
ERKEK NİYE ALDATIR?
Pınar Altuğ, Tony Teodoridis ilişkisi, Tamer Karadağlı'nın skandal kaseti ve son olarak gündeme bomba gibi düşen Sanem Çelik ile Kudret Sabancı görüntüleri ülkemizde yeni bir tartışma başlattı. Aslında, aldatmalar sadece magazin dünyasına özgü değil. Günümüzde birçok çift bu sebeple mahkeme kapılarını aşındırıyor. Kimilerinin "kültürel yozlaşmanın sonucu" olarak açıkladığı bu durum yıkılan yuvalara ve ortada kalan çocuklara mâl oluyor. Peki niye aldatıyoruz? İşte, Psikiyatr Doktor Nevzat Tarhan’dan aldatmanın sebepleri ve evli çiftlere özel tavsiyeleri...
MONOTONLUK EVLİLİĞİ BİTİRİYOR
Eşini aldatan erkeklere bu davranışlarının sebebi sorulduğunda, alınan cevap çoğu zaman, bir çiçekle baharın geçmeyeceğidir. Aslında bunun en önemli sebebi, eşiyle yaşadığı evliliğin monotonluğu ve renksizliğidir. Alışkanlıklar evliliği yıpratır. Her evlilik de bir müddet sonra alışkanlık hâline gelir. Bir şeyin alışkanlık halini almaması için, farklı şekillerde sunulması gerekir. İnsan, eğer ilişkilerini renkli ve çeşitli hâle getirebilirse, alışkanlık tehlikesinden kurtulur. Evlilikte yaşına uygun davranabilmek de önemlidir. Beyne sadece belli zevk alanları öğretilirse, o olmadığı zaman birlikte yaşamanın anlamsız olacağı düşünülebilir. Bu yüzden eşler, cinsellikleri zayıfladığında farklı zevk alanları keşfedebilmelidir.
EŞİNDEN SIKILMAK BAHANE DEĞİL
Evlilikte bağları zayıflatan, sadakate zarar veren unsurlardan biri de, evlendikten bir süre sonra, 'eşimden sıkıldım' demek. Bazı eşler, 'hayatımda bir değişiklik olsun istiyorum' diyerek, yeni bir cinsel eş arayışına girerler. Bu durumdaki kişilere 'eşinden mi, yoksa kendinden mi sıkıldın?' sorusu sorulmalıdır. Eşinden sıkıldığını söyleyen insanlar, aslında ya kendilerinden ya da monotonluktan sıkılmışlardır. Bu durum altını bakırcılar çarşısında aramaya benzer. Burada yapılması gereken, seyahatlere çıkmak ve yeni bir şeyler almak gibi, evlilikte bazı değişiklikler yaparak ona renk katmak, yâni evliliği tadilata almaktır. Çiftler, değişiklik ihtiyacı hissettiklerinde, evliliklerine renk katmayı başarmalıdır. Mantıklı insan, 'eşimden değil, kendimden sıkıldım' diye düşünmelidir. Kişiler hayatlarında bazı değişiklikler yaptıklarında, aynı eşle daha güzel bir ilişki de yaşayabilir. Bu yüzden, doğru zamanda değişiklik yapmak çok önemlidir.
MACERA TUTKUSU
Evliliği iyi giden kişilerin aldatmaları macera düşüncesiyle olur. Kişiler bunun sonunda ciddi bir suçluluk ve pişmanlık hisseder. Aldatan eşler genellikle, 'ben eşimi duygusal olarak değil, sadece cinsel olarak aldattım' iddiasında bulunur. Fakat cinsel beraberliğin devamı hâlinde, duyguların buna katılmaması, beraber olunan kişiyle duygusal bağ oluşmaması mümkün değildir. Bunu erkek hissetmese de kadın hisseder. Cinselliği genel duygulardan ayırmak ilkelliktir. Bu duygu, insan hayatında özel ve önemli biriyle paylaşacağı bir davranış olduğundan, kişi bunun suçluluğunu hissetmelidir.
AYRILMIŞ ÇİFTLERİN ÇOCUKLARI ALDATIYOR
Evliliğe zarar vermeden, 'kararında' bir cinsel hayat yaşanabileceği tezi ise güncel bir uydurmadır. Adı geçen 'açık evlilikler' de, bir müddet sonra ikinci eşlere ya da sevgililere âşık olunduğu görülmektedir. Bu noktadan sonra evlilik, arkasında hayatının sonuna kadar ağlayan çocuklar bırakarak bitmekte, topluma başka insanlar arasında büyüyen ve sadece kendini düşünen çocuklar eklenmektedir.
BİYOLOJİK DÜRTÜLER ÖN PLANA ÇIKIYOR
Annesiyle babası ayrıldıktan sonra, annesi ve üvey babasıyla birlikte yaşamaya başlayan bir çocuk, öz babasının kendisine gönderdiği mektupları saklar. Fakat çocuğun annesi bir süre sonra saklanan mektupları bulur. Sonra da üvey babayla düzenlediği bir törenle, öz babadan gelen mektupları çocuğun yanında yakarlar. Böylece çocuğa 'artık senin baban yok, o bitti' mesajı verilmek istenir. Bu olay çocuğun ruhunda derin bir yara oluşturur. Mektuplardan bir, iki tanesini saklamayı başaran çocuk, sonradan onlara bakarak sürekli acı çeker. Artık örnekteki çocuğun, ileri yaşlarda mutlu bir evlilik yapması zordur. Onu iniş çıkışlarla seyreden bir yaşantı beklemektedir. Buna benzer durumlara evlilik dışı ilişkilerde de çok rastlanır.
İnsanların cinsel dürtülerinin, beynin ve kültürel değerlerin önüne geçtiği toplumlarda aile bağları zayıflar. Oysa, biyolojik dürtüler hayvanlarda daha baskındır. İnsanların beyin yapısı bu dürtüleri erteleyebilir.
DEPRESYON ALDATMAYI TETİKLİYOR
Ailede sadakate zarar veren bir konu da aile içi depresyon ve sıkıntıların yaygınlığıdır. Ruhsal bunalımdaki bir insan kendini mutlu hissetmediği için sevgiye olan ihtiyacı çoğalır, kendini güvende hissetmek ister. Bu ihtiyacını eşinden karşılayamazsa farklı bir arayışa yönelecektir. Bu, sadece depresyonun yarasını onarmak için harcanan bir çabadır. Fakat yaraların onarılması için çabalarken, farkında olmadan yeni yaralar açılır. 'Sıkıntıdan kaçayım' derken, yasak ilişkilere girer, yeni sorunlar çıkar.
SEVGİ İHTİYACI
Özellikle erkeklerde orta yaş ya da üstü dönemlerde sevgiye ihtiyaç duyulur, kişiler kendilerini özel ve önemli hissetmek ister. Ayrıca depresif durumlarda kişi, kendine ihtiyaç duyulmasını arzu eder, 'iyi ki varsın' duygusuna daha çok ihtiyaç duyar. Eşi ve çocuklarıyla çok iyi giden bir evliliği olduğu hâlde, bir başkasıyla ilişki kuran insanlar, davranışlarını 'onun beni çekici ve dayanılmaz bulması, etkiledi' diye açıklarlar.
(bugün)
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 09:47