Faiz indiriminin konuşulduğu bir dönemde para politikası raporunda faiz artırımından bahseden Merkez Bankası, raporun piyasalarda düşüşe neden olması üzerine dün bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Banka, bazı risklerin Başbakan Erdoğan'ın IMF ile yeni bir stand - by yapma niyetini açıklayarak ortadan kalktığını belirtti. Sakinleşen piyasaya bu kez de kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in Türkiye ile ilgili karamsar tablo çizen açıklaması geldi. Moody's, ''Cari açıkla gelen kırılganlıklar 'maksi devalüasyona' yol açabilir'' dedi.
Merkez Bankası'nın sabah piyasalar açılmadan önce yaptığı açıklamanın ardından piyasalar bu kez de Moody's Başkan Yardımcısı ve Kıdemli Uzmanı Kristin Lindow'un yorumuna şaşırdı. Reuters'e açıklama yapan Lindow, sürekli artan cari işlemler açığı nedeniyle oluşan kırılganlıkların, döviz cinsi ve dövize endeksli borcun payının yüksekliği düşünüldüğünde, borç / GSYİH oranını yüzde 100'ün üzerine çıkarabilecek bir maksi devalüasyona yol açabileceği yorumunda bulundu. AB ile yürütülen tam üyelik müzakerelerinin 2005'te başlaması kararını doğuracağına inandıklarını kaydeden Lindow, ''Ne yazık ki bu müzakereler uzun zaman alabilir ve en az 2-3 yıl daha kesin katılım tarihi verilmeyebilir'' dedi.
Not hak ettiği kadar
Türkiye'nin dış finansman ve yeniden finansman ihtiyacının, aynı hatta daha düşük notu olan ülkelere oranla çok büyük olduğunu vurgulayan Lindow, ''Karşılaştırmalı analizler Türkiye'nin mevcut durumda kredi notunun hakkettiğinin altında olmadığını gösteriyor'' diye konuştu.
Lindow, Türkiye'nin B1 olan döviz cinsi kredi notunun S&P'nin yeni notunun bir kademe altına denk geldiğini belirterek, ''Nota ilişkin olarak yeni yıllık raporu halen hazırlama sürecindeyiz'' dedi.
'Başbakan bazı riskleri kaldırdı'
Merkez Bankası, ''Kontrol dışı riskler nedeniyle faiz artırımı olabilir'' dediği para politikası raporunun ardından dün bir açıklama yaparak, risklerin bir kısmının Başbakan Erdoğan'ın IMF ile yeni bir stand - by anlaşması yapma niyetini bildirmesi üzerine ortadan kalktığını belirtti.
S&P'nin de not artırımıyla piyasaların faizde indirim beklentilerinin arttığı bir dönemde IMF ile yapılan görüşmelerden önce hazırlanan ancak önceki gün açıklanan raporun piyasada olumsuz yansıması üzerine Merkez Bankası, sabah yeni bir duyuru yapmak zorunda kaldı. ''Risklere dikkat çekmek Merkez Bankası'nın görevidir'' denilen açıklamada, risklerin var olduğunun vurgulanmasının bu risklerin hepsinin birden gerçekleşeceği anlamına da gelmeyeceğine işaret edildi. Risklerin bazılarının ortadan kaldırılmasının mümkün olduğuna bunlardan birini Başbakan'ın yeni stand- by yapmak niyetini açıklayarak ortadan kaldırdığına değinen Merkez Bankası, petrol fiyatları riskine ise faiz politikasının yapabileceği bir şeyi olmadığını kaydetti. Bankanın yayımladığı raporlar ve duyurularda bazı risklere dikkat çekmesinin, rapor ve duyuruların kalan bölümleri ile birlikte değerlendirilmesi gerektiği belirtilen açıklamada, ''Aksi halde bankanın faiz politikasının yakın gelecekte alacağı şekil hakkında çok yanlış çıkarsamalar yapılabilecektir'' denildi.
Değerlendirme kötümser ve abartılı
Hafta başında bazı uyarılarına karşın gelişmelerin iyi olduğunu belirten ve Türkiye'nin kredi notunu yükselten Standard and Poors'un ardından Moody's'in çizdiği tablo kötümser ve abartılı olarak yorumlandı. IMF'nin en olumsuz senaryolarının da üzerinde bir kötümserliğe işaret eden bu yorum ekonominin gerçek durumunu yansıtmaktan çok uzak bulundu. Moody's'in cari açıkla gelen kırılganlığın maksi devalüasyona yol açabileceği ve borç / GSYİH oranının yüzde 100'ü aşarak yüksek oranlı bir devalüasyona neden olabileceği senaryosunun IMF'nin sürdürülebilirlik senaryolarından bile kötü bir senaryoyu temsil ettiği belirtiliyor.
IMF'ye göre, yüzde 30'luk bir devalüasyon borcun GSYİH'ye oranını yüzde 70.9'dan yüzde 77'ye çıkarıyor ve devalüasyon sonrası ekonomide yaşanan düzelme nedeniyle sonraki yıllarda borç / GSYİH oranı düşüyor. Moody's'in senaryosunun gerçekleşebilmesi için yüzde 6.5 olarak hedef konulan faiz dışı fazlanın milli gelire oranının yüzde sıfıra inmesi, büyümenin düşmesi ve reel faizlerin çok yükselmesi gerektiğine işaret edilirken böyle bir senaryonun IMF ile yeni bir anlaşma için masaya oturan Türkiye için doğru olmayacağı yorumları yapılıyor.
MİLLİYET
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:47