Medya
  • 31.5.2002 01:46

ECEVİT'İ İKNA EDEMEYEN ÇÖLAŞAN BU KEZ RAHŞAN HANIMA AÇIK MEKTUP YAZDI

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA/Geçen hafta Başbakan Bülent Ecevit'e açık bir mektup yazarak görevi bırakmasını isteyen Emin Çölaşan, amacına ulaşamayınca bu kez Rahşan hanıma açık mektup yazdı.Çölaşan mektubunda,"Onu herkesten, hatta partisinden bile özenle sakladınız, dünya ile ilişkisini kestiniz.Dün, bardağı taşıran son damlaya tanık olduk.Bülent Bey'in artık o görevde kalması mümkün değildir. Üzülerek söylüyorum ama böyledir.Dünkü MGK toplantısına dopingle bile olsa katılması mümkün görülmedi.Gücünüzü bu kez olumlu bir doğrultuda kullanın ve eşinizi lütfen ikna edin" dedi.Çölaşan sözlerini,"Saygılarımla ve kaygılarımla.Sıradan vatandaş Emin Çölaşan" diyerek noktaladı. Rahşan Hanım'a açık mektup MEKTUBUN 1. sayfası: ‘‘Hanımefendi, geçen pazar günü burada eşinize hitap eden bir açık mektup yazmış ve Başbakanlık görevini yumuşak geçişle bir başkasına ‘vekaleten' devretmesini önermiştim. O mektupta eşinize özetle şöyle demiştim: ‘Sağlık durumunuz Türkiye'nin işlerini olumsuz etkilemeye, kuşku yaratmaya başladı. DSP'de yerinize geçmesi olası biri yok. Hükümet ortaklarınız daha ne kadar sabır gösterecek? Onlardan şu anda bile görmekte olduğunuz saygı ve bağlılık daha ne kadar sürecek? Bunlar bilinmiyor. Türkiye'nin siyaset sisteminde başbakan bir lokomotiftir. Lokomotif tekleyince vagonlar yürümez. Nitekim yürümüyor. Önemli devlet işlerinin neredeyse tamamı, sizin rahatsızlığınız nedeniyle askıya alınmış durumda. Bu durumda sizin dışınızda birileri, soruna çözüm aramaya başlayabilir. Buna fırsat ve izin vermeyiniz. Unutmayınız, hoşgörünün sınırına yavaş yavaş yaklaşılıyor. Başbakanlık görevinin, üzerinizde ağır bir yük oluşturmaya başladığı açıkça görülüyor. Bu eziyeti kendinize insan olarak çektirmeye hakkınız yok. Bir süre için bu görevi vekaleten başkasına devretmeniz iyi olacaktır. Takdir sizindir. Bir süre daha tedavi görür, dinlenir, iyileştiğiniz takdirde görevinizin başına dönersiniz. Olmazsa, başka çözümler daha sonra düşünülür.' * * * Rahşan Hanım'a mektubumun 2. sayfası: ‘‘Sayın Hanımefendi, yukarıda alıntılar yaptığım pazar günkü mektubumu eşinizle birlikte okudunuz. Gerçekleri dile getirdiğim için belki bana kızdınız, belki üzüldünüz, belki de gülüp geçtiniz. Ama yazdıklarım doğruydu. Doğru olduğunu dün bir kez daha gördük. Sayın eşinizin, çok kritik bir MGK toplantısına katılmasına doktorları izin vermedi. Hanımefendi, evlilik yaşamınız boyunca kocanızı siz yoğurdunuz, siz onun üzerinde etkili oldunuz ve yönlendirdiniz. Onu herkesten, hatta partisinden bile özenle sakladınız, dünya ile ilişkisini kestiniz. Dün, bardağı taşıran son damlaya tanık olduk. Bülent Bey'in artık o görevde kalması mümkün değildir. Üzülerek söylüyorum ama böyledir. Aksi takdirde, sizi çok fazla üzecek ve hiç layık olmadığınız olaylar yaşarsınız. Birileri ‘yeter artık' deyiverir. Lütfen buna fırsat vermeyin. Eşinize ömür boyu her konuda bastırdığınız gibi, şimdi lütfen ağırlığınızı bir kez daha koyup başbakanlık görevini vekaleten bir başkasına devretmesini sağlayın. Sonra inşallah düzelir ve yeniden işinin başına döner.’’ Mektubumun 3. sayfası: ‘‘Hanımefendi, hangi görevde olursa olsun, bir insan sağlığını yitirebilir. Eşiniz 78, siz 81 yaşındasınız. Göreceğiniz ikbali gördünüz, siyasette yaşanacak her şeyi yaşadınız. Bülent Bey Türkiye'ye önemli hizmetler yaptı. İsmi her zaman saygıyla anılacaktır. Ama her çıkışın bir inişi olduğu gibi, doğa kuralları da hep karşımızdadır. Sağlık, hastalık, yaşlılık hepimiz içindir. Önemli olan, kocayan kurtları kuzuların maskarası yapmamaktır. Bülent Bey geçen salı günkü basın toplantısında ‘Görevden ayrılmayı düşünmüyorum' derken muhteşemdi. Belleği pırıl pırıl, konuşması düzgündü. Ama bir saat önce hastaneye gitmiş, kendisine doping verilmiş ve o birkaç saati böylece kurtarması sağlanmıştı. Demek ki, dünkü MGK toplantısına dopingle bile olsa katılması mümkün görülmedi. Gerçekleri artık görün ve eşinize anlatın. Başkalarının zorlamasına, sizi incitmesine, rencide etmesine ve ‘hop dedik' demesine, sizin dışınızda çözüm aramasına fırsat vermeyin. Biraz daha beklerseniz bunlar olacak, belki sağlık kurulları tarafından ‘iş göremez' raporu verilecek ve gerçekten üzüleceksiniz. Hanımefendi, bugüne kadar sizin çoğu gereksiz yönlendirmelerinize hep birlikte tanık olduk. Durup dururken, gereksiz ve toplum vicdanında ters tepen bir affı bile çıkartıp bir sürü sabıkalıyı milletin başına sokaklarda bela ettirmeyi başaran sizsiniz. Bu mektubumda size de ‘yeter artık' demeyi bir görev biliyorum. Gücünüzü bu kez olumlu bir doğrultuda kullanın ve eşinizi lütfen ikna edin. Ülke çıkarlarını da bir an için unutun ve sadece sevgili eşinizi düşünün. Bu terazinin bu sıkleti çekmediğini artık anlayın. Onun durumu ülke işlerini aksattığı gibi, kendisi için bir eziyete dönüştü. Ona bu çileyi daha fazla çektirmeye hakkınız yok. Hanımefendi, geçen pazar günü eşinize yazdığım mektup, kendisini belki de hiç etkilemedi. Ama yazdıklarımın doğru olduğu dün bir kez daha ortaya çıktı. O yüzden, bugün size yazdım. İster dikkate alırsınız, ister çöpe atarsınız. Saygılarımla ve kaygılarımla. Sıradan vatandaş Emin Çölaşan.’’ Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:02

İLGİLİ HABERLER