
Diplomatımızı şehit eden tetikçi teröristden şok ifade
Mazlum Dağ'dan Erbil'deki terör saldırısıyla ilgili itiraf!
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY), Erbil'deki Türk Başkonsolosluğu görevlisinin şehit edildiği saldırının baş faili Mazlum Dağ ile birlikte toplamda 6 kişinin yakalandığını ve saldırı talimatının terör örgütü PKK tarafından verildiğini duyurdu.
Erbil Emniyet Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamada, "Asayiş ve anti-terör timleri, çok kısa bir süre içinde Erbil saldırısıyla bağlantılı aralarında olayın baş faili Mazlum Dağ'ın da olduğu 3'ü Türk vatandaşı olmak üzere toplamda 6 kişiyi yakaladı. Diğer 3 kişi IKBY vatandaşı olup faillere yardım ve yataklık ettiği tespit edildi. Olaya karışan birkaç kişi daha mahkemece verilen karar üzerine aranmaya devam ediyor." denildi.
TERÖR SALDIRISI KANDİL'DE PLANLANDI
Mazlum Dağ’ın itirafı:
1992 Diyarbakır doğumlu Mazlum Dağ, itirafında, 2015 yılında Kürdistan Bölgesi’ne gelerek, iş yapmaya başladığını belirterek, “Kardeşim İbrahim buradaydı -Kürdistan Bölgesi-. Siyasi faaliyetlerinden dolayı buradaydı ve Türkiye’de cezası olduğu için de Türkiye’ye gidemiyordu. Ağabeyim İsmail’de 1980’de PKK’ye katılmıştı ve öldürüldü” dedi.
Kandil’deki hayatı merak ettiği için oraya gitmek istediğini dile getiren Dağ, “Erbil'de bulunan İbrahim bu yılın şubat ayında Kandil'e gideceğini söyledi. Ben de onlara katılmak istediğimi ağabeyime ilettim. (Örgüt tarafından) Nisan ayında bana telefon açıldı. Numaramı ağabeyimden aldıklarını söylediler. (Süleymaniye'nin) Ranya ilçesi üzerinden Kandil'e gittim. Ranya karayolunda Kandil’den Botan olarak tanınan Fatih adlı kişi beni karşılamaya geldi. 26 gün onlarla Kandil’de kaldım yaşamlarına tanık oldum. Fatih orada bana, bazı işlerinde onlara yardımcı olmamı istedi. Bende, bu isteğini kabul ettim. Kalaşnikof ve silahla birkaç kez ateş etmeyi bana gösterdiler” diye konuştu.
Erbil’de bir cafede çalışmaya başladıktan sonra Mehmet olarakta bilinen Siirtli Dıjwar adlı kişiyle tanıştığını söyleyen Mazlum Dağ, sözlerine şunları ekledi:
“Birkaç kez onunla görüştük. Bana birinden söz etti. Daha sonra bu kişinin Türk Konsolosluğu çalışanı Osman Köse olduğunu öğrendim ve onu takip ettik. Osman Köse’nin fotoğraf ve videolarını Dıjwar’a, Dıjwar’da Fatih’e verdi. Sonra bana bu kişiyi öldürüp öldüremeyeceğimi sordular. Bende yanında Osman Köse’nin yanında 2 koruma olursa birşey yapamayacağımı söyledim. Onlar da bana Alan ve Ahmet adlı Kuzeyli 2 Kürt gönderdiler. Bunlar gelince yanlarında susturucu silahlar ve araba plakası getirdiler. 17 Temmuz’da ben Alan ve Ahmet, Dıjwar’ın yanına gittik ve konuştuk.
Bir süre sonra Dıjwar bana mesaj attı ve Osman Köse’nin restorana gittiğini söyledi. Mezarlığa giderek arabanın plakasını değiştirdik. Restorana gittik ve Osman Köse’nin orada oturduğu yanında da başka kişiler vardı. Orada outran 2 kişinin – Kürdistan vatadaşı- Osman Köse’nin koruması olduğunu sandık. Bu nedenle de önce onları öldürmeye karar verdik. Bende yerimden kalkarak Osman Köse’ye bir el ateş ettim. Aramızda yaklaşık bir metre vardı ve yanındaki çantayı da alarak olay yerinden çıktık. Çıkınca sağ ayağımdan yaralandım.
Ahmet yere düştü başından kan akıyordu. Üçümüzde arabaya binerek olay yerinden ayrıldık. 120. Cadde’ye gidip Dıjwar’ı telefonla aradım ve işi tamamladığımızı söyledim. Ardından da Ahmet ve Alan mezarlığa ulaşmadan arabadan indiler. Osman Köse’nin çantasını ve tabancaları da kendileriyle götürdüler. Bende Mezarlığa gittim yaralandığımı Dıjwar’a söyledim. O da bana İsmail’in beni almaya geleceğini söyledi. İsmail’in aracıyla Recep’in evine gittim ve İsmail’de kendi yoluna gitti. O gece Recep’in evinde kaldık. Ertesi günü de Siyakok adlı kişinin evine gittik. Gece geç saatte de Sıtkı’nın evine bizi götürdüler.”
Dağ, “Sıtkı’nın yanında çalışan kişi bizim ifşa olduğumuzu ve kaçamayacağımızı söyledi. Bizi Bahrike’deki 120. Cadde’de indirdi ve Dıjwar ile ayrıldık. Yanımda telefon yoktu ve bana bir telefon gönderdi. Muhsin adlı kişi geldi ve bir süre sonra Asayiş bizi 120. Cadde’de yakaladı” ifadelerini kullandı.
Güncellenme Tarihi : 26.7.2019 23:11