Medya
  • 21.5.2002 09:10

ENGİN ARDIÇ'TAN MEDYAYA ZEHİR ZEMBEREK YAZI...

KAYNAK : Haber Vitrini Birkaç namuslu ve düzgün köşe yazarının dışında, Aydın Doğan ve Dinç Bilgin gruplarının yazıişlerinin olduğu gibi DTP'ye yattıklarını yazan Star yazarı Engin Ardıç, açtı ağzını yumdu gözünü... İşte Engin Ardıç'ın zehir zemberek yazısı: İnsanlar nelerle uğraşıyor yahu... Basında 'Demirel'in askerleri' olarak tanınan bazı kalemşorlar, Amerika'dan getirtilen Mehmet Ali Bayar'ı alabildiğine parlatmaya koyulunca, 'herhalde emir aldılar, ekmeklerinin karşılığını verecekler' ya da 'akılları zaten bu kadarcığına eriyor, başka konulara kafaları basmaz' demiştik. Öyle ya, sıradan bir tabela partisinde olup bitenler, güdük beyinli insanları başka niçin ilgilendirsindi? Sonra, Aydın Doğan'ın uşaklarının olanca güçleriyle aynı partiye ve aynı adama yatırım yapmaları, başka soru işaretleri doğurdu. Buna, Aydın Doğan'dan aldığı emir ve direktifle Dinç Bilgin ve onun askerleri de katılınca (sıkıysa katılmasınlar, ekmeklerini Aydın Doğan veriyor), iş büyüdü. Bu işin içinde ne gibi bir orostopolluk vardı? Birkaç namuslu ve düzgün köşe yazarının dışında, her iki grubun da yazıişleri olduğu gibi DTP'ye 'yatmışlardı'... Üstelik de yalan (ya da yanlış, ya da eksik) yazıyorlardı! Gençlik Bayramı'nda yapılan kongrede (ne kadar anlamlı bir gün seçmişler!) başkanlığa getirilen genç adamın 'geçerli 594 oyun tamamını aldığını' söylüyorlardı ama, partinin delege sayısı 853'tü ve bunlardan 232 kişi, yani aşağı yukarı dörtte biri kongreye katılmamıştı! Üstelik Sayın Bayar, oylamaya katılan 621 delegeden 594'ünün oyunu almıştı, peki 27 oy nereye gitmişti? Tamam, belki okuma yazması kıt kasaba tüccarı (partinin sosyal tabanı!) oy kullanmayı becerememiş, oyları geçersiz sayılmıştı ama bunun haberde belirtilmesi gerekmiyor muydu? Niçin 'oybirliğiyle kazanmış' gibi bir hava yaratılmak isteniyordu acaba? Bu adamın partinin genel başkanlığına seçileceği daha on beş gün öncesinden belliydi. Nasıl oluyordu bu iş? Kongreden iki hafta önce kongre sonucu nasıl belirlenebilirdi? Bunun 'cezai' bir açılımı doğmayacak mıydı? Yani çocuk mu kandırıyorlardı, okuyucu ve seçmen aptal mıydı da, bütün Türkiye bu adamın Demirel tarafından partinin başına 'paraşütle indirildiğinin' farkına varmamıştı? Bu da demokrasi oluyordu ha? Kim neyin hesabını yapıyor, kim neye oynuyor? DTP nedir? Gençliğe yönelik, gençliğin gençliğini yaşayacağı bir çağda, sevgiyi aşılayan... I ıh, ne yazık ki hayır. DTP, Demirel'in, DYP'yi Tansu Çiller'in elinden geri alamayacağını anlayınca kurdurduğu bir çeşit geçici parti, bir tür 'kendi kendine muvazaa'. Hani bir zamanların 'Davulu Delen Jaguar Partisi' falan gibilerden bir hoşluk. Peki Sayın Demirel niçin kendini öne atmıyor da, bu işi bir süre Kemal Aygün'ün torunu, Nuri Bayar'ın oğluyla idare ediyor? Çok basit. Çünkü gerçekten de DTP bir tabela partisi hüviyetinden henüz sıyrılabilmiş değil, ve Demirel riske girmek istemiyor. İş tutarsa, ya ipleri doğrudan eline alacak, ya da perde arkasından yönlendirecek. İş tutmaz da bu serüven, Cem Boyner'in YDH'si gibi görkemli bir fiyaskoyla sonuçlanırsa, Hazret-i İsa'yı çarmıha gerilmeye mahkum ettikten sonra ellerini yıkayıp sorumluluktan çekilen Roma İmparatorluğu'nun Filistin valisi Pontus Pilatus gibi, 'benim bir dahlim olmadı ki, çocuğu siz seçtiniz' deyip sıyrılacak! Halk da sanki eşek ya, kimse bunun farkında değil! Öyle mi? Ve bu tezgah, 'politikada yeni isimler' gibi, hiçkimsenin kolay kolay itiraz edemeyeceği bir kılıfla pazarlanıyor... İşin matrağı, o yeni isimler de harikalar yaratıyorlar... Ecevit ailesiyle ters düşünce bir tabela partisi de kendisi kuran Sayın Sema Pişkinsüt, karşı çıktığı dikta yöntemlerini bu kez kendi partisinde hemen uygulamaya koyuluyor ve topluma söyleyebildiği de 'bu memleketi hep avukatlar mühendisler mi idare edecek, biraz da doktorlar idare etsin'den öteye geçemiyor işte. Sayın Mehmet Ali Bayar da şu ana kadar dişe dokunur hiçbir şey söyleyebilmiş değil. Tövbe, 'Demirel'le ilgim yok' diye yalan söylemekten başka... Hem de kongrede 'size asla yalan söylemeyeceğim 'demiş. Bu 'yeni isimler' aldatmacasında, sağda solda duydukları, kendi alanlarında azıcık sivrilmiş yerli yersiz herkesi politikaya sokmaya çalışan birtakım zırtapoz haftalık dergilerle birtakım İnternet sitelerinin de hiç mi hataları yoktur? Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:55

İLGİLİ HABERLER