Gündem
  • 3.8.2008 11:05

ERGENEKON DEYİŞLER SÖZLÜĞÜ

Türkiye gündeminin neredeyse son bir yılını belirleyen Ergenekon operasyonunda iddianame tamamlanarak mahkemeye sunuldu. Soruşturmanın ilk somut belgesi niteliğindeki iddianame, 2 bin 455 sayfadan oluştu. 48'i tutuklu ve 38'i tutuksuz 86 sanığı kapsayan iddianame, ekleriyle birlikte ancak 441 klasörde bir araya getirilmişti. Silahlı terör örgütüne üye olmak, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmak veya görev yapmasını engellemeye teşebbüs, Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı halkı silahlı isyana tahrik, patlayıcı madde bulundurmak, askeri itaatsizliğe teşvik gibi suçlardan hazırlanan iddianamede, sanıklara verilecek cezalar da yer aldı. En üst sınırda örgüt yöneticisi olmaktan, iki kez ağırlaştırılmış müebbet veya 164 yıl hapis; en alt sınırı olarak da fişlemeden dolayı altı aydan 3 yıla kadar ceza öngörülüyordu.

Peki bu kadar rakamın, bilginin, verinin yer aldığı Ergenekon operasyonu, sadece hukuki terimlerle, siyaset, hukuk ve basın camiasında mı tartışıldı. Elbette hayır. Çünkü, bu süreçte, bazen örgütün sanığı, bazen tanığı, bazen de olayın bir parçası niteliğindeki kişiler öyle sözler ettiler ki; iddianameyle birlikte bunlar da tarihteki yerini aldı. Belki, hukuk terimlerinden, iddianameden ve suçlamalardan daha çok dikkat çekti. Bazıları, eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün 'Var da demem, yok da demem' sözü gibi, olayı bazı kişiler ve çevreler nezdinde soru işaretlerine yer kalmayacak şekilde aydınlattı; bazıları, Ergenekon zanlısı Birol Başaran'ın, 'Bazı durumlarda hukuk askıya alınabilir' sözleri gibi örgütün gözü karalığına delil teşkil etmek üzere kayıtlardaki yerini aldı.

zaman

Güncellenme Tarihi : 15.5.2016 07:22

İLGİLİ HABERLER