyor muydunuz? Varsa çete başı kimdir?'' şeklindeki sorusu üzerine Taner, ''Nereden bilebilirdim ki? Olsaydı bankayı vermezdik. Taahhütname aldık'' dedi.
Bunun üzerine Başkan Akın, ''Belki de vermişsinizdir. Nasıl bir taahhütname, başka bir teminat var mı?'' diye sordu. Taner de, ''Banka alımı ile kullanımı süreci birbirinden farklıdır. Alımı sırasında herhangi bir art niyet olduğuna tanık olmadım. Bu banka satın alındıktan sonraki netice kötü yönetildiğini ortaya çıkardı'' şeklinde cevap verdi.
Başkan ise ''Batırmak için aldılar. Alınırken de kötü niyetliydi diyorlar. Ne diyorsunuz?'' sorusuna Taner, ''Böyle bir iddiayı herkes söyler. İnsanın ağzı torba değil ki büzemezsiniz. Biri Bursa'da 30 bin kişiye iş veren, diğeri aileden gazeteci, Türkiye'de en büyük gazetenin sahibi. Batırmak için banka alacaklar, çete oluşturacaklar. Bunu hesap ederken bir de kaçmayacaklar mı? Hırsız alır parayı kaçar'' yanıtını verdi.
Mahkeme Başkanı, ''Bazı hırsızlar kaçmaz ama'' dedi. Taner ise, ''Banka alındığı sırada batırma niyetleri olduğunu sanmıyorum'' diye konuştu.
Güneş Taner, 1998 yılının Aralık ayında hükümetten ayrıldığını belirterek, ''Etibank'ın faaliyete geçmesi, mevduat toplaması ve kredi vermesi sürecine baktığımız zaman, bu olaylar ben ayrıldıktan sonra oldu'' diye sözlerine sürdürdü.
Güneş Taner'in bu anlattıklarından sonra Mahkeme Başkanı, ''Bu anlattıklarınızın hangisi devlet sırrı? Devlet sırrı deyip bu güne kadar gelmediniz. Neden gelmediniz?'' şeklinde soru sordu. Taner, ''Bankalar Kanunu devlet sırrı kapsamındadır. Okuduğunuzda bankalarla ilgili konular üçüncü şahısların dışına çecağı, bu bankayı alacak veıktığında 'Cezalandırılır' hükmü vardır. TBMM'de bile bankalarla ilgili açıklama yapılmaz. Devlet sırrı meselesine gelindiğinde, sizin bana ne soru soracağınızı bilmiyorum. Ben burada yemin ettim. Aklınıza öyle bir sual gelirdi ki yeminli olduğum için sorduğunuz için söyleyeceğim. Açık mahkemede bu kez ifşa ettiğimden suç işlemiş olurdum'' dedi.
Mahkeme Başkanı, ''Cevap verme hakkınız vardı'' derken, Taner, ''Ben sizin kadar bilmiyorum. Ben yasal hakkımı kullandım ve geldim'' diye konuştu.
Dinç Bilgin'in avukatlarının, ''Böyle bir ihalenin yapılması devlet açısından dürüst bir davranış mıdır?'' şeklindeki sorusuna da yanıt veren Taner, ''Devletin bankanın satışı sırasında dürüst davranmaması söz konusu olamaz'' diye konuştu.
Avukatların, müvekkilleri Bilgin'in, bankanın 64. madde kapsamında olduğundan habersiz olduğunu belirtmesi üzerine Taner, ''Sanıklardan taahhütname alındığı sırada yaptığımız görüşmede bankanın 64. madde kapsamına alınacağı kendilerine söylenmiştir. Zira devlet o zaman ki ekonomik koşullar içinde bazı şahıslara bir bankayı alıp, onun ödemelerini yapıp, işletmesini devam ettirebilmesini çok zor gördüğünden dolayı gerekli bütün tedbirleri almak durumunda'' şeklinde konuştu.
Taner, ifadesinin ardından duruşma salonundan korumalarıyla birlikte çıktı. Basın mensuplarının soruları üzerine mahkeme ifade verdiğini ve başkaca açıklama yapma yetkisinin bulunmadığını belirten Güneş Taner, özel otomobiliyle adliyeden ayrıldı.
Duruşma sonunda, iki kişilik bir bilirkişi raporu geldiğini belirten Başkan Akın, bu raporun yetersiz olduğunu ve tekrar rapor isteyeceklerini belirtti. Duruşma, bilirkişi raporunun beklenmesi ve dosya eksiklerinin tamamlanması için ertelendi.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:30