DOĞAN GRUBU, DERVİŞ'İ CHP'NİN BAŞINA MI HAZIRLIYOR?...
TAHA AKYOL/ MİLLİYET
Kemal Derviş ve sol
KEMAL Derviş dünkü Radikal'de çıkan yazısında, AKP'nin seslendirdiği ''muhafazakar demokrat'' felsefeye karşı ''sosyal demokrat'' felsefeyi savunuyor.
Bazı CHP sözcülerinden AKP'ye yöneltilen 1930 model eleştirilere ve ''takiyye yapıyorlar, bunlar cumhuriyet düşmanı'' falan gibi içeriksiz polemiklere karşılık, Derviş'in yazısı çok kaliteli ve içeriklidir.
Muhafazakar ve liberal felsefelere karşı ''sosyal demokrasi'' ancak bu kadar kuvvetli ve düzeyli savunulabilirdi.
Derviş, meselenin özünde ''akıl'' konusundaki anlayış farkı olduğunu belirtiyor: Muhafazakarlık ''akıl'' kavramını ''makul'' ile sınırlandırır, sol ise ''insan aklının toplumları daha iyiye götürebileceğine inanır.''
* * *
SOLUN sağdan daha ''akılcı'' olduğu görüşü felsefi planda doğrudur. Fakat, soyut bir akılcılığın reel hayatta pratik aklı mahvettiğinin örnekleri de az değildir. Derviş'in de belirttiği gibi, ''akılcılık'' konusundaki aşırılık Fransız devriminde Jakoben terörüne, sonra da totaliter diktatörlüklere yol açmıştır.
Solun radikalizme kayması bu aşırılıktan, muhafazakarlığın taassuba kayması ise aklın sınırını aşırı dar görmekten kaynaklanır.
Biri diğerini denetlemek üzere ''akılcılığa'' da, ''makul olma''ya da toplumların ihtiyacı vardır. Bunu Derviş de belirtiyor.
''Tecrübe''ye bakalım: Bir zamanlar ''refah devleti''nin 'akılcı' bir proje olduğu düşünülmüş, bu uygulama ekonomiyi duraklatmıştır. Buna karşılık muhafazakarlar ekonomik dinamizme, teknolojiye, yatırıma öncelik vermişlerdir. ''Yeni sol'' ise, buna cevaben, ''sosyal''in unutulmamasını istiyor...
Ezeli ve ebedi, mutlak ve yanılmaz sağ da, sol da yoktur. Bu sebeple, sağın ve solun birbirini 'anlayacak' kadar esnek ve etkileşime açık olması gerekir.
* * *
DERVİŞ dünyada solun sağdan daha özgürlükçü olduğunu söylüyor. Doğru, ama Türkiye'de de böyle mi?
Derviş diyor ki:
''Avrupa'da olduğu gibi bizim sosyal demokrat koridorlarda da Türkiye'nin hem 'birliğini' hem 'çeşitliliğini' simgeleyen afişler bulunabilir, bulunmalıdır. Bu çeşitlilikte Süreyya gibi bir sporcumuz da olabilir, bireysel tercih olarak beğendiği biçimde başörtüsü takan bir kardeşimiz de olabilir, Kürtçe şarkı söyleyen bir sanatçı arkadaşımız da olabilir...''
Çağımızın yeni bir olgusu olan böyle bir çeşitlilik Türkiye'de CHP'de mi, yoksa Özal'ın ANAP'ında ve şimdi AKP de mi daha kolaydır?!
İşte bu noktada CHP'nin gerçekten bir sosyal demokrat parti haline dönüşebilmesi meselesi karşımıza çıkıyor!
Derviş haklı olarak törelerin güçlü olduğu yörelerde kadınların serbest kıyafet özgürlüğüne de sağın saygı göstermesini istiyor. Sola ise Latin Amerika'daki solun içinde Hıristiyan Demokrat bir kanadın bulunduğunu hatırlatıyor. Ecevit'in eskiden başardığı böyle bir sentezi CHP'de düşünebilir miyiz?! Ecevit'e ''Fethullahçı, tarikatçı'' diye saldıran CHP değil miydi?!
CHP bu dönüşümü başarabilirse, Türk demokrasisi merkez sağ ve merkez sol dengesine kavuşur. Solun halkla bütünleşmesinin başka yolu yok zaten.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:27