ENGİN ARDIÇ, BAZI GAZETECİ VE ELEŞTİRMENLERE 'EŞEK' DEDİ.. NEDEN Mİ?
Star Gazetesi Yazarı Engin Ardıç bazı gazeteciler ve eleştirmenler için ''eşek'' ifadesini kullandı. İşte eleştirmenleri kızdıracak Engin Ardıç yazısı...
Eşekleri almazlar
Rahmetli haminnem, her ortalama Türk kadını gibi ‘Türk filmi’ hastasıydı... ‘Gavur filmi’ sevmezdi.
Ancak küçük bir kusuru vardı: Filmlerde ölen ‘karakterlerin’ gerçekten öldüklerini sanır ve pek üzülürdü! ‘Vah vah, daha da pek gençti taze...’ diye dövünürdü. Özellikle veremden gidenlere içi yanardı.
‘Rol icabı’ diye bir kavram tanımıyor, geçen haftaki filmde ölen kadının bu hafta nasıl yeniden karşısına çıkabildiği üzerine hiç kafa yormuyordu. Anlatıyordum, anlamamakta direniyordu.
Ben de çocuktum, bunu pek ciddiye alıyor ve kızıyordum.
O kavramı, halkımız da tanımaz.
‘Yüzyıllardan süzülüp gelmiş derin ve şaşmaz sezgisiyle’ her seçimde en doğru partiyi seçen aziz halkımız...
Kelek şeyleri seyretmediğim için fazla da bilemeyeceğim, bir dizi varmış... Sanırım ‘mafya muhabbeti’ anlatıyor. Hangi kanalda oynar, onu da pat diye söyleyemem, bakmam lazım.
Orada Çakır diye bir adam varmış, mafya babası, iki bölüm önce vurulmuş.
Niçin vurulduğunu da bilemem, bu tür dizilerde genellikle oyuncu yönetmenle kavga ettiği, ya da ücretine zam istediği zaman falan ‘bir senaryo oyunuyla’ yokedilir. Örneğin öldürülür ve bir daha ortalıkta görünmez, milyonlarca budala da üzülür.
Bu tür dizilerin kimileri de ‘çok finalli’ çekilirler. ‘Kaçak’ dizisinin her ihtimali içeren üç ayrı son bölümü vardı: Birinde katil gerçekten tek kollu adamdı ama birinde Doktor Kimble’ın ta kendisi çıkıyordu, birinde de doktoru dizi boyunca kovalayan Komiser Gerard... Oynatan televizyon kuruluşu, ‘kendi halkının hoşuna gidecek’ bir finali seçip onu gösterecekti... Örneğin bizim halkımız ‘mazlumu sevdiği’ ve ‘koskoca okumuş yazmış doktorun kendi karısını kesmiş olmasından’ hoşlanmayacağı, ayrıca da ‘bir devlet memurunun katil çıkması’ Ankara çevrelerinde tepki göreceğinden, bizde katil tek kollu adamdı elbette...
Yani böyle bir enayi tuzağını nasıl ciddiye alırlar da çarşaf çarşaf yazı yazarlar, televizyon eleştirmenlerinin de işi zor. Eşek olmadığın halde eşek gibi davranmak zorundasın.
İşte bu Çakır’ın da ‘aslında Alaattin Çakıcı olduğunu’ falan söylüyorlar. İlle somut ve gerçek birisi olması gerekiyor ya, halkımızın algılama düzeyine göre.
Halkı da fazla suçlamayalım, bu memlekette bir roman ‘birinci şahıs ağzından’ yazıldığı zaman kahramanın ‘yazarın kendisi’ olduğunu sanan ve aydın geçinen, gazeteci geçinen, eleştirmen geçinen eşek de çoktur!
Bu Çakır muhabbetini de, ülkücülük çıkmaz sokağa girdiği için artık ‘çek senet tahsilat işi’ yapmaya sıvanmış faşo takımı çok sevmiş.
Temizlikçi Güllü Hanım’ın oğlu Sabit gibi canım işte...
Bakın ne olmuş, dizide Çakır’ı vuran Cerrahpaşalı Halit’e çok kızan bir grup seyirci, Halit’i çarşıda dövmüş!... Halit, ‘demek ki dizimiz çok etkileyici ve çok başarılı’ diyerek saldırganlardan davacı olmamış.
Haberi yazan eşek de o saldırganlarla aynı beyin düzeyinde olduğu için, ‘Halit rolünü oynayan oyunucunun’ adını vermiyor, o da Halit deyip geçiyor.
Biz de rahmetli Erol Taş’ı gerçekten kötü adam sanıp taşla kovalayanlara, ‘İstanbul Kanatlarımın Altında’ filminde oynayan Okan Bayülgen’i ‘Dördüncü Murat’a hakaret etti’ diye bıçaklayan lumpene kızıyoruz.
Sonra, filmde anne olan çocuksuz kadını ‘yılın annesi’ seçiyoruz.
Ve de Çakır için gazeteye ölüm ilanı veriyoruz.
Halkımızın da niçin şu partiye değil de bu partiye oy verdiği ya da vermediği üzerine yorumlar yapıyoruz.
Anlatıyordum, anlamamakta direniyorlardı.
Ben de toydum, halkımızı pek ciddiye alıyor ve kızıyordum.
Artık hiç umurumda değil. Herkes kendi karanlığında boğulsun.
Unutuyordum, haminnemin okuma yazması yoktu.
Ama hiçbir zaman Avrupa Birliği’ne girmek gibi bir iddiası da olmamıştı kadıncağızın!
Engin Ardıç
Star
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 22:02