KAYNAK : Haber Vitrini
ANKARA/Gazeteci Emin Çölaşan bugünkü yazısında hem Kenan Evren'e hem de Tayyip Erdoğan'a yüklendi.Çölaşan, "‘Bakın ben de yasaklıyım. Şiir okudum diye ceza aldım ve yasaklı oldum.’Sözleri aynı anda çeşitli dillere çevriliyor. Yabancı gazeteciler belki de içlerinden ‘‘Vah garibim, belki de aşk şiiri okuduğu için yasak yedi’’ diye düşünüyor" diye yazdı...
İŞTE ÇÖLAŞAN'IN YAZISI;
‘‘SAYIN Evren Paşam, siz bu ülkede Ordu Komutanı, Genelkurmay Başkanı, Cumhurbaşkanı olarak görev yapmış birisiniz.
Bu konumdaki insanların ağzından çıkan her söz önemlidir.
İki gün önce, dolandırıcılıktan hükümlü Mehmet Ali Birand'ın programına çıktınız ve şöyle dediniz:
‘Biz l974 yılında Kıbrıs'ta planladığımızdan daha fazla toprak ele geçirdik. Bu toprağı ileride yapılacak müzakerelerde geri veririz diye aldık.'
Sayın Paşam, sizin bu sözleriniz belki doğrudur, belki değildir. Ama inanın, işin içinde olan herkesten çok büyük tepki aldınız.
Sözleriniz doğru bile olsa, her söz her zaman ve her yerde söylenmez. Hele böyle duyarlı konularda ağızlar sıkı tutulur.
Siz şimdi Kıbrıs'ta toprak verelim ve mutlaka uzlaşalım diye üzerimize bastıran AB'ye, Yunanistan'a, Kıbrıs Rumlarına ve bizdeki ‘ver kurtul' takımına öyle bir koz verdiniz ki, inanılır gibi değil.
Galiba büyük bir yanlış yaptınız. Türkiye'nin çıkarları aleyhine bir durum yarattınız.
Olmadı Paşam olmadı, büyük bir gaf yaptınız.
Saygılarımla’’
OLMADI TAYYİP BEY, OLMADI
Recep Tayyip Erdoğan önceki gün Strazburg'da basın toplantısı yapıyor. Salonda Türk gazetecilerle birlikte çok sayıda yabancı gazeteci var. Yabancılar birbiri ardına sorular soruyor.
Söz Türkiye'deki demokratikleşme konusuna geliyor ve Tayyip Bey şöyle diyor:
‘‘Bakın ben de yasaklıyım. Şiir okudum diye ceza aldım ve yasaklı oldum.’’
Sözleri aynı anda çeşitli dillere çevriliyor. Yabancı gazeteciler belki de içlerinden ‘‘Vah garibim, belki de aşk şiiri okuduğu için yasak yedi’’ diye düşünüyor!
Ama gelin görün ki, salondaki Türk gazetecilerden biri bile elini kaldırıp ‘‘Beyefendi okuduğunuz şiir neydi, burada bir kez daha okur musunuz’’ diye soramıyor. Sormak belki akıllarına geliyor ama büyük çoğunluğu AKP iktidarından parasal olanak ve kıyak bekleyen medya patronlarının ve yöneticilerinin hışmına uğramaktan çekiniyorlar.
Böyle bir soru sorulsa Tayyip Bey o şiiri orada okur muydu? Hayır, okuyamazdı!
‘‘Minareler süngümüz/ Kubbeler miğferimiz/ Camiler kışlamız/ Müminler askerimiz...’’
Bu şiiri meydanlarda halkı kışkırtmak için okuyacaksın, yargılanıp ceza alacaksın, sonra da yabancı gazetecilere ‘‘Ben şiir okudum da böyle oldu’’ diye ülkeni şikáyet edeceksin!
Ayıptır Tayyip Bey, ayıptır.
***
Aynı basın toplantısında bir yabancı gazeteci kendisine ‘‘Ermeni soykırımı’’ konusunu soruyor.
Tayyip Beyefendi soykırım iddiasıyla ilgili olarak şöyle diyor:
‘‘Bu siyasetçinin değil, tarihçilerin işidir. Bu konuyu tarihçiler çözsün.’’
Yazık, ayıp! Ama o bir yerde haklı... Çünkü tarih bilgisi yok ve olayın ne olduğunu bilmiyor. 1. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı vatandaşı Ermenilerin devlete karşı ayaklandığını, Rusya ile savaşan ordumuzu arkadan vurduğunu, Van gibi çok sayıda ilimizi Ermeni çetelerinin ele geçirdiğini, Müslüman halkı Anadolu'nun dört bir yanında kestiklerini bilmiyor.
Bu durumda devletin, ordumuzu kurtarmak için savaş bölgesindeki Ermenileri 1915 yılında zorunlu göçe (tehcir) tabi tutmak zorunda kaldığını, ortada bir soykırım değil karşılıklı vuruşma olduğunu da bilmiyor. Biliyorsa niçin konuşmuyor?..
Ve bu yüzden de, soruyu soran yabancı gazeteciye ‘‘Böyle bir soykırım yoktur, olayın aslı şöyledir’’ diye anlatarak Türkiye'yi savunamıyor. Tam tersine, Ermenilerin soykırım iddiasını savunanlara açık kapı bırakıyor.
Olmadı Tayyip Beyefendi, olmadı!
Seçimi kazanan partinin genel başkanı olmak kolay da, ‘‘DEVLET ADAMI’’ olmak çok zor. Öyle değil mi?
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:44