KAYNAK : Haber Vitrini
ANKARA/Son yılların en hareketli günü olarak nitelenen dünkü olaylar medyayı da şaşkına çevirdi.Hürriyet gazetesi dünün yorumu olarak 5 ayrı manşet ortaya çıkardı.Ancak hiç birisini kullanamadı.Gazetenin Genel yayın yönetmeni Özkök bu konuda şöyle dedi;"Önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den gidelim dedik.‘‘Başka bir hükümet bulun’’ demeyi düşündük.Ancak basın toplantısını dinleyince, vazgeçtik.Sonra manşetimizi DYP Genel Başkanı Tansu Çiller üzerine kuralım diye düşündük.‘‘Boş koltuk ‘Evet' derse Avrupa yolu açılıyor".demeye karar verdik.sonra bundan da vazgeçtik"
İŞTE ÖZKÖK'ÜN KONUYLA İLGİLİ YAZISI
Çöpe attığımız manşetler
HÜRRİYET'in bugünkü manşetini atarken çok zorlandık. İtiraf edeyim, son yıllarda bu kadar zorlandığımız başka bir manşet de hatırlamıyorum.
Önce MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den gidelim dedik.
‘‘Başka bir hükümet bulun’’ demeyi düşündük.
BOŞ KOLTUK MANŞETİ
Ancak basın toplantısını dinleyince, vazgeçtik.
Bahçeli'nin tavrını tam olarak koymakta zorlandığını anladık.
Yani, ‘‘Avrupa'ya hayır’’ demiyordu.
Ama öne sürülen şartların yerine getirilmesi konusunda da negatifti.
Sonra manşetimizi DYP Genel Başkanı Tansu Çiller üzerine kuralım diye düşündük.
Manşet önerimiz şuydu:
‘‘Boş koltuk ‘Evet' derse Avrupa yolu açılıyor.’’
‘‘Boş koltuktan’’ kastımız, zirveye katılmayan Çiller’di.
Bir ekleme yapayım: İdam ve Kürtçe konusundaki değişiklikler için Anayasa değişikliğine gerek yoktu.
Bu durumda DSP, ANAP, AKP ve SP'nin oyları yetiyordu.
O nedenle dört parti evet dediği takdirde Çiller'in oyuna ihtiyaç kalmıyordu.
O manşetten de vazgeçtik.
Bir ara yine Bahçeli'nin tutumuna döndük.
‘‘Ya hükümet, ya Avrupa’’ diyelim diye düşündük.
Ancak Bahçeli basın toplantısında, şu soruya net cevap vermedi:
‘‘Bu kanunlar sizin dışınızda Meclis'e getirilip onaylanırsa hükümetten çekilir misiniz?’’
Bahçeli buna ‘‘Evet’’ veya ‘‘Hayır’’ cevabı vermedi.
Sadece ‘‘Bu etik olmaz’’ demekle yetindi. Yani kendini bağlamadı.
Bir arkadaşımız ise şu başlığı önerdi:
‘‘İslamcılar evet dedi, Batıcılar hayır.’’
Gerçekçi ama fazla iddialı bulduk.
İşte o nedenle kimseye haksızlık etmemek için nötr bir manşeti tercih ettik:
‘‘Avrupa oylaması: Bir boş, bir ret, dört evet.’’
TÜRKİYE'NİN MESELESİ
Bana göre dünkü zirveden çıkan tabloyu anlatan en tarafsız başlık da budur.
Dünkü zirveden sonra önümüze çok ilginç bir siyasi tablo çıktı:
Yıllardır ‘‘dinci’’ diye görme alışkanlığı edindiğimiz iki parti, Türkiye'yi Avrupa'ya taşıyacak yolu açacak kanunlar için ‘‘destekleriz’’ diyor.
Yani ‘‘Tercihimiz Avrupa’’ diyor.
Buna karşılık ‘‘Ben siyasete, Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne sokmak için girdim’’ diyen Çiller, net bir şekilde ‘‘Bu kararda ben de varım’’ demiyor.
Yani Türkiye'nin geldiği bu kritik noktada, önümüzdeki sürenin çok kısa olduğunu bile bile Avrupa konvoyuna katılacağını açıklamayı reddediyor.
YA MERKEZ
Neden? Çünkü MHP ile arasında Öcalan'ın kellesi üzerinde bir oy yarışı var.
Dün kendisiyle uzun bir konuşma yaptım.
Çiller, ‘‘Bu bizim değil, hükümetin meselesidir’’ demeye getiriyor.
MHP'nin yaptığı açıklamayı bildiği için, ‘‘Hükümet getirirse destekleriz’’ diyerek bir anlamda, ret gerekçesi hazırlıyor.
Benim işte buna itirazım var.
Avrupa Birliği olayı, hükümetin değil, Türkiye'nin meselesi.
Bunun üzerinden dar siyaset yapmak kime yarar sağlayacak ki?
Ülkücü oyları almak için bunu yapıyor diyebilirsiniz.
Peki DYP'ye ve MHP'ye oy veren merkezdeki insanların arzuları hiç mi önemli değil?
Dünkü zirvede DYP ile MHP'nin darağacı rekabeti bariz biçimde görünüyordu.
Oysa aralarında onlarınkinden daha büyük rekabet olan Tayyip Erdoğan ile Recai Kutan çekişmeyi bir yana bırakıp, aynı yönde görüş bildirdiler.
Avrupa meselesinde AKP ve SP'nin bu dar siyaset anlayışından kurtuldukları görülüyor.
Evet önümüzdeki tablo budur:
İslamcı dediğimiz insanlar Avrupacı, Avrupacı sandığımız insanlar ise dar siyasetçi...
Oysa Bahçeli'yi de Çiller'i de yüzde 18'lere taşıyan oyların ana gövdesi radikal ülkücüler değil, merkezdeki öfkeli insanlardı.
Bütün bunlara rağmen dünkü zirve bana umut verdi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde temsil edilen partiler bir araya geldiler.
SANDIĞA GİDERKEN
Türkiye'nin geleceğini hayati ölçüde ilgilendiren bir konuda tarihi bir fotoğraf ortaya çıkardılar.
Umarım bu tarihi fotoğrafı unutmayız, seçimlerde oy sandığının başına gittiğimizde cebimizden çıkarıp bakar ve ona göre oy kullanırız.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:07