Ekonomi
  • 23.4.2004 10:09

DİSK YÖNETİCİLERİNİN, SENDİKACILIK TARİHİNDE BİR İLKE İMZA ATARAK İŞVEREN LEHİNE TANIKLIK YAPTIĞI ORTAYA ÇIKTI

ADANA - Yerel mahkemenin kararı Yargıtay tarafından da onanınca işveren, işçilere dörder aylık net ücretlerinin yanısıra kazanılmış sosyal haklarını da ödedi. Aynı dönemde iş akitleri feshedilen toplam 150 işçinin de bir başka mahkemede aynı yönde açtıkları davayı kazandıkları, ancak kararın işveren tarafından temyize götürüldüğü öğrenildi. İşyerinde örgütlü bulunan Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'na (DİSK) bağlı Tekstil- İş yöneticilerinin ise işveren lehine tanıklık yaptıkları ortaya çıktı. Sendika yöneticilerinin, kazanılmış sosyal haklardan vazgeçilmesi ve daha az ücrete işçi çalıştırılması yönünde işverene öneri götürdüğü ve bizzat DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi'nin de katıldığı toplantıda mutabakata varıldığı öğrenildi. Edinilen bilgiye göre olay şöyle gelişti: İşyerinde yetkili sendika ile işveren arasında varılan mutabakat sonucu hazırlanan ''işten çıkış ve daha az ücretle yeniden işe dönüşü'' içeren belgeyi imzalamayan toplam 302 işçinin iş akitleri Eylül 2003'te feshedilirken, belgeyi imzalayan 547 işçi ise çalışmaya devam etti. Çıkartılan işçiler Adana 1. ve 2. İş Mahkemeleri'nde işlerine iade edilmeleri talebiyle dava açtı. Aynı zamanda sendikayı da protesto etmek amacıyla yaklaşık 650 işçi DİSK'ten istifa edip TÜRK-İŞ'e bağlı Teksif Sendikası'na üye oldu. Bunlardan 2. İş Mahkemesi'nde görülen 152 kişinin davası 5 Ocak 2004'te sonuçlandı ve mahkeme heyeti işçilerin işe iadelerine karar verdi. Mahkeme, söz konusu mutabakatın yasal bir dayanağı olmadığını ve bu nedenle de geçersiz olduğunu belirtti. İşveren tarafından temyize götürülen karar ise Yargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 8 Mart 2003 tarihli oturumunda ele alınarak yerel mahkeme kararının onanması oybirliği ile kabul edildi. Yargıtay kararın yerel mahkemeye ve ardından da işverene ulaşmasının ardından geçtiğimiz günlerde işveren, 152 işçiye geriye dönük olarak 4'er aylık net ücretlerinin yanısıra kazanılmış sosyal haklarını da ödedi. Öte yandan işverenin mahkeme kararı doğrultusunda bu işçileri işe başlatmak ya da tazminatlarını ödeme şartı ile işbaşı yaptırmama hakkının saklı olduğu öğrenildi. Bunun için de 12 Mayıs 2004 tarihine dek yasal süresi bulunuyor. SENDİKACILIK TARİHİNDE BİR İLK Bu arada işyerinde örgütlü bulunan DİSK Tekstil- İş yöneticileri dava sürecinde işveren lehine tanıklık yaptı. Kazanılmış sosyal haklardan vazgeçilmesi ve daha az ücrete işçi çalıştırılması yönündeki önerinin sendika yöneticileri tarafından işverene götürüldüğü ve bizzat Genel Başkan Süleyman Çelebi'nin de katıldığı toplantıda mutabakata varıldığı öğrenildi. Adana 2. İş Mahkemesi'nin 5 Ocak 2004 tarihli karar duruşmasında ''davalı tanığı'' olarak dinlenen sendika yöneticileri, işverenin ekonomik kriz içerisinde olduğunu, fabrikanın kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldığını ve bu yüzden de böylesi bir uygulamaya gittiklerini söyledi. Sendika yöneticilerinden Tuncay Orhan ifadesinde, ''Ben DİSK'e bağlı Mensa Şubesi'nde Başkan Vekilliği yapıyordum. Ekonomik sıkıntılardan dolayı iplik bölümünün yaklaşık yarısı bağlandı ve üretim durdu. Bu durum fabrikanın diğer bölümlerini de tek tek etkiledi. Fabrika kapanacak duruma geldi. Sendika, işverene başvurarak fabrikanın kapanmaması ve insanların işsiz kalmaması için ücret ayarlaması istedi. Mutabakata varıldı. DİSK Genel Başkanı da olduğu halde protokol imzalandı. Ben 450 milyon lira ile çalışırken şuan ücretim 265 milyon liradır ve çalışmaya devam ediyorum'' dedi. Bir başka yönetici Erkan Sevince'nin de ''Ben, Mensa Şubesi'nde DİSK'in İşyeri Baş Temsilcisiyim. Ekonomik kriz nedeniyle fabrika bağlandı. Bunun nedeni üretim azdı. Sipariş olmaması nedeniyle makineler çalışmayınca birçok işçi boşa düştü, yapacak işleri kalmadı'' şeklinde konuştu. Sendika Üst Yönetim Kurulu Üyesi Tahir Armağan'ın da arkadaşlarının ifadelerini teyit ederek ''1990'lı yıllarda fabrikanın durumu iyiydi. 2000'li yıllarda üretim düşmeye başladı. Ürettiğimiz bez miktarı azaldı. Stoklar artmaya başladı. Doların yüksek olduğu sıralarda kullanılan kimyevi maddeler yüksek fiyattan satın alındı. Ürettiğimiz mallar da pahalıya mal oldu ve bunları satamadık. Sendikanın getirdiği teklifi kabul ettim. 700 milyon lira ücret alıyordum. Ücretim 580 milyon bürüte düşürüldü'' diye konuştu. Mahmut Odakyar adlı Yönetim Kurulu Üyesi'nin de, ''Ben sendikanın işveren ile yaptığı anlaşmaya uydum. Bu anlaşma ücretlerin düşürülmesini kapsıyordu'' dediği ortaya çıktı. Sendika yöneticileri mahkemede bu şekilde ifade verirken, Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı Ekonomik Araştırmalar ve Değerlendirme Genel Müdürlüğü'nün 20 Şubat 2004 tarihinde mahkemeye gönderdiği söz konusu firma hakkındaki veriler ise aksi yöndeydi. Bu belgeyi gargıtay 9. Hukuk Dairesi'nin 8 Maröz önüne alan mahkeme heyeti, firmanın zarar etmediği yönünde karar verdi. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:04

İLGİLİ HABERLER