Medya
  • 11.1.2004 03:19

EMİN ÇÖLAŞAN'IN BEKİR COŞKUN'A YAPTIĞI ŞAKA HÜRRİYET'İ GÜLME KRİZİNE SOKTU!..

Bekir Coşkun hasta yatağından ağaca çıkacakken BEKİR benim dostum, arkadaşım, oda komşum. Geçen gün grip olmuş, evinde yatıyor. Geçmiş olsun telefonu açtım. Birkaç gün gazeteye gelemeyecek, yazı yazamayacak durumda. Biraz muhabbet ettik, sonra takıldım: ‘‘Sen iyice dinlen, gelmediğin sürece ben her gün senin yazıları da yazarım. Üçüncü sayfayı boş bırakmam, kimseye de senin yokluğunu fark ettirmem...’’ Bu konuşma öğle vakti oluyor. Akşam gazeteden çıkacağım, aklıma tık diye bir şey geldi. Sedat Ergin'in odasına gittim, ona yapacaklarını anlatıp taktik verdim. Sedat, Bekir'i aradı. - Yav Bekir, sen yazıyı evden mi geçtin? - Yooo, ben hastayım. Yazı yazmadım ki... - Ama bilgisayarda senin yazı var. Onuncu Köy geçilmiş İstanbul'a. Bizim Bekir pireleniyor: - Emin yanında mı, o yapmıştır. - Yanımda değil. Dur bakayım, odasına seni bağlamaya çalışayım ama böyle bir şey yapmaz. Sedat güya benim odamı arıyor, yokum! Telefonda bekleyen Bekir'e ‘‘Sen Leyla'yı ara da o bulup sizi konuştursun’’ diyor. Telefon kapanınca ben anında bizim sekreter Leyla'yı arıyorum, şimdi Bekir'in arayacağını, durumu hiç çaktırmadan telefonu Sedat'ın odasında bana bağlamasını söylüyorum. Yarım dakika sonra Leyla telefonda: ‘‘Emin Abi, Bekir Bey arıyor. Sizin onun adına yazı yazıp yazmadığınızı soruyor.’’ Karşımda Bekir: - Babam sen benim yazıyı mı yazdın? - Yazdım ya, bugün sana telefonda söylemiştim ya. Senin köşe boş kalmasın abicim! Bekir bu işten hoşlanmıyor ama renk vermemeye çalışıyor: - Peki ne yazdın? - Senin üslubuna göre bir şeyler yazdım. Yani biraz espri kattım, biraz mizah yaptım falan. Fena olmadı sayılır. - Yav babam, bir sorun çıkmasın! - Çıkacak ne var canım, bana güvenin yok mu? İstiyorsan Yaşar'ı ara da sana okusun. * * * Biz gülmekten yerlere yatarken, tam bu sırada istihbarat şefimiz Yaşar Sökmensüer, Sedat'ın odasına girdi. Durumu Yaşar'a anlattık, hemen yerine koştu... Ve yine yarım dakika sonra telefonu çaldı. Arayan Bekir. - Yav Yaşar, Emin benim adıma yazı mı yazmış? - Valla bilmiyorum abi kimin yazdığını. Ama ekranda senin yazın İstanbul'a geçilmiş. Emin Abi mi yazmış o yazıyı? - O yazmış babam, benim haberim yok. - Allah Allah, nasıl olur abi? Senin yazını başkası nasıl yazar? - Anlamadım babam. Bana oku bakayım ne yazmış... * * * İşletme olayı bu aşamada zirveye vuruyor. Bekir dinliyor. Yaşar önce ekranda benim kendi yazımın başlığı ile ilk cümlesini okuyor... Ve sonra üfürmeye, kafadan bir şeyler okumaya (!) başlıyor: ‘‘Bak bak bak sen.... Bunu yapanı Ankara'da idam ederlerdi... O erkekse karşıma çıksın, kafa kafaya tokuşalım...’’ Yaşar'ın üfürdüklerinin başı yok, sonu yok, tutarlı tarafı yok! Biz Yaşar'ın ipe sapa gelmeyen yazı okumasını (!) dinledikçe muhabir arkadaşlarla birlikte gülmekten yerlere yatıyoruz. Bekir ‘‘yazısını’’ telefonda Yaşar'dan dinledikçe şaşırıyor, hop oturup hop kalkıyor: - Babam bu da yazı mı şimdi yani? - Abi çok haklısın da, benim yapacağım bir şey yok. Sen istersen İstanbul'u, yazı işlerini arayıp onlarla konuş. Arkadaşım Bekir zor durumda. Efendilik yapıyor, bana da, öteki arkadaşlara da ‘‘bir başkası benim yazımı hangi hakla yazar’’ diyemiyor. Elinden gelse hasta yatağından kalkacak, hırsından bahçesindeki ağaçlara tırmanacak! Fakat tam bu aşamada Bekir bizim kahkahaları duyup vaziyete uyanıyor. Telefonu ben alıyorum, Bekir baygın bir hasta sesiyle konuşuyor: ‘‘Yaktın beni, elim ayağım karıştı.’’ * * * Ertesi gün yine hasta yatıyor. Hatırını sormak için yine evinden aradım. Bekir bu kez farklı konuşuyordu: - Ben onun işletme olduğunu zaten anlamıştım canım, yemedim ki! Oysa fena yemişti. Günlerden beri bu olayı hem anlatanların, hem de dinleyenlerin gözünden yaş geliyor. Fakat biz bu planı yaparken bir şeyi unutmuştuk. Bekir'i İstanbul'dan yazı işlerine aratıp hayali yazısı için aynen, ‘‘Bunun başı yok, sonu yok, anlamı yok. Sarhoşken mi yazdın? Kusura bakma, biz bunu basmıyoruz’’ dedirtecektik! Bekir'in ateşi o zaman 40'a çıkacaktı! Bizim meslekte hayat birilerini işletince ve -Uğur Dündar duymasın!- birileri tarafından işletilince daha da hoş oluyor. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 21:25

İLGİLİ HABERLER