Medya
  • 15.8.2002 11:23

ENGİN ARDIÇ NECATİ DOĞRUYA SERT ÇIKTI:YALAN KONUŞMA NECATİ

KAYNAK : Haber Vitrini Yalan konuşma Necati! Çünkü sen 'doğru', düzgün bir adamsın, sana hiç yakışmıyor... Necati Doğru, 'yuvasına dönmeden önce' Cumhuriyet'te yayınladığı veda yazısında, 'ben Cumhuriyet'ten herhangi bir baskı, sansür, sindirme, gönül kırıklığı almış değilim' demiş. Yalandır. Turgay Ciner'in aleyhinde yazdığı için sansür edildiğini, bu yüzden istifaya kalkıştığını ve güç bela vazgeçirildiğini cümle alem biliyor. Çünkü Sayın Turgay Ciner o sıralar Cumhuriyet'e 'büyük ortak' edilmeye çalışılıyordu değerli işadamımız Sayın İlhan Selçuk tarafından, hayal kırıklığı yaratan ve kesenin ağzını bir türlü açamayan diğer büyük ortak Sayın Gürbüz Çapan yerine; o iş yatınca gitti Dinç Bilgin'e büyük ortak oldu, Sabah'ı eline geçirdi. Necati ağabey... Bu tür cümlelerle cümle Babıali kargalarını kendine güldürür, ancak Cumhuriyet'i Kur'an-ı Kerim gibi okuyan birkaç zavallı ilkokul öğretmenine yaranırsın, ayrıldığına göre buna da hiç gerek kalmamıştır! Haa, 'İlhan'la aramı iyi tutayım da, ileride gene ne olur ne olmaz' diyorsan, onu da bilemeyiz tabii. 'Patronu olmayan, çalışanların gazetesi' ha?... Necati ağabey, bırak bu ayakları, hem kokuyor hem de sana yakışmıyor. Nasıl olsa Cumhuriyet'te gördüklerini, yaşadıklarını da yazamayacaksın. Kapı kapıdır... Yalçın Pekşen de yazamamıştı. (Ben yazdım ama herkes benim gibi deli değil ki!) Necati ağabey, Dinç Bilgin'e gönül borcunu, onun vefa alacağını ödemek için, şu dar yerde, kötü gününde ona dönmeni takdirle karşılarız. Bak, Milliyet yöneticileri sana çamur atmak için 200 milyar lira alacağını ödemeyi taahhüt ettiklerini (elbette Bilgin'in değil Ciner'in cebinden), ayda 20 bin dolar da maaş vereceklerini, buna tav olduğunu söylüyorlar, bu tutar Cumhuriyet'ten aldığın 700 milyon lirayla elbette mukayese kabul etmez; ama bu bizi ilgilendirmez, üstümüze vazife değildir. Keşke daha da çok kazansan, güle güle harcasan. Ama bize lolo yapma ağabey, sen Cumhuriyet'te aradığını, umduğunu hiç mi hiç bulamadın. Böyle olacağını biliyor, uzaktan izlerken hem üzülüyor, hem de içimizden kıs kıs gülüyorduk. İlahi Necati ağabey, sen orayı solcu molcu sanmak gafletinde bulundun, gazetenin 'militan' okuru birçok ahmak gibi!... İlhan Selçuk'un sizlere 'ulan hiç dostunuz arkadaşınız da mı yok, geldiniz geleli gazetenin satışı mek parmak kıpırdamadı' dediğini de yazsana... Yazamazsın. Biliyoruz. Kınamıyoruz da. Ama hiç olmazsa bize numara çekme. Okurunu kandırıp kandırmamak son tahlilde senin vicdanının bileceği iş de, bari bizleri güldürme. Bak, 'Dinç Bilgin aklanmadan dönmem diyordun, bu adam ne zaman aklandı ki döndün? Karşı çıktığın Turgay Ciner'in maaşını nasıl içine sindirebileceksin?' diye sormuyoruz, onu da sütüne bırakıyoruz. Aslında herkes senin 'yuvana' dönmene sevindi... Adamın ağzından girip burnundan çıkıp parasını yiyip, kendileri girmeden bir de hapislere sokup, şimdi de en zor gününde adamı iyot gibi ortada bırakanlara herkes kızıyor... Barlas ailesinin, Cengiz'in, Ali'nin ahları tuttu galiba!... Zafer'in, Zülfü'nün, Okay'ın gidişlerini, Ercan'ın ikili oyununu herkes 'karakterleriyle doğru orantılı' buluyor ama Güngör'ün gidişi herkesin ağzını açık bıraktı (Ruhat sayılmaz)... 'Artık hiçbir şeye şaşmayız' diyorduk ama buna şaştık doğrusu... Aydın Doğan Beyefendi Hazretleri, 'güçlü bir sermayedar bulup da onun sırtında palazlanacaklarına benim kucağımda olsunlar, yabancıya gitmesinler' diye kesenin ağzını açtı... Cem Uzan'ı vatandaşlıktan kovdurma orostopolluğu tutmayınca, seçime girmesini de engellemeye gücü yetmeyince başka çaresi de kalmamıştı... Neler neler oldu... Daha da olacak... Basında şenlikli günler yaşanıyor... Daha da yaşanacak... Politikada daha da eğlenceli işler göreceksiniz! Sen, batan gemiyi terkeden fare değil, tahlisiye sandalından geri tırmanıp tekrar küpeşteye çıkan adam oldun. Helal olsun. Ama bizi de yeme... Evet, Sabah'a ayağının tozuyla verdiğin demeçte dediğin gibi, 'basında yeni bir dönem açılıyor'... Bizim önderliğimizde (öhö) yeni bir dönem! Belirttiğin gibi, basının 'hatalarından arınma, yanlışlarını düzeltme süreci'... Bu dönemde eski alışkanlıkları yinelemeyelim, 'açık ekmek kapısı bırakmak' amacıyla da olsa, yalan yazmayalım. Yahu ben de Polonya dönüşü memlekete uyum sağlamaya çalışıyordum, meğerse gerçekten Türkiye'e gelmişim! Şimdi inandım. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 17:44

İLGİLİ HABERLER