
DEVLETİN BAŞINA GERİLLA
Askeri diktatörlüğe direnişin başını çeken kadın olarak tanınan Roussef'in Merkel ve Clinton'ı sollayıp dünyanın en güçlü kadın lideri olacağına dikkat çekiliyor
Latin Amerika’nın en büyük ülkesi Brezilya’yı adeta toplumsal-ekonomik bir olaya imza atarak dünyanın en prestijli ülkelerinden biri haline getiren Devlet Başkanı Lula da Silva, halefi olması için gösterdiği adayla da bir ilke imza atıyor. Lula’nın İşçi Partisi’nin adayı Dilma Rousseff, anketlerin gösterdiği gibi 3 Ekim’deki başkanlık seçiminde yüzde 50 oranında oy alıp rakibine 20 puan fark atarsa, devlet başkanlığı koltuğuna oturacak ilk eski kadın gerilla lideri olacak. Üstelik bu eski gerilla, dünyanın en güçlü kadın lideri haline gelecek.
Bugün 63 yaşındaki Bulgaristan göçmeni kökenli, tıknaz, dediği dedik Rousseff, 1964-85 arasında hüküm sürmüş Batı destekli askeri diktatörlüğe karşı direnişin liderlerinden biriydi, yakalanıp hapse atılmış ve işkence görmüştü. 16 yaşında geniş kitlelere sosyalizmi tanıtmak isteyen POLOP (İşçi Politikası) örgütüne üye olan, askeri diktatörlüğün terör rejimini kurması karşısında silahlı mücadele yürüten çeşitli radikal örgütlere girip çıkarak Colina (Ulusal Kurtuluş Komutası) ve onunla bağlantılı VAR-Palmares (Palmares Silahlı Devrimci Öncü Kuvvetleri) saflarına katılan Rousseff, silah kullanmayı, polisle çatışmayı ve gerilla taktiklerini biliyordu, ama en çok sendikacılara Marxizmi öğretmeyi seviyordu.
‘Kimseye tetik çekmedim’
Brezilya’da 1960 ve 70’lerde bu tip örgütler fidye için yabancı diplomatları
kaçırıyordu, (hatta Amerikalı bir diplomat onlarca, Alman bir diplomat 40, İsviçreli bir diplomat 70 mahkumla değiş tokuş edilmişti), generallerin ölüm timlerini eğitmeye gelen yabancı işkence uzmanlarını vuruyorlardı. Kimseye karşı tetiği çekmediğinde ısrarcı olan Rousseff, 1970’te yakalandığında hakkında eylemlere liderlik etme, ‘yıkımın Jeanne D’Arc’ı, dişi papası’ olma suçlamaları vardı. 25 ay hapse mahkûm edilen, işkence edilen ve üç yıl sonra bırakılan Rousseff, Urugay Devlet Başkanlığına seçilmiş eski gerilla lideri Jose Mujica gibi mazisinden utanmıyor ve o zamanlar dünyayı değiştirmek istediğini gururla söylüyor.
Lenf kanserini atlattı
Küçükken balerin ve trapezci olmanın hayalini kurmuş, kapılarına gelen bir dilenciyle elindeki parayı hiçbir değerinin kalmayacağından bihaber şekilde ikiye bölerek paylaşmış, babasından Zola ve Dostoyevski’yi öğrenmiş Rousseff, diktatörlüğün yıkılmasıyla 1986’da Rio Grande do Sul eyaletinin başkenti Porto Alegre’de maliye bakanı oldu, 1993’te enerji bakanı olarak eyaleti elektrik kesintisi dalgasından kurtardı, 2000’de sendikacı Lula’nın partisine katıldı,
2003’te Lula’nın enerji bakanı, 2005’te genel sekreteri oldu. Bu dönemde 24 milyon Brezilyalı yoksulluktan kurtuldu. Silahlı mücadele yıllarında iki kez evlenip boşanmış, büyükanne Rousseff geçen yıl yakalandığı lenf kanserini Lula’nın da desteğiyle atlatmış gözüküyor.
Yeni yılda başkanlık sarayına yerleşeceğine kesin gözüyle bakılan kadın liderin yemin töreninde, Latin Amerikan solcu lider kuşağının tam takım yer alması ve kıtadaki Batı destekli askeri diktatörlüklerin tabutuna en kesin çivi olarak kutlanması bekleniyor. 200 milyon nüfuslu, dünyanın en büyük sekizinci ekonomisi, büyüme oranı Çin ile yarışan Brezilya’nın devlet başkanı olarak Dilma Rousseff, Almanya Başbakanı Angela Merkel ve ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’dan çok daha güçlü bir lider olacak.