
Erdoğan BM'de dünyaya seslendi: Gazze'de insanlık ölüyor!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'na hitap etti. Erdoğan, İsrail tarafından Gazze'de 700 günü aşkın süredir devam eden soykırıma sert tepki göstererek, "Gazze'de insanlık ölüyor. İnsanlık tarihi son 1 asırda böyle bir vahşet görmemiştir." dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan çok önemli bir çağrı yaparak, "Bütün dünya liderlerine sesleniyorum; gün bugündür, gün insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür." ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'na hitap etti.
Erdoğan, BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmasında, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın Genel Kurul’da olmaması nedeniyle üzgün olduğunu belirterek, "Filistin halkının tercümanı olacağız." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gazze'deki günlük hayatı anlatan fotoğrafı göstererek, "Ellerinde leğenli kadınlar. Hepimiz elimizi vicdanımıza koyup cevap verelim. 2025 yılında böyle bir gaddarlığın makul sebebi olabilir mi? İnsanlık adına bu utanç manzarası Gazze'de 23 aydır her gün tekrar ediyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:
"İnsanlığın ortak vicdanını temsil eden bu kürsüden sizlere hitap etmekten bahtiyarlık duyuyorum. Biz bugün bu kürsüde kendi vatandaşlarımızla birlikte sesi kısılmak istenen Filistin halkına tercüman olmak için de bulunuyoruz. Filistin Devleti'ni tanıyacağını açıklayan tüm ülkelere teşekkür ediyor, henüz bu kararı almayan devletleri ise bir an önce harekete geçmeye çağırıyorum.
"GAZZE'DE 700 GÜNÜ AŞKIN SÜREDİR SOYKIRIM DEVAM EDİYOR"
Gazze'de gözlerimizin önünde 700 günü aşkın süredir soykırım devam ediyor. Biz toplantı halindeyken dahi siviller katlediliyor. Gazze'de ölen sivillerin sayısı 65 bini geçti, enkaz altında kaç cenazenin olunduğu bilinmiyor. İsrail tarafından Gazze'de son 23 aydır her saat 1 çocuk acımasızca hayattan kopartılıyor. Bunlar sayı değil, hepsi birer can, birer masum insan.
"GAZZE'DE ÇOCUKLAR ANESTEZİ YAPILMADAN AMPUTE EDİLİYOR"
365 kilometrekare içinde yaşayan 2,5 milyon Gazzeli her gün yerinden ediliyor, her gün bir başka bölgeye göçe zorlanıyor. Henüz 2-3 yaşında elleri, kolları, bacakları olmayan masum yavrucuklar bugün maalesef Gazze'nin olağan fotoğrafı haline gelmiştir. Bir çocuğun eline küçük diken batsa anne babaların yüreği yanıyor ama Gazze'de çocuklar anestezi yapılmadan ampute ediliyor. Bu insanlığın dip noktasıdır. Buna hangi vicdan dayanır, hangi vicdan buna sessiz kalabilir? Çocukların açlıktan, ilaçsızlıktan öldüğü bir dünyada huzur olur mu?
"İNSANLIK TARİHİ SON 1 ASIRDA BÖYLE BİR VAHŞET GÖRMEMİŞTİR"
İsrail, 250 gazeteciyi kasıtlı olarak öldürdü ama yine de soykırımı gizleyemedi. İnsanlık tarihi son 1 asırda böyle bir vahşet görmemiştir. Bu, terörle mücadele değildir. Bu, 7 Ekim olayı öne sürülerek yürütülen bir işgaldir, tehcir, sürgün, soykırım daha doğrusu bir toplu kıyım politikasıdır İsrail, Gazze ve Batı Şeria ile sınırlı kalmıyor, Suriye'ye, İran'a, Yemen'e, Lübnan'a saldırılar düzenleyerek bölge barışını da tehdit ediyor.
"BÜTÜN DÜNYA LİDERLERİNE SESLENİYORUM; GÜN BUGÜNDÜR"
Bu kürsüden ifade ediyorum, Gazze'de savaş yoktur. Bir yanda elinde en modern en öldürücü silahlar olan düzenli ordu, diğer tarafta masum siviller vardır. Vadedilmiş topraklar saplantısıyla hareket eden İsrail yönetimi yayılmacı politikayla bölge barışına, insanlığın müşterek kazanımlarına kast etmektedir. En temel insan hakları, ifade, gösteri, protesto özgürlüğü, kadın, çocuk hakları, eşitlik, adalet gibi kavramlar rafa kaldırılmıştır. Filistin'de vicdan sahibi Musevileri de rahatsız eden, onların da tasvip etmediği, tüm dünyada antisemitizmi körükleyen cinnet hali artık devam edemez. Bütün dünya liderlerine sesleniyorum; gün bugündür, gün insanlık adına Filistinli mazlumların yanında dimdik durma günüdür.
"SOYKIRIM KADROSUNUN ULUSLARARASI HUKUKA HESAP VERMESİ TEMİN EDİLMELİDİR"
(Katar'a yönelik saldırı) İsrail yönetimi tamamen kontrolü kaybetmiştir. Netanyahu'nun barışa, rehineleri kurtarmaya niyetinin olmadığı tekrar anlaşılmıştır. Soykırım kadrosunun uluslararası hukuka hesap vermesi temin edilmelidir. İnşallah bu mutlaka gerçekleşecektir. Eli kanlı bir rejime karşı mücadeleyi kazanan Suriye halkı inanıyorum ki büyük bedeller ödeyerek elde ettikleri zaferi de inşallah menziline ulaştıracaktır. Suriye'de istikrar kökleştikçe hiç şüphesiz bunun kazananı Suriyeliler ile birlikte tüm komşu ülkeler, tüm bölgemiz olacaktır.
(Rusya-Ukrayna savaşı) Savaşın kazananı, adil bir barışın kaybedeni olmaz şiarıyla önümüzdeki dönemde de ateşkes için çaba göstermeye devam edeceğiz.
DOĞU AKDENİZ'DEKİ GELİŞMELER
Kıbrıs Adası'nda iki ayrı devlet ve iki ayrı halk vardır. Kıbrıs Türkleri adanın eşit sahibidir ve azınlık olmayı kabul etmeyecektir. Doğu Akdeniz'de Türkiye'yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni dışlayan projelerin başarılı olamayacağını özellikle vurgulamak istiyorum. Uluslararası toplum, Kıbrıs Türklerinin yarım asırdır maruz bırakıldıkları haksız izolasyona artık son vermelidir. Kıbrıs meselesinin çözümü, daha önce defalarca denenmiş ancak Rum tarafının uzlaşmaz tutumu nedeniyle tüketilmiş 'federasyon modeli' üzerine bina edilemez. Uluslararası toplumu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyorum. Ege ve Doğu Akdeniz'i ilgili tarafların meşru menfaatlerine riayet edilen istikrar havzası olarak görmek istiyoruz. Her konuda yapıcı iş birliğine hazırız.
NATO müttefikimiz ABD ile ilişkilerimizi ticaret, yatırım, enerji ve savunma sanayi başta olmak üzere birçok alanda güçlendiriyoruz.
Yeniden toparlanma sürecinde uluslararası toplum Afgan halkını yalnız bırakmamalı. Türkiye ve Türk milleti Afgan kardeşlerimizin yanında olmaya devam edecek.
Sudan'da akan kanın durması, sürdürülebilir barışın tesis edilmesi uluslararası toplumun ortak sorumluluğudur, bizim bu yöndeki çabalarımız devam edecektir.
Yapay zeka teknolojileri yeni bir tahakküm aracı olarak değil insanlığın lehine kullanılmalıdır."
Aile kurumu günümüzde daha önce hiç olmadığı kadar tehdit altındadır. Türkiye olarak artan saldırılar karşısında aileyi savunmaya devam edeceğiz.
Biz güçlünün haklı olduğu değil, haklının güçlü olduğu bir sistem kurulana kadar 'dünya beşten büyüktür' demeye devam edeceğiz.
Hiç şüphesiz daha adil bir dünya mümkündür. Türkiye daha adil bir dünyanın inşası için mücadelesini sabırla devam ettirecektir."
Kaynak: Türkiye Gazetesi