EMNİYET SÖZCÜSÜ POLİSLERİ UYARDI: KRALDAN ÇOK KRALCI OLMAYIN
Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü ve Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Feyzullah Arslan, Türkiye'de sistematik bir işkencenin olmadığını, duygularıyla hareket eden polislerin münferit yanlışlar yaptığını belirterek, ''Kimse kraldan çok kralcı olmamalı, yanlış yapanı hoş görmüyoruz. Türkiye bir hukuk devleti, yanlışı yapan cezasına katlanır'' dedi.
Arslan, ''korkulan polis'' imajından rahatsız olduklarını belirterek, 2003 yılında polisin toplum destekli çalışması için daha güleryüzlü, sempatik, müşfik, bilgili olacağını söyledi.
Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Arslan, evinde A.A muhabirinin ''emniyet sözcülüğü'', ''polisin imajı'', ''işkence, kötü muamele'' gibi konularda sorularını yanıtladı.
Sözcülüğü emniyetin çalışmalarını vatandaşa duyurmak için kurduklarını söyleyen Arslan, şu ana kadar 64 kez basını bilgilendirme toplantısı yaptıklarını söyledi. Bunun 48'ini 2002 yılında yaptıklarını 3 hafta resmi tatil nedeniyle bunu gerçekleştiremediklerini belirten Arslan, amaçlarının teşkilatlarını tanıtmak kadar, kamuoyunu da doğru bilgilendirmek olduğunu kaydetti.
Toplantıların televizyonda canlı verilmesi nedeniyle vatandaşlardan olumlu tepki aldıklarını, yurtiçinden, yurtdışından telefon ve faksla arandıklarını kaydeden Arslan, ''Biz polisimizi vatandaşımız nezdinde ne kadar çok tanıtırsak saygınlığımız o denli artıyor. Saygınlığı artan bir kurum işlerini daha kolay yerine getirip vatandaşının can ve mal güvenliğini daha iyi koruyor'' dedi.
Haftalık bilgilendirme toplantılarını şu anda yalnızca Cumhurbaşkanlığı, Dışişleri ve Emniyet'in yaptığını hatırlatan Arslan, şunları söyledi:
''Cumhurbaşkanlığı devletin en üst kurumu. Özellikli bir yer. Dışişleri Bakanlığı Türkiye'nin dış siyasetini takip ediyor. İçişleri Bakanlığı ya da bizim teşkilatımız tüm vatandaşların güvenliğiyle birebir ilgili. Emniyet teşkilatı, yaptığı hizmetlerin büyük bölümünü ''gizlilik'' prensibi içerisinde yerine getirir. Biz bu prensibi bozmadan her hafta kamuoyunun önüne çıkarak samimi bir şekilde, içtenlikle bilgi veriyoruz. Soruları cevaplandırıyoruz. Çok gizli konulara rağmen her hafta basının önüne çıkmak hem inancı, hem de cesareti gerektiriyor. Samimiyiz, 'çünkü sizin güvenliğiniz bizim güvenliğimiz, sizin huzurunuz bizim huzurumuz' diyen bir teşkilatız. Elbette her hafta basının önüne çıkmanın riskleri var. Ancak polislik zaten riskli bir meslek. Emniyet teşkilatına giren her insan, amiri, memuru 'vatandaşın can ve mal güvenliğini sağlayacağıma, bu uğurda gerekirse canımı vereceğime namusum üzerine and içerim' diyor'' Toplum destekli, güleryüzlü polis imajını yaratmak istediklerini söyleyen Arslan, A.A muhabirinin sorularına şu yanıtları verdi:
SORU: Gazetecilerin soruları, mesleğinizin 'gizlilik' özelliği dolayısıyla sizi sıkıntıya sokuyor mu?
ARSLAN: ''Biz her şeyi anlatmak isteriz. Ama her şeyi anlatmak mümkün değil. Birincisi yasal zorunluluklar var. Hazırlık soruşturmalarının gizliliği ilkesi var. Savcının görev alanına giren konular var. Devlet sırrı denilebilecek konular var. Suçun aydınlanması, suçlunun yakalanma süreci var. Erken bilgi vermek bazen suçluyu kaçırabiliyor. Şahısların kişilik haklarını rencide edebilirsiniz. İnsan haklarına açıklamalar çerçevesinde dikkat etmek lazım. Bir kimse hüküm giyene kadar yasalar önünde suçsuzdur. Bu ilkeye saygılı davranmak durumundasınız. Ayrıca topluma bir şey vermeyen kötü olayları duyurmak da doğru değil.
SORU: Gazetecilere kızıyor musunuz? Bazı soruları için ''bu da sorulur mu'' diyor musunuz?
ARSLAN: Hayır kızmıyorum. Ama bazen çok zorluyorlar. Bile bile zorluyorlar. Kızmıyorum. Polis kızmaz. Sadece kırılabilir, serzenişte bulunabilir.
SORU: Gazeteciler iyi sorgucu o zaman?
ARSLAN: Kesinlikle doğru. Beni sanık olarak polis mi gazeteciler mi sorgulasın derseniz polisi tercih ederim. Tabii bu işin şakası... Biz kendi isteğimizle gazetecilerin önüne çıkıyoruz.
SORU: Canlı yayın heyecanı oluyor mu?
ARSLAN: Oluyor tabii. Heyecan bu güzellikleri anlatmanın heyecanı. Bu zevkli bir heyecan. Vatandaşlarımıza 'sizin huzurunuz bizim gururumuz' demenin heyecanını taşıyoruz. Güzellikleri anlattığımızda heyecanımız artıyor.
SORU: Türkiye'de polisin imaj algılanmasında ya da imajında bir olumsuzluk var mı? Sözcülük buna olumlu katkıda bulundu mu?
ARSLAN: Bizim sözcülüğü oluşturmamızda bir amacımız da buydu. Birtakım yanlış anlaşılmalar varsa bunun doğrusunu bulmak. Emniyet teşkilatının amacı huzuru sağlamak, darda ve zorda olanın yanına koşmak. Bizde bazı yanlış izlenimler var. Vatandaş çocuğunu yola getirmek için, 'Bak polis amcan geliyor seni ona veririm' diyor. Belki kötü bir niyet yok ama bu çocuğun psikolojisini erken yaşta yanlış etkiliyor. Hatta yaşanmış bir örnek anlatayım. Bizim trafikçi bir aracı durdurmuş. 'Kemeriniz yok ceza yazacağım' demiş. Yanındaki karısı, 'Yaz memur bey. Evden çıkarken ben uyardım takmadı. Ben ne dersem tersini yapar zaten evlendiğimiz günden bu yana' demiş. Bunun üzerine bizim müşfik polis, 'Beyefendi Allah size cezanızı zaten vermiş, bir de ben ceza yazmayayım' diye göndermiş.
Koca karısını, karısı kocasını, çocuk anneyi, baba çocuğu şikayet ettiği bir ortamda polis korkulan kişi oluyor.
SORU: Korkulan polis imajı sizi üzmüyor mu?
ARSLAN: Çok üzüyor. Bir mahallede kurulan bir karakol oranın huzurunu sağlamak için. Allah karakola kimseyi düşürmesin derler. Bu yanlış. Oysa karakollar mağdur için de suçlu için de korkulacak yer değildir. Karakol olumsuzlukları ortadan kaldıran yerdir. Karakol iyilikleri getiren kötülükleri götüren bir yerdir.
SORU: Türk polisinin dünyadaki örnekleri ile kıyaslandığında eğitim sorunu yok gibi. Belki bir çoğundan daha iyi eğitim alıyor. Ancak Türk polisi pratikte çok eleştiriliyor bunun nedeni ne?
ARSLAN: Bugün Genel Müdürümüz Kemal Önal'la bu konuyu konuştuk. Alman ve Fransız meslektaşlarımız bize, 'Türk polisi her şeyi biliyor, ancak bir arama yapmasını bir kelepçe takmasını çok iyi bilmiyor' diyor. Polisin pratikteki sıkıntısı ürkek davranışından kaynaklanıyor. Acaba bir hata yapar mıyım, acaba görevimi yaparken suçlanır mıyım ürkekliği. İşkence, kötü muamele iddiaları polisi töhmet altında bırakarak görev yapmasını engelliyor.
SORU: Televizyonlarda toplantı ve gösterilerde iki polis bir kişiyi tutmuş götürürken üçüncüsü arkadan cop veya tekme vuruyor? Siz de iki öğrenci babasısınız içiniz 'cız' ediyor mu, üzülüyor musunuz?
ARSLAN: Çok üzülüyoruz. Bir anımı anlatayım. Elazığ Emniyet Müdürü iken Ankara'ya izine gelmiştim. Çocuklarla otururken kapı çaldı. Oğlum baktı ve heyecanla, bağırarak 'Baba, baba polis geldi' düşünebiliyor musunuz bir emniyet müdürünün oğlu polisten korkuyor. Bu niye? İşte o televizyondaki cop görüntülerinden. Biz bu görüntüleri tasvip etmediğimizi anlatmak için basın toplantıları düzenliyoruz. Yanlış yapanlara adli ve idari soruşturma açıyoruz. Polis huzuru sağlamak için vardır. Bazen duygusal davranıyor, duygular mantığın önüne geçiyor. O zaman kantarın topuzu kaçıyor işte.
SORU: Bu tür şeyler eleştirildiği gibi 'profesyonel olamamaktan, yakalama görevi yerine cezalandırıcı gibi davranmaktan mı'' kaynaklanıyor?
ARSLAN: Cezalandırıcı yerine belki koyuyor ama canı yandığı zaman, hakaret edildiği zaman hırsa kapılıyor, bu yanlış ve tasvip etmiyoruz. Polis sinirlerinden arındırılmış olmalı, melek olmalı, robot olmalı, kendisine yapılanlardan etkilenmemeli, polis babadır, devlet babadır, baba dövmez, baba yanlışı düzeltir, polis de öyle olmalı. Bütün bunlar insan olmasından kaynaklanıyor. Bunlar zaten az. Biz bu az olanı da ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Bu toplumda suç olduğu sürece polis olacak, polis olduğu sürece polisin arasında da suç işleyen olacak. Biz bunları ortadan kaldırmaya çalışıyoruz, toplumunda desteğini bekliyoruz.
Polisi profesyonelleştirdik diye iddia edemem ama o noktaya getirmek için uğraşıyoruz.
SORU: AB Türkiye'ye bir tarih verdi. Bu süreçte ve öncesinde teşkilatınız işkence açısından çok suçlandı. İşkence yapıyor musunuz?
ARSLAN: Yok.. yok. Özellikle yetkililer tarafından uygulanan sistematik bir işkence yok. Polis görevini yaparken kraldan çok kralcı olmamalı. Polis görevini yaparken inandığı şeyde hızla hareket ederken birtakım yanlışlar yapıyor. İşkence ile kötü muameleyi karıştırmamak gerekir. Kötü muamele, zor kullanırken zorun derecesinin artması. İşkence ise insanlara suçunu söyletmek için eza vermek, ceza vermek, cefa çektirmek, zarar vermek. Delil ararken işkence yapmak, kötü muamele yaparak delil etmenin hukuken zaten bir geçerliliği yok. Geçerliliği olmayan bir şeyi elde etmek yanlış. Biz zanlının can güvenliğinden de sorumlu bir teşkilatız. Onun intiharını önlemek, onun can güvenliğini sağlamak zorundayız. İntihar edenler için bile polis suçlanıyor. 'Polis camdan attı' diye. Böyle şey mümkün değil. Polis elbette iyi önlemler almalı bunları önlemek için. Bunun için de uğraşıyoruz. Nezarethaneleri daha güvenli hale getirmek için ABD'den Melda Türker hanımefendi geldi. Nezarethaneleri daha iyi hale getirmeye çalışıyoruz.
Türkiye'de somut işkence olayı yok, ferdi olaylar oluyor. Bunları da biz hoş görmüyoruz. Kesinlikle bunları da yargı önüne çıkmasını sağlıyoruz.
SORU: Ferdi dediğiniz olayları önlemek için neler yapıyorsunuz?
ARSLAN: Biz bunu önlemek için eğitime çok önem veriyoruz. Meslek öncesi eğitim seviyesini artırdık. Polis okullarını meslek yüksekokulu seviyesine çıkardık. Amir mezun eden okullarımızda da iyi eğitim veriyoruz. Meslekiçi eğitimlerimizde bunları anlatıyoruz. Tüm bunlara rağmen kuralları ihlal edenler için TCK açık. Türk polisi insan haklarına saygılı ve özgürlüklerin güvencesidir. Bununla yükümlü olan bir teşkilatta vatandaşa zarar vermesi beklenemez, hoş görülemez. Az da olsa poliste de suç işleyen var bunu sıfıra indirmek mümkün değil. Ama hoş görmemek ve cezalandırmak adına üzerimize düşeni yapıyoruz. Bunu en aza indirgemek için canla başla çalışıyoruz.
ARSLAN: 2003 için mesajınız ne?
SORU: Polis vatandaşın en yakın dostudur. Darda ve zorda olduğunuzda başvuracağınız kişidir. Hizmeti vatandaşın ayağına götürmeye çalışıyoruz. Karakolları mobil hale getirerek dinamik kazandırmaya çalışıyoruz. Vatandaşa daha yakın olmanın her türlü yöntemi araştırıp kullanmaya çalışıyoruz. 2003 yılında polis daha çok toplumun desteğini almak için daha güleryüzlü, sempatik, daha müşfik, bilgili ve vatandaşın yerine kendine koyan olacak. Polisin sayısını değil niteliğini artırmaya çalışacağız. 2003'ün güvenli ve huzurlu bir yıl olmasını diliyorum.
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 19:02