
ERDOĞAN: 'GEREKİRSE DİYARBAKIR ADAYINI GİDER ORADA AÇIKLARIZ!..'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, emekli Jandarma Albay Abdulkerim Kırca'nın intihar etmesinin ardından tüm kurumları ve medyayı 'yargısız infaz' konusunda uyararak, "Yargı süreci bitmeden kimseyi suçlu ilan etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Fakat ülkemizde maalesef yargısız infaz yapmaya alışmış bazı kurum ve kuruluşlar olduğu gibi bazı şahıslar, hatta köşe yazarları da var" dedi. Ergenekon savcıları üzerindeki baskıyı kabul etmediğinin de altını çizen Erdoğan, hukuka en çok saygı duyması gereken hukukçuların saygı göstermemesini kınadığını söyledi.
AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso'nun davetlisi olarak Brüksel'e giden Başbakan Erdoğan, temaslarını tamamlayarak yurda döndü. Esenboğa Havaalanı'nda bir basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı.
Erdoğan, emekli Jandarma Albay Abdulkerim Kırca'nın bazı medya kuruluşlarının yargısız infazı sonucu intihar ettiği iddialarının hatırlatılarak, bunun önüne geçilebilmesi için yasal düzenleme yapılıp yapılmayacağının sorulması üzerine tüm kurumları 'yargısız infaz' konusunda uyardı. Kırca'ya rahmet dileyen Erdoğan, şunları söyledi:
"Tabii biz ta başından bir şey söylüyoruz. Yargı sürecine hiç kimsenin müdahale etmemesi lazım. Hukuka saygı duyulması gerekir. Yargı süreci bitmeden kimseyi suçlu ilan etmeye hiç kimsenin hakkı yoktur. Bunun böyle bilinmesi lazım. Fakat ülkemizde maalesef yargısız infaz yapmaya alışmış bazı kurum ve kuruluşlar olduğu gibi bazı şahıslar, hatta köşe yazarları da var. Medya grupları da bu tür şeyi yapıyorlar. Bunu hiçbir kurumun yapmaması gerekir. Siyasetçilerin de yapmaması gerekir. Kimsenin yapmaması gerekir. Hiçbir şeyin istisnası yok. Biliyorsunuz suç sabit olmadıkça kimseyi suçlu ilan edemezsiniz. Adalet için, hukuk bunun için önemlidir. Burada kalkıp da 'Suçludur, böyledir, şöyledir' deme hakkına sahip değiliz. Bu hakkımız yok. Şu anda bir yargı süreci vardır. Bu yargı sürecine herkesin saygı duyması gereğine inanıyorum. Şu anda hukuk kuralları içerisinde devam etmekte olan soruşturma ve bu soruşturmayı yürütmekte olan savcı üzerindeki tasarrufları da kabul etmiyorum. Savcıya yönelik baskıları da
kabul etmiyorum. Ve hukuka en çok saygı duyması gereken hukukçuların saygıyı göstermemesini de kınıyorum."
"OBAMA, KİMSESİZLERİN KİMİ OLMALI"
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Çankaya Köşkü'nde yarın yürütme, yasama ve yargı organlarının başkanlarına yönelik öğle yemeği davetini de değerlendiren Erdoğan, "Sayın Cumhurbaşkanı yeni yıl sebebiyle biraz gecikmiş de olsa böyle bir davet verdiğini söyledi. Ben de katılacağım. Davette neler konuşulacak, neler yapılacak, daha sonra zaten Cumhurbaşkanlığı makamı bununla ilgili bir basın açıklaması yapabilir. Ne görüşüldü, ne yapıldı, döndükten sonra eğer bizim de görüşme fırsatımız olursa arkadaşlarımıza anlatırız. Ama şu anda sadece yeni yıl sebebiyle Cumhurbaşkanımızın bizlere vereceği bir yemek olduğunu biliyoruz" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin 'Obama ile temasınız oldu mu? Öncelikli beklentiniz nedir?' yönündeki sorusuna karşılık da, ilginç bir cevap verdi. Erdoğan, AK Parti'nin kullandığı 'Kimsesizlerin kimi, sessiz yığınların sesi' sloganına atıfta bulunarak, "Burada fazla detaya girmeye gerek yok. Şunu ifade edeyim, beklentiler çok yüksektir, aşırı derece yüksek. Sayın Obama'nın önünde öncelikle küresel finans krizi var. İşte Ortadoğu'da böyle bir şey söz konusu. Sayın Obama'dan ne bekliyorsunuz diyorsanız. Ben 'kimsesizlerin kimi, sessiz yığınların sesi olmasını' bekliyorum" dedi.
Erdoğan, bir gazetecinin 'Yani sizin gibi olmasını istiyorsunuz?' sözleri üzerine gülerek, "Teşekkür ederim" cevabını verdi.
Erdoğan, yerel seçim öncesinde adaylarla ilgili çalışmaların ne zaman tamamlanacağının sorulması üzerine ise, "Bu ara yoğun programlar bizim bu çalışmaları biraz aksattı. Arkadaşlar büyük oranda bu çalışmaları yürüttü. Çalışmaları gözden geçireceğiz. Bu hafta sonuna kadar bitirmeye çalışacağız. Zaten fazla da bir şey kalmadı" şeklinde konuştu.
Erdoğan, 'Diyarbakır'da mı açıklayacaksınız?' yönündeki bir soruya da, "Diyarbakır'da mı açıklayacağız, Ankara'da mı açıklayacağız, belirlenmiş bir şey yok. Gerekirse orda da açıklarız" şeklinde cevap verdi.
"TAM ÜYELİK DIŞINDA HERHANGİ BİR SEÇENEKLE İLGİLENMEDİĞİMİZİ ISRARLA VURGULADIK"
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin tam üyelik dışında herhangi bir seçenekle ilgilenmediğini Avrupalı muhataplarına ısrarla vurguladığını söyledi. Erdoğan, Kıbrıs ile ilgili süreci Türkiye'nin engellediğine yönelik saçma sapan lobiler olduğunu da gördüklerini belirterek, "Türkiye bu sürecin yanındadır, arkasındadır. Biz garantör ülke olarak da bir an önce bir çözüme kavuşmanın ve kavuşturmanın savunucusuyuz" dedi.
Başbakan Erdoğan, AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso'nun davetlisi olarak gittiği Brüksel'deki temaslarını tamamlayarak Ankara'ya döndü. Esenboğa Havaalanı'nda bir basın toplantısı düzenleyen Erdoğan, temasları hakkında bilgi verdi. Erdoğan, "Ziyaret sırasında ortak hedefimizin tam üyelik olduğunu tüm muhataplarımızla birlikte bir kez daha teyit ettik. Görüşmelerimizde ve sivil toplum örgütlerinin düzenlediği toplantılarda AB üyeliğinin Türkiye'nin stratejik hedefi olduğunu ve bundan başka herhangi bir seçenekle ilgilenmediğimizi de ısrarla vurguladık. AB üyelik hedefimizi ve ülkemizde bu alanda yapılan çalışmaları etraflıca muhataplarımıza izah ettik. Görüyoruz ki, muhataplarımız aslında olan bitenleri de tam manasıyla maalesef bilmiyor. Demek ki, belli merkezlerden alınan haberlerle yetiniliyor. Ancak yasalar noktasında yapılanları biliyorlar ama yasaların dışında yapılanları gayet iyi bir biçimde izleyemiyorlar" diye konuştu.
Görüşmelerde Kıbrıs konusunun da ele alındığını dile getiren Başbakan Erdoğan, sorunun kapsamlı çözümüne yönelik müzakereleri, adadaki iki halkın liderleri arasında geçen Eylül ayında başlatılan görüşmeleri, gelinen noktayı ve bundan sonraki sürecin nasıl devam edeceği konularını değerlendirdiklerini kaydetti. Erdoğan, şöyle konuştu:
"Yine bu süreci Türkiye'nin engellediğine yönelik saçma sapan bazı yapılan lobilerin, kulislerin olduğunu gördük. Türkiye bu sürecin yanındadır, arkasındadır. Biz garantör ülke olarak da bir an önce bir çözüme kavuşmanın ve kavuşturmanın savunucusuyuz. Bunu, biz Annan Planı sürecinde nasıl gösterdiysek, bundan sonraki süreçte de adil, kapsamlı, kalıcı bir çözümden yanayız. İki kurucu devlete dayalı bir ortak Kıbrıs. Bu bizim zaten başından itibaren iddiamızdır. Bunun arkasında olduğumuzu söyledik."
'YEREL SEÇİMLERİN ARDINDAN AB SÜRECİ HIZ KAZANACAK'
Meclis'in de yerel seçimlerin ardından AB konusunda yoğun bir sürece gireceğine işaret eden Erdoğan, 2008'in ağırlık olarak TCK'nın 301. maddesinin yeniden düzenlenmesine yönelik bir süreç olduğunu, bunun yanında Vakıflar Kanunu'nun çıkarıldığını, madde sayısı oldukça fazla olan Türk Ticaret Kanunu ile ilgili çalışmaların da devam ettiğini hatırlattı. Erdoğan, Mart'ta yapılacak seçimlerin ardından Meclis'in yoğun bir çalışmanın içerisine girerek Sendikalar Kanunu başta olmak üzere 30'u aşkın kanunu da süratle çıkarmanın gayreti içerisinde olacağını bildirdi. Erdoğan, Başmüzakereci olarak atanan Egemen Bağış'ın da tamamen AB'ye odaklanmak suretiyle çalışma yürüteceğini vurguladı.
AB'nin gündeminde olan en önemli konunun enerji olduğuna dikkati çeken Başbakan Erdoğan, bu konuda Türkiye'nin hassasiyetini, NABUCCO ile ilgili attığı adımları ve bundan sonraki süreçte atacağı adımları ele aldıklarını söyledi. Enerji faslının tamamen dışlanmasını veya Güney Kıbrıs'ın yaklaşımı nedeniyle bunun gündem dışı tutulmasını doğru bulmadıklarını da AB'ye ilettiklerini belirten Erdoğan, bu konuda hassasiyet gösterilmesini istediklerini söyledi. Erdoğan, NABUCCO ile ilgili ise bu işin 'tedarik', 'transit' ve 'tüketim' olmak üzere üç ana başlığının olduğunu, Türkiye'nin de tedarikçi değil transit ve tüketim ülkesi olduğunu ifade etti. Tedarik noktasında Türkiye'nin de çalışacağına vurgu yapan Erdoğan, NABUCCO'da bu işi Romanya, Bulgaristan, Macaristan, Avusturya ve Almanya'nın üstlendiğini hatırlattı. Türkiye ile beraber 6 ülke olduğunu ve 6 ülkenin hep beraber çalışmayı sürdürmesi gerektiğine işaret eden Başbakan Erdoğan, "Bunun yanında AB'nin bu konudaki çalışmaları zaten oluşturduğu Enerji
Komisyonu ile de sürdürmesi lazım ve bu sürece tedarik noktasında nasıl katkıda bulunabiliriz, bunun araştırmasını yapmalıyız. AB üyesi ülkeler, onlar da buradan doğalgaz ihtiyacını giderebilmeli. Biz bu arada, Yunanistan'a daha henüz bu gerçekleşmeden doğalgaz verir hale geldik. Şimdi İtalya ile ilgili çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hatta burada Arnavutluk'a da doğalgaz vermek için bir gayretin içindeyiz. Bunu da özellikle gündeme getirmem lazım. Temaslarımızda bunları da paylaştık" şeklinde konuştu.
'ASİMİLASYONA KARŞIYIZ'
Erdoğan, Brüksel'deki temasları sırasında Türk vatandaşlarla ve dernek temsilcileriyle de biraraya geldiğini anlattı. Erdoğan, yurtdışında yaşayan Türklerin asimilasyonuna karşı olduklarının mesajını vererek, şunları söyledi:
"Sıkıntılar, bunların giderilmesi hususunda notlarımızı aldık, takipçisi olacağız. Bunların yanında vatandaşlarımızın ulusal benliklerini koruyarak, birlik ve beraberlik içerisinde asimilasyona karşı durarak, entegrasyondan yana olmak suretiyle. Çünkü entegrasyon olmadığı sürece vatandaşlarımızın Avrupa'da huzur bulması mümkün olmaz. Ama asimile edilme noktasına gelince kimse bizim vatandaşlarımızdan dinini, dilini, kültürünü, geleneğini istememeli. Ama bulunduğu ülkenin dilini de kavramalı. Oranın sistemi içerisinde, kurumlarıyla barışık halde yaşaması, bunlar da oradaki vatandaşlarımızın başarısı, mutluluğu için önemli. Onun için okul öncesi eğitimden tutunuz yüksek eğitime, masterine, doktorasına varıncaya kadar bu konuda yavrularımızın başarılı olması için ne gerekiyorsa bunların yapılması, bize ne düşüyorsa bu konuda yardımcı olacağımızı kendilerine bir daha hatırlattln yanında Vakıflar Kanunu'nun çıkarıldığık."
Erdoğan ayrıca, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin Brüksel'de 'İstanbul Center' adlı bir merkez kurduğunu, bu merkezi de gezdiğini sözlerine ekledi.