Gündem
  • 20.11.2013 21:37

Erdoğan'dan olay sözler!..

Başbakan Tayyip Erdoğan, A Haber canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtlıyor.
İşte Erdoğan'ın  konuşmasından satırbaşları;

DİYARBAKIR GÜÇ KATTI

“Diyarbakır’daki buluşmaya Sayın Barzani’nin ve Şivan Perver’in ve rahatsız olduğu halde İbrahim Tatlıses’in katılması büyük güç kattı. İşin sosyal boyutunda buluşma önem arz ediyordu. Sayın Barzani’nin oradaki konuşması ve daha sonra televizyonlardaki konuşması bu buluşmanın bir milat olması için anlamlıydı. Bir çözüm sürecinin içerisindeyiz. Bir barış havasını gerçekleştirmenin çabası içerisindeyiz. Bir yerde de bu cesaret işiydi. 2005’te de bunu söyledik. Bu işi halledeceğiz dedik. 38 yıl sonra Şivan Perver’in gelmesi önemli. Kendisine vatandaşlık konusunda isterse gerekli yardımı yapacağımızı söyledim. Aynı şeyi merhum Ahmet Kaya ile ilgili de ailesine söyledim. Bir nakli kubür yapılması gerekiyorsa biz buna varız dedik. Gidişi sıkıntılıydı ama dönüşü konusunda bir varız dedik.”

'KÜRDİSTAN LAZİSTAN DEĞİL' DİYE ATATÜRK'ÜN KONUŞMASINDA VAR

“Şu an benim elimde aslı da var ama bugünkü Türkçe’ye çevrilmiş Gazi Mustafa Kemal’in imzasının bulunduğu bir kararname var. Kürdistan diye geçiyor. 22338 şeklinde. Bir diğer adım yine Gazi’yle alakalı bir durum. Kürdistan, Lazistan değil diye bir konuşmasında geçiyor. Bakın sadece Kürdistan da değil. Şimdi bu ifadeleri kullanan Gazi Mustafa Kemal bölücü mü? Bana bölücü ifadesini kullananlar bu ifadeleri nereye koyacaklar. Bir defa Türkiye ile ilgili yaklaşım konusunda bizim bunu kabul etmemiz asla mümkün değil. Ne ben böyle bir ifade kullanmışımdır. Diyarbakır Belediye Başkanı’nın bu ifadeyi kullanması da şık değildir. Belli yerleri tahrik etmekten başka bir işe hizmet etmez. Burada bu tür şeyler toplum içinde yeni yeni rahatsızlıklara neden olur ki böyle güzel bir hafta sonundan sonra adeta dayatır gibi bu ifadenin kullanılması şık değildir.”

'GELECEĞİ OLGUNLAŞTIRMAYA ÇALIŞIYORUZ'

“Muhafazakarlık noktasında Fransızların, İngilizlerin tanımı bizim tanımımız değil. Bizim uygulamalarımıza baktığımızda sosyal adalet anlayışı da var. Bu yapı içinde geleceği olgunlaştırmaya çalışıyoruz. Siyasi yönümüzün, aynı zamanda Başbakan makamında attığımız adımların yanlış anlaşılması ve bunların bürokratlar, teknokratlar tarafından yanlış uygulanması zaman zaman oluyor. Böyle durumlarla ilgili ben ve bakanlarım gerekli düzeltmeleri yapıyor. Ahlak değerleri batıdaki hukuk anlayışında adeta iç içedir. Hatta hatta inanç değerlerini de. Bir Roma Hukuku’na baktığımızda nereye dayanıyor. Onların dini inançlarına. Benim dağlardan inme, cezaevlerinin boşalmasıyla ilgili konuda başını kesip atıyorlar, sonunu da kesiyorlar. Onu özellikle sizlerle paylaşmak isterim. Yanlış anlaşma var. Bir şuanda bir duadayız, temennideyiz. Öyle bir gün gelecekki dağlardan inecekler ve cezaevleri de boşalacak. Hemen alıyorlar genel af. Ben bir başbakan olarak katili affetme yetkisini kendimde göremem. Hatta hatta devletin de bunu affetme yetkisi yoktur.  Ancak devlete karşı suçlarda böyle olabilir. Ben kalkıp katili nasıl affedebilirim?”

'BARZANİ AF İFADESİNİ KULLANMIŞSA YANLIŞ ETMİŞTİR'

“Sayın Barzani Öcalan’a af gibi bir ifade kullanmışsa yanlış etmiştir. Bununla ilgili yargı hükmünü vermiştir ve şu anda da bu hüküm devam etmektedir. Bu onun da bizim de alanımız değildir. Bir defa biz şuna inanıyoruz, gerek Diyarbakır merkezde gerekse diğerlerinde şu ifadeyi kullandım. Tek vatan, tek millet, tek millet, tek devlet. Tabii milletten ne anlıyorsun. Bu çok önemli. Hangi etnik unsunlar varsa hepsi millet kavramının içinde yer alır. Sadece Türk diye ya da sadece Kürt diye dayatırsanız ortalık karışır. Bizim derdimiz birlikte bir Türkiye’yi inşaa edelim istiyoruz. Burada gerek sayın Barzani, gerek Şivan Perver, gerek İbrahim Tatlıses orada neyin mesajını verdik. Birlik olalım, iri olalım, diri olalım, hep birlikte Türkiye olalım dedik. Şimdi kendi yapamadıklarını Ak Parti yaptığı için birileri rahatsız oluyor ve biz bunu devam ettireceğiz. Onlarırn sırtında küfe yok, biz sorumluluk makamındayız. Bunları seçim için yapıyorlar diyorlar. Seçime daha 5 ay var, sayın Barzani niçin bunun için hareket etsin. Bunu kendileri yapamayıp biz yaptığımız için birileri kıskanıyor. Yapılan her adımın önüne gelip bariyer oluşturmak bizi güçlü Türkiye yapmaz.”

IRAK, SURİYE VE İRAN'LA İLİŞKİLER

“Bu başlayan süreç neler getirir neler götürür onları gelişmeler belirliyor. Her şeyi siz önceden planladığınız gibi götüremeyebilirsiniz. Irak’taki ve Kuzey Irak’taki sıkıntının bizler çok çok iyi farkındayız ama onlar da dikkat ederseniz bu sıkıntıyı yavaş yavaş giderme eğilimindeler. Sayın Maliki’nin Türkiye’ye gelme talebi bize geldiğinde tabii ki evet dedik. Irak’ın Türkiye’ye, Türkiye’nin Irak’a ihtiyacı var. Oradaki mezhebi yaklaşımları aşmamız lazım. Kuzey Irak hakikaten çok çok farklı bir noktada ama merkezi yönetim ve güneye doğru gidince aynı gelişmeyi oralarda göremiyoruz. Yanılmıyorsam nisanda da Irak seçimleri var. Martta da bizim seçimlerle bir seçim sürecindeyiz. Bu adımların atılmasının faydalı olacağı noktasında mutabıkız. Buralarda da demokrasinin kazanmasının gerektiği noktasında aynı fikirdeyiz. Karşılıklı olarak bölgenin istikrarı açısından neler yapabiliriz bunu konuşuyoruz. Hatta buna İran’ı da katmak suretiyle belki Suriye sorununun çözülmesi konusunda yeni adımlar atılabilir. Yarın bir Rusya seyahatimiz var. Orada da Suriye konusu konuşulacaktır. İsrail’le ilgili konularda ileri sürdüğümüz bazı şartlar var. Ben bunların yerine geleceğine inanıyorum. Onun yine takipçisiyim. Normalleşme için tazminatı ve Gazze ambargosunun kalkması konularını çözmesi gerekir.”

BAZEN ŞARTLAR BİZİ YÖNLENDİRİR

“Hakikaten bir kritik eşik vardı, biz bu eşiği aşmış bulunuyoruz. 26 maddelik anayasa paketiyle başladı. Demokratikleşme paketiyle attığımız adımlar var. Bir de şimdi yasal düzenleme var. Zannediyorum önümüzdeki günlerde parlamentoya sevk edilecek. Bizim geri dönme gibi bir niyetimiz yok. Her zaman söylüyoruz, durmak yok, yola devam. PKK’nın geri çıkışı yüzde 20 dolayındaydı ama sonra onlar bir nokta koydular. Temenni ederim devam ettirirler. Bizim arkadaşlarımız, istihbarat teşkilatımız İmralı konusunda üzerine düşeni sürekli yapıyor. Temennimiz odur ki bu sürece oranın da katkısı olur. Biz stratejimizi böyle belirledik. Ama yarın ne olur onu da yine şartlar belirleyecek. Bazen biz şartları oluştururuz bazen de şartlar bizi yönlendirir.”

"HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLADIK"

“Bizim Kuzey Suriye’de Barzani’nin istediği gibi bir yapıya müsaade etmemiz mümkün değil. Bu konuda gerekli adımları atmaya kararlıyız. Şu anda gündemimizde yok ama İmralı’ya gazetecilerin gitmesi konusunda her zaman Öcalan’ın talebi oluyor. Şu anda gündemimizde değil ama zaman bunu gösterir. Maalesef işadamları ülkemizin belli bölgelerinde yatırım yapmak istemiyorlar. Risk almayı sevmiyorlar. Geçenlerde Van’daydım ve açık açık söyledim. Bir girişimiz orada bir mermer fabrikası kurdu. Buna benzer girişimcilerimizin Anadolu’nun değişik yerlerinde yatırım yapması işsizliğin azaltılmasında katkı sağlayacak, bölgenin özgüvenini arttıracak ve demokrasiye katkı sağlayacak. Hem ülkemize hem o bölgenin insanına istihdam noktasında katkı sağlayacaktır. Mesela Diyarbakır’da kalacak otel yoktu. Bizim Dicle projemiz var, turist hareketi başladı ama buna uygun otellerin olması gerekiyor. Sivil toplum örgütlerinden sanayi ve ticaret odalarından o bölgede olanlar çok daha etkin olmalıydı. Mesela geçenlerde müteahhit firmanın kamyonları yakıldı. Bu tabii müteahhidi rahatsız ediyor. Hakkari’ye havalimanı projesinde sürekli tehdit ediliyor. Benim Hakkari’de yaşayan Kürt kardeşim oraya uçakla gitme hakkına sahip değil mi? Niye oradan ta Van’a gelsin. Ama yaklaşık 1 yıldır kepenkler kapanmıyor. Bu bir gelişme. Bismil’de bir genç otobüsümüzün önüne geçti. Başbakanım biz barış istiyoruz dedi. Dedim ki biz buraya niye geldik. Bu mitingi niye yaptık. Birbirimize sarıldık, kucakladık. Hüngür hüngür ağlayarak ayrıldık. Eşimin elini öptüler, sen benim anamsın diyor Emine Hanım’a. Bunlar bizim duygularımız ama neden engelleniyor.”

 

Güncellenme Tarihi : 19.3.2016 10:12

İLGİLİ HABERLER