Gündem
  • 7.6.2012 00:55

Erdoğan : Kılıçdaroğlu'nu farklı yerlere götürebilirim

Gündemdeki konularla ilgili çarpıcı açıklamalar yapan Başbakan Erdoğan, CHP'nin Uludere konusunda yanlış yaptığını belirterek, "Onların planı daha işin başında çöktü.Uludere olayı sadece basit bir kaçakçılıktan ibaret değil" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan uzun bir aradan sonra ilk kez özel yayında ekrana çıktı.
Bugün CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile terör ve Kürt meselesinde çözüm önerilerini masaya yatıran Erdoğan, kritik görüşmenin ardından canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtlıyor.

Başbakan Erdoğan canlı yayında Star Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Karaalioğlu, Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak, Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı ve Hürriyet Gazetesi Yazarı Taha Akyol'un soruların yanıtlıyor.

Erdal Şafak: CHP ile birlikte AK Parti ile birlikte Kürt sorunun çözümünde ülkenin önünü aydınlatacak bir noktaya gelebilir mi?

Erdoğan: CHP'nin bu girişimini önemsiyorum. Teşebbüs noktasında CHP’nin attığı adımı oulumlu bir adım olarak görürüm.

Türkiye’de artık Kürt meselesi yoktur, Türkiye’de terör meselesi vardır, PKK sorunu vardır.
CHP’nin sunduğu bir öneri değildir, bir tespittir, bir teşhistir. Bu 10 maddelik bir öneri paketi değil, bir teşhistir. Burada öneri olarak bir toplumsal mutabakat komisyonu görülüyor. Ancak MHP’nin bugünkü açıklamalarıyla birlikte toplumsal mütabakat olmadığı için bu otomatik olarak düşmüş oluyor.

Taha Akyol: Geçmişte Deniz Baykal sizin görüşme talebinize kamerayla kayıt yaparız gibi tekliflerde bulunmuştu. Fakat şimdiki CHP yönetimi olaya farklı bakıyor. Siz terör konusunun seçim malzemesi yapılmamasını söylüyorsunuz. CHP'de böyle düşünüyor. Karşınızda müzakere uslübuyla bir muhalefet görüyor musunuz? Ben böyle bir CHP görüyorum

Erdoğan: Evet bugünkü görüşmemizde bu yönde izlenimler edindim. Bu süreç başlamadan önce de aldığımız ahlak dersi neticesinde üslübumuzu yumuşatmaya çalışıyoruz. Çünkü bizim ortak paydamız Türkiye'yi nasıl yükseltiriz. Benim vatandaşımın 10 bin değil de 25 bin dolar geliri olsun. Bunu beraberce yapabiliriz

Mustafa Karaalioğlu: Anladığım kadarıyla CHP'nin önerileri sizin isteklerinizin gerisinde. Peki siz CHP'nin bu isteğini kendi talepleriniz noktasında ileri götürebilirsiniz.

Erdoğan: Mustafa Bey, CHP'nin bu önerisi daha baştan çöktü. Biz hemen karşı önerimizi sunduk. Gelin biz beraber hareket edelim dedik. Ben şunu çok açık söylüyorum. İnanın terör örgütünün parlementodaki uzantısı kendilerine gelen talimatlar çevresinde çalışıyor. Bunlar İngiltere'de olduğu gibi, İspanya'da olduğu gibi çalışmalara katılamıyor. Biz CHP ile çalışmaya başlasak, diğerleri de buna katılacak.

Ekrem Dumanlı: Kürt sorunundan gidiyoruz konu olarak. Bunun kanayan bir yara olduğu aşikar. Çok reformist adımlar attınız hükümet olarak konunun çözümü için. Bu meselenin çözümünde Habur gibi kırılma noktası oldu. Bir de Uludere olayı oldu. Oradan da işin bir toplumsal boyutu olduğu ortada. Bunu yeniden bir toplumsal mütübakat haline getirmeyi düşünür müsünüz?

Erdoğan: Biz bu günleri kadar hiç bir bu tür olüyon üzerini örtmedik. Bu bölge bir terör bölgesidir. Kaçakçılar gidip geliyormuş. Biz bir Hantepe, Gediktepe yaşadık. Orada katırların üzerinde doçkalar taşındı. Ben DVD'lerini izlediğimde orada ne olduğunu anlamanız mümkün değil. Giyim kuşam zaten aynı. Katırlarda ne olduğunu bilemezsiniz.
Sağ kalanlarıdan birinin yaptığı açıklama var. Sınıra 5 km kala atışları duyduk diyor ama devam ettik diyor. Burda bir hata var. Hapimiz kabul ettik. söyledik. Hatta eişimi kızımı gönderdim. Bu durumu büyütmek isteğindeler. Yargı kararını verdikten sonra sonuçları paylaşırız. Mümkün oldğunca bunu bitirmenin gayreti içindeyiz. Dersim'le ilgili özür ifadesini kullandık da, yani zannediyor musunuz şu anda da aynı kelime kullanılmış olsa bu işler sulh olacak? Yasal olarak verilmesi gereken tazminatın dört katında bir değer verdik. Uludere'de olay salt kaçakçılık olayı değildir. Bu kaçakçılığın başlangıcında, terör örgütünün beslenmesi var. O köyüm evlatları bu işin içinde malesef kullanılmaştır. Bütün bunlar olurken onlar bu durumu izliyor. Irak sınırında bu tür sıkıntılar var. 3 tane yeni kapı açılması için girişimde bulunduk.

Taha Akyol: Barzani terörün önlenmesi konusunda adım atabilir mi?

Erdoğan: Barzani bu konudan çok rahatsız. Artık sabrı taşmış durumda. Yakında terör örgütünün ülkeyi terketmesini isteyebilir.

Mustafa Karaalioğlu: MHP bugün Kürt sorununu konuşursak, ardından pomak sorunu gelir dedi. Siz böyle düşünüyor musunuz?

Erdoğan: Biz asla etnik milliyetçilik yapmıyoruz

Taha Akyol: Güneydoğu'da oylarınız artıyor mu? Ben sizin oradaki oylarınızı ülkenin tapu senedi olarak görüyorum. Sizin orada muhafazakar oyları alabilirsiniz. CHP'de diğer kesimin oylarını alabilir

Erdoğan: Tabi oyumuz artıyor bölgede.

Murat Akgün: Kılıçdaroğlu'yla Uludere'ye gidecek misiniz?

Erdoğan: Bugünkü konuşmamızda böyle bir söz laf arasında geçti. Tabi Kılıçdaroğlu'yla gidebiliriz. Gitmeye kaldıktan sonra Kılıçdaroğlu'nu ben çok farklı yerlere götürebilirim. Kılıçdaroğlu'yla Türkiye'nin her yerine gidebiliriz

Ekrem Dumanlı: Ben başka bir konuyu soracağım. Bu Bekir Bozdağın açıklamasından sonra özel yetkili mahkemelerle ilgili ciddi bir tartışma başladı. Darbelerle ilgili çok önemli adımlar attınız. Bazı gazetelerde bu konuyla ilgili bazı bilgiler yayınlandı. Bir çok insanda acaba demokrasiyle ilgili davaların seyrini değiştirecek adımlar mı atılıyor şeklinde kaygılar oluştu

Erdoğan: Biz AK Parti olarak yasama yürütme yargı arasındaki dengeye inanıyoruz. Bu konunun tartışılmasının nedeni MİT Müsteşarımızin ifadeye çağrılmasıdır. Bu kabul edilebilir bir durum değil. Burada yargı yürütme alanına girme konusunda adım attı. Siz hangi şartlarda MİT Müsteşarını dinleyebilirsiniz belli. Siz burada MİT Müsteşarını sanık olarak çağrırsanız, bu devletin işine çomak sokmaktır. Terör örgütünün internet sitesinde çıkan haberlerle benim MİT Müsteşarımı yargılayamazsınız. Bu insanlar sadece Türkiye'nin istikbali için mücadele ediyor. Bu süreç ayrıca Hakan Fidan'la başlamadı. Daha önce benim emrimle Emre Taner'le başladı. Ona talimatı veren benim, eğer alacaksınız beni alın. Yargı bu insanlara yardımcı olması gerekirken, kalkıp insanları endişeye sevk ediyor. Özel Yetkili Mahkemeler devlet içinde devlet anlayışı oluşturuyor. Onlar istese Cumhurbaşkanı'nı bile ifadeye çağırabilir.

Mustafa Karaalioğlu: Türkiye darbe geçmişinden geliyor. Siz bu süreçlerin bir numaralı hedefi oldunuz. Şimdi bugün itibarıyle bu tehlike hala sürüyor mu?

Erdoğan: Aralarında gazeteci ve asker gibi tutuksuz yargılanabileceği mümkün olmasına rağmen tutuklu yargılanan insanlar var. Bu durumun yargıyı da zora soktuyor. Bu durumun yargıya olan güveni de azalttıyor. Türkiye'nin 10 yıla göre çok çok iyi noktada olduğunu ancak yeterli noktada olmadıklarını anlatan Erdoğan, terörle mücadele ve anamuhalefetle el birliği yapma noktalarının istenilen seviyede olmadığını belirterek "Ben sorunları olanların peşine takılmamak gerekir. Bizim 9.5 yıl öncesine göre geldiğimiz noktada biz demokrasi demiyoruz ileri demokrasi diyoruz. Birçok konuda yargı çok daha cesur karar verebiliyor. Bu noktayı de kendileri sağlamış değil. Yasama organı bu imkanı sağladı, onlar da gerekli adımları atabiliyor.Ben artık ülkemle batı ülkeleri arasında kıyasa girdiğim zaman ülkemle gurur duyuyorum. Bugün polisten dayak yedi diyorlar. Ben diğer ülkelerin durumlarını karşılaştırdığımda polisimizin çok daha hoşgörülü olduğuna inanıyorum." dedi.

Taha Akyol: Hükümetinizin attığı bir takım adımlar var. Sayın Bozdağ özel yetkili mahkemeler üzerinde çalıştıklarını söyledi. 3. yargı paketini destekliyorum. Adli kontrol sistemi getiriliyor. İlker Başbuğ'un ve tutuklu milletvekillerinin serbest kalmasını sağlayacak gibi görünüyor. Sizin yargı fazla ileri gitti, bunu biraz değiştirelim gibi düşündüğünüzü hissediyorum bu doğru mu?

Erdoğan: Kısmen doğru. Cezaevlerini farklı bir noktaya taşıyalım. Herkesi tutuklu olarak getirmeyelim. Bir taraftan demokrasi ülkesi diyorsun, bir yandan ne geliyorsa içeri at. Ama müebbet hapsi gerektiren bir konuda arkadaşlarımız bu kadar rahat etmeyeceklerdir.

Erdal Şafak: Atatürk ve İsmet İnönü döneminde de güçlendirilmiş Cumhurbaşkanlığı dönemi yaşanmadı mı? Sizce 2014'te Türkiye bu tartışmaların götürebileceği başkanlık ve yarı başkanlık sistemine geçebilir mi?

Erdoğan: Burada dört durum var, biri başkanlık, ikincisi yarı başkanlık üçüncüsü ise partili cumhurbaşkanlığı. Dördünücüsü mevcut sistem. Yeni anayasa çalışmasının yapıldığı bir dönemde bunun tartışılmasını çok doğru buluyorum. Burada toplumun başkanlık sistemi ABD'de nasıl, Rusya'da nasıl, Fransa'da yarı başkanlık sistemi nasıl çalışıyor bilmeli. ABD'de iktidara gelenler yine o parti ile anıldığını ancak sadece o partinin temsilcisi olamaz. ABD'de başkan bizdeki kadar rahat hareket edemez, ancak aldığı yetkiyi çok süratli kullanma imkanı var. Koskoca ABD 14 bakanla çalışıyor. Ama her bakanın 3-4 yardımcısı var. Biz bakan yardımcısı ihdas ettiğimiz zaman bazı arkadaşlarımız rahatsız oldu ama şimdi daha mutlular.

Mustafa Karaalioğlu: Türkiye ilk kez halk Cumhurbaşkanı'nı seçecek. Halkın çoğunluğunun oyunu almış bir Cumhurbaşkanı oldukça güçlü hale gelecek. Siz 2015'te Başbakan olmayacaksınız. Partinizin pek çok üyesi bir dahaki dönem seçilemecek. Sizin için Cumhurbaşkanlığı daha cazip olmaz mı?

Erdoğan: O dönemde bir parti şöyle şöyle yaparsınız Cumhurbaşkanlığı seçiminde size yardım ederiz dedi, biz de onlara uyduk. Şimdi o partinin adı bile silindi. İnanıyorum ki seçimler 5 yıl da bir olursa hükümet daha iyi çalışır. Ben yaşadıklarımdan bu dersi çıkardım.

Güncellenme Tarihi : 22.3.2016 17:29

İLGİLİ HABERLER