
DTP'Lİ MİROĞLU: PKK HEMEN BU GECE BIRAKSIN SİLAHI..
DERYA SAZAK: Turizm bölgelerine yönelik bombalı saldırılardan sonra Batı medyasında ilk kez 'Kürtler demokrasi içinde çözümden, AB sürecine umut bağlamaktan vazgeçtiler mi' yorumları yayımlandı. Ortadoğu'daki sıcak gelişmeler, Kürt sorununu ne yönde etkileyecek?ORHAN MİROĞLU: Kürt sorunu artık küresel bir sorun. Küresel aktörleri var. Ortadoğu'da, Güneydoğu Anadolu ve Irak arasında jeopolitik bir gerçeklik olarak hem Türkiye'nin gündemine oturdu hem de değişik Kürt grupları, Kürt aktörleri sorunu bu çerçevede değerlendirmeye başladı. Kürtlerin AB sürecinden umudu kestiklerini düşünmüyorum. Tam tersine Kürt sorununun AB'nin sorunu haline geleceğini düşünüyorum.
Kişisel inancım, AB'nin tavrı başından beri Kürt sorununun demokratik çözümünden yana oldu. Ama ABD için aynı şeyi söyleyemeyiz. ABD'nin özellikle 1999'da Öcalan'ın çağrısıyla kendi silahlı güçlerini ülke sınırları dışına çekmesi ardından nispeten rahat yaşadığımız o dört yıllık dönemde Washington'un yapabileceği çok şey vardı. Ama kabul edilebilir sınırlarda Türkiye ile ilişkilerini çok zedelemeyecek düzeyde seyreden şiddet boyutuyla Kürt sorununun varlığı ABD'nin tercihi olmuştur.
<ı>Öcalan yakalanıp Türkiye'ye getirildikten sonra başlayan İmralı süreci.ı>
1999 sonrası bu süreç, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'ne denk gelen bir süreç, 2003'te Irak işgali var. Kuzey Irak'taki Kürtler yeni bir siyasi statü kazandılar. Bu çerçevede küresel bir niteliğe dönüştü Kürt sorunu. Türkiye'nin de Kürt sorunu var. Ama küresel güçler, Türkiye'ye ait olan bu ulusal meseleyi uluslararası jeopolitik koşullarda yeni bir pazarlık unsuru olarak kullanma eğilimindeler.
AB üzerine düşeni yapmadı
<ı>Siyasi partiler Kürtlerle ilgili demokratik açılımlar getirmelerine karşın güçlenmedi. PKK'nın gölgesinde kaldılar. PKK ise yeniden teröre yöneldi. Kürtler ne istiyor?ı>
Siyasal temsil hakkı. Parlementonun Kürtlere açılması. Bu zamana kadar Türkiye'nin demoktarik eğilimlerinde ciddi bir değişiklik yaşamadık. AB de üzerine düşeni yapmadı.
<ı>Ağırlıklı olarak Kürtleri temsil eden partiler neden barajı aşamıyor? Yüzde 10 barajı 20 milyon Kürt nüfusundan söz edilen bir ülkede aşılamayacak olmasa gerek. Demek ki, HADEP - DEHAP gibi partilerin başarısızlığını da tartışmak gerekiyor.ı>
Baraj sorunu Türkiye'de bir teknik hadise gibi görülüyor. DTP'nin parlamentoda temsil edilmesi ya da edilmemesi anlamında yorumlanıyor. Oysa hem uluslararası hukuk ihlal ediliyor, AB standartlarına hiç uygun olmayan bir biçimde yüzde 10 baraj konuluyor, hem de Anayasa'da siyasal temsil hakkıyla yönetimde istikrar ilkesinin uyumsuzluğuna yol açılıyor.
5 Eylül'de AİHM'de üç arkadaşımızın açtığı dava görüşülecek. O davanın büyük ihtimalle Türkiye'nin aleyhine sonuçlanacağını düşünüyorum. Baraj sadece DTP'nin sorunu değil, 2002'de DYP, MHP girebildi mi? Kesinlikle bu bir iç sorun.
<ı>Kürtler demokrasiden umutlarını kesmediler, öyle mi?ı>
Yok öyle bir şey, Demokratik Kürt hareketi başta DTP olmak üzere şunu istiyor: Kültürel hakların eksiksiz biçimde dünya standartlarına, uluslararası hukuka, AB'nin kurucu sözleşmelerine uygun olarak kullanılması... Siyasal temsil. istiyor. Türkiye'nin de son 30 yıllık süreçle ciddi bir yüzleşmesi gerektiğine inanıyor. Bu yüzleşme Kürt sorununun insanı yönü etrafında olmalı...
Mehmet Ağar bugün Amin Maloof'un 'Ölümcül Kimlikleri'ni okuyor. Bu bir gelişme. Kürtler de geçmişleriyle yüzleşmeliler. Kabul edelim bu ülke bir iç savaş yaşadı. Düşük yoğunluklu veya değil. Bu savaşın bir maliyeti var. Kendi vicdanlarıımızla hesaplaşmamızı gerektiren ağır bir maliyet.
Silahlar susmalı
<ı>Demokratik bir çözümden söz edilirken şiddet nasıl savunulabilir?ı>
Türkiye demokrasisi için, AB süreci için, Kürt hareketinin demokratik sivil çoğulcu hale gelebilmesi için elbette ki silahlı mücadelenin durması gerekiyor. Ama şu bir realite, 30 yıllık silahlı mücadelenin yarattığı bir sosyoloji, bir kitle var.
PKK'yı Kürt siyasi hareketinden ayrı tutmak çok güç. Devlet, 'PKK'ya destek veriyorsunuz' diyerek Güneydoğu'da köyleri boşalttı. Aradan 15 - 20 yıl geçtikten sonra Kürtler 'PKK bize çok zarar veriyor. Oturup PKK ile siyasi ilişkilerimizi koparalım'. Tam tersine gelişti bu süreç. Bu insanlar zarar gördükçe, kendilerini ifade edebilecekleri demokratik kanallar da açılmadı. Kürt siyaseti, silahlı mücadeleye bağımlı olarak gelişti.
Eğer HEP ile birlikte başlayan Kürt siyasetindeki demokratik örgütlenmeler olmasaydı, Kürtçe televizyonlar olmasaydı, metropollere göç eden insanlardan büyük sosyal patlamalar bekleyebilirdik. Bir gece apansız köylerini terk etmiş insanların psikolojisini bir düşünmek gerekiyor. Bu partilere sığınmışlardır.
<ı>Kürtler, ayrılıkçı bir hareketin başarı kazanacağını ve Türkiye'den kopacaklarını mı düşünüyorlar?ı>
Hayır. Hiçbir şekilde halk silahtan yana değil. PKK açısından düşündüğümüz zaman olay nedir? 22 yıldır silahlı mücadele vermişsiniz ve bu insanlara çok ağır bedeller ödetmişsiniz. Şimdi hiçbir şey karşılığı sizden silah bırakmanız isteniyor.
Bu gerçekçi olabilir mi? Hepimizin arzusu bu. Kürt meselesinin çözümsüz kalması şiddeti yaratmıştır. Şahsen PKK'nın bu gece silah bırakmasından yanayım.
Federalizm gerçekçi çözüm değil!
<ı>Lübnan'a asker gönderme ile Irak'taki hareketlenme arasında bir bağlantı olabileceğini düşünüyor musunuz? Bir iç sorun şimdi Ortadoğu nedeniyle bölgesel zemine mi kayıyor?ı>
PKK o bölgede mobilize ve çok daha rahat hareket edebilen bir örgüt. Hem İran'da, hem Suriye'de ve hem de Irak'ta ciddi askeri ve siyasi çalışmaları olan bir örgüt. Eğer Türkiye'de Kürt sorunu önümüzdeki yıllarda çözümsüzlüğü sürdürürse PKK bütün Kürtler adına hareket edebilen daha ulusal bir örgüt haline gelebilir. Daha siyasal ve daha ulusal.
Kürtlerin ulusal programı yok
<ı>PKK silahı bırakır mı? Hamas, Hizbullah gibi 'siyasi kanat'ı olan silahlı direniş örgütüne benzer...ı>
Hayır. Silah bırakmaz.
<ı>DTP neden etkili olamıyor komşu ülkelerde yaşayan Kürtler arasında?ı>
DTP'nin İran Kürdüyle ya da Suriye Kürdüyle ya da Irak Kürdüyle bir siyasi programı yok ki. DTP'nin böyle bir tasarısı yok. Kürtler arasında ulusal bir program yok, tarihin hiçbir döneminde de olmadı zaten. En azından Lozan'dan sonra bu çok daha net görülebilir.
Çünkü Kürtlerin içinde yaşadıkları ülkelerin sosyal siyasal koşulları çok farklı gelişti. Türkiye Kürtlerini düşündüğünüz zaman Türk ve Kürt siyasal ilişkileri bütün diğer ülkelerde Kürtlerle Acemler ya da Araplar arasındaki siyasal ilişkilerin çok daha ötesindedir. Kuzey Irak'ta artık federatif bir devlet var. Türkiye'de siyasal olarak Kürtlerin de fakto bir federalizm yaşadığı söylenebilir. Çözümsüzlük, bu federalizmi daha da derinleştirecektir diye düşünüyorum.
<ı>Bunu Irak açısından mı, Türkiye açısından mı söylüyorsunuz?ı>
Türkiye açısından da söylüyorum.
<ı>Ortadoğu'yu yeniden şekillendirmeye çalışan ABD stratejisi doğrultusunda 'devletsiz tek ulus' diye nitelendirilen Kürtler, 4 ülkenin sınırları içerisinde çizilmek istenen yeni haritaya nasıl bakıyorlar?ı>
Bugünün şartlarında mümkün olmadığını düşünüyorum. Çünkü her parçanın siyasal, sosyal koşulları burada yaşayan diğer halklarla Kürtlerin kurduğu ilişkiler çok farklı.
'Arzu demokratik Türkiye'
<ı>Kürtlerin ayrılık isteği var mı?ı>
Bağımsızlıktan yana olan, federatif çözüm diyenler var ama çoğunluk değil bunlar... İdari olarak bir federasyon talebi yok Kürtlerin. Türkiye'deki Kürtlerin arzusu demokratik bir Türkiye'de yaşamak. Kültürel hakları, dil, eğitim sorunları çözülsün. Üniter yapıda bu mümkün. Öte yandan federal çözümü savunan tarafların Barzani'den, Talabani'den elde edebilecekleri bir destek yok. Çünkü şu an Kuzey Irak Kürtleri çok ciddi bir uluslaşma süreci yaşıyorlar, çok ağır görevleri var. Bana kalırsa Türkiye'de 'bağımsız Kürdistan' diye bir parti kurulabilir. Bu da demokrasinin gereğidir.
<ı>Herhalde silahsız yoldan!ı>
Tabii ki demokratik. Türkiye'de Kürt sorununun çözümünde federalizm düşüncesi gerçekçi değil. Halklar arasında kurulacak federal bir sistem çok ileri bir Türkiye'yi gerektirir. Doğrusunu isterseniz ben hem Kürtlerin hem de Türklerin bu kadar gelişkin bir demokratik kültüre sahip olduğunu düşünemiyorum.
Artık kan dökülmesin
<ı>1 Eylül nedeniyle barış çağrıları yapılırken PKK saldırılarında 7 askerimiz şehit oldu. Bunca acı yaşanırken demokrasi ve barıştan söz edilebilir mi?ı>
Yaşananlar çok üzücü. Maalesef olaylar demokrasi zemininden kaydırılmak isteniyor. Artık kan dökülmesin. Bu kadar çatışmaya rağmen halk arasında birlikte yaşama duygusunun çok yüksek olması önemlidir.
Kürtlerin birlikte yaşama arzusu çok güçlü ama Türkiye'yi yönetenler bunu görmüyorlar. İstanbul'da yaşayan bir Kürdün Erbil'de yaşaması mümkün değil. Niye gitsin? K. Irak'taki insanların yaşamının iyi olması burayı da etkiler ama bu ulusal bir vicdan, doğal bir şeydir.
Türki cumhuriyetlere Türkiye'de yaşayanların duyduğu sempati neyse odur. Türkiye'nin Ortadoğu'da ağırlığını artıracak şey kendi Kürdüyle barışmasıdır. Ne İran'la, ne Suriye ve ABD ile işbirliğidir. AB'yi ayrı bir yere koyuyorum.
Lübnan'a asker göndermek kamuoyunu belki Kerkük'e müdahaleye hazırlamakla ilişkilendirilebilir. Hakkâri'de sınıra yönelik askeri yığınağının başka izahı yok. Askeri bürokrasideki yeni yapılanmanın K. Irak'a gideceğine yönelik beklentiler var. Bu çok yanlış olur ve PKK'yı bölgesel güç haline dönüştürür.
İnisiyatif askerde
<ı>AKP hükümeti ne yapacak?ı>
Diyarbakır'da Başbakan'ın açıklamaları olumluydu. Türkiye'de son 20 - 25 yıllık bir süreçte Kürt sorunuyla ilgili olup bitene bakıldığı zaman hiçbir sivil hükümetin bir siyasi programının olduğunu söylemek mümkün değil. Burası Genelkurmay'ın egemenlik alanıdır ve bu devam etmektedir. AKP çok önemli işler yaptı. Ama burada inisiyatif kesinlikle iktidarda değil. Diyarbakır'daki konuşmayı hemen Şemdinli olayı izledi. Bunlar rastlantı değil!
<ı>30 Ağustos'ta Orgeneral Yaşar Büyükanıt Genelkurmay Başkanı oldu, iklim sertleşecek mi?ı>
Temel olarak bir strateji var. Bir güvenlik stratejisidir bu. Ciddi değişiklik olacağını zannetmiyorum.
Miroğlu kimdir?
1980'de Diyarbakır Eğitim Enstitüsü Edebiyat Bölümü'nden mezun oldu. 12 Eylül'de darbesinden sonra tutuklandı. Türkiye Kürdistanı Sosyalist Partisi davasından 15 yıl cezaya çarptırıldı. 1988'de cezaevinden tahliye oldu. Musa Anter'in öldürüldüğü suikasttan yaralı olarak kurtuldu.
(milliyet derya sazak) Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 03:43