ILGIT ILGIT YAZI
Babıali'de aleyhimde dolaştırılan laflardan birincisi 'deli, meczup, manyak' suçlamasıdır, onun hemen ardından da 'kimseyi sevmiyor, hiçbir şeyi beğenmiyor' iftirası gelir.
Babıali, bazı çirkin kurallarını çiğnediğim için beni asla affetmedi, beni yoksaydığı ve yoketmek istediği için ben de Babıali'yi affetmedim, ortaya böyle 'kavgalı' bir görünüm çıktı.
O kurallara göre uğradığın kötülüklere tepki vermek yasaktı, hiç sesini çıkarmayacak, ilk fırsatta sen de bu kez bir başkasına kötülük etmek üzere sıranı bekleyecektin... Ama öyle 'yazarak çizerek' değil ha, sinsice, el ve saman altından, kapalı kapılar ardında.
Şimdi kimi düşmanlarım, içyüzlerini ortaya döktüğüm, tekerlerine çomak soktuğum için arkamdan konuşuyorlar (şu 'Ercan meselesinden' dolayı söylenenlerin hepsi kulağıma geldi), kimisi düpedüz hasetten, kıskançlıktan, çekememezlikten, kimi kadıncağızlar da anlayıp dinlemeden, kendilerine öyle söylendiği için, o yönde 'doldurulduklarından' dolayı öyle düşünüyorlar.
Budist eğilimli bazı 'çakracı, çukracı' hanım arkadaşlar hiçbir bilim kitabında yeri olmayan 'pozitif enerji-negatif enerji' diye bir safsata yarattılar ya, ben de çevreme bunun olumsuzunu yaymaktaymışım...
Nuriye Akman bacım bir tarihte benimle söyleşi yapmaya gelmişti de derin bir hayal kırıklığına uğramıştı, 'siz bayağı normal bir insanmışsınız yahu, ben bir canavarla karşılaşacağımı sanmıştım' dedi. Ben de, 'anlaşılan sizi birileri benim aleyhimde fena doldurmuş' demiştim, 'kimler olduğunu da biliyorum üstelik!'
Yani İclal Hanımcığım, elbette benim de sizler gibi sevdiğim insanlar, sevdiğim şeyler vardır, ben de ağzı burnu olan bir ademoğluyum neticede.
Ama, şimdi görüyorum ki, ve de ne yazık ki, içinde yaşadığımız cangıla gösterdiğim tepki (cangıl derken, hem basını hem bütün ülkeyi anlayınız) böyle olumsuz bir 'imaj' yaratmış, Allah kahretsin. Bu ülkede insanın üzerine bir 'imaj' yapışınca da ölünceye kadar çıkmaz, bilirim. İçinden buram buram, ılgıt ılgıt insan sevgisi kokuları yükselen seksen altı tane yazı yazsam, sonuç değişmeyecek. Bu o kadar böyle ki, bir haftadır 'aslında Ercan'ı severdim' diyorum, gazetedeki bazı arkadaşlar bile gülüyorlar, inanmıyorlar.
Hatam, okurun önünde çelişkiye düşer görünmekten çekinmemek, derine inmek, karmaşık duyguları ortalama Babıali 'elemanlarının' kolayca anlayacaklarını sanmak oldu. Bize incelik yaramıyor.
'Yazarlık' da... Babıali'nin seni kendine yakın bulması için düz gazeteci olacaksın, yazar değil.
Tanıyanlar aslında ne kadar 'gırgır şamata' bir herif olduğumu pek iyi bilirler. Fakat bunu üçüncü şahıslara nasıl anlatayım?
'Aşk ve futbol yazıları' yazarak mı? Kusura bakmayın, teeddüp eylerim, zül addederim. Çıplak resim çektirmem. Reklama çıkmam. Zırtapozluk yapmam. Her gördüğüm karıya kıza da sarkmam. Yaşım geçti, üstelik şişmanladım da. Artık kimse beni düşünerek jakuzide klitoris gıdıklamıyor maalesef.
Kemal Tahir'in deyimiyle 'körpe kızları kandırmak' için yapmıyorum bu işi. Kocakarılara hoş görünmek için de yapacak değilim.
Siyaset, sanat, tarih gibi konularla uğraşmak hanım arkadaşlara sevgisizlik gibi görünüyor, ay ne duyarsız adam... Fakat, 'ay şekerim geçen gün çarşıda bir çanta gördüm' türünden 'sevgi yazıları' yazmaya da damarlarımda dolaşan testosteron hormonu engel...
Dolayısıyla, kültür birikimleri esas olarak Duygu Asena'nın ve Paolo Coelho'nun kitaplarına dayalı yarı-aydın hanımlar beni 'sevgisiz' sanıyorlar işte (bunlar eskiden de Kerime Nadir ve Leo Buscaglia okurlardı)...
Sevdiğim kadınları gençliğimde çok yazmıştım çok, bilen bilir. Şimdi sürdüreyim de evde tatsızlık mı çıksın?
Hadi isterseniz, Schubert'in mi bemol minör keman-piyano-viyolonsel üçlüsünü ne kadar sevdiğimi yazayım da okuyucu sayım otuza kırka düşsün.
Durum böyle olunca ben de Petek Dinçöz'ün müziğini ne kadar sevdiğimi(!) anlatmak zorunda kalıyorum işte, ortaya da olumsuz bir görüntü çıkıyor, bu adam hiçbir şeyi beğenmez!
Hazret-i İsa'nın insanlığın bütün günahlarını üstlenmesi gibi biz de Türk basınında olumsuzlukları vurgulama görevini üstlendik, aha kötü kişi olduk. Kusura bakmayın, ben piyasaya yeni çıkan kasetleri, yeni açılan barları ve yeni düşen kızları yazacak adam değilim.
Ama çok şükür, 'doğum yaptığım için bugün benim yerime kocam yazacak' diyecek halimiz yok ama, örneğin 'arabanın tamiratıyla uğraştığım için bugün benim yerime karım yazacak' gibilerden de saçmalamadık hiçbir zaman...
(Engin Ardıç/Star)
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 20:08