
ERMAN TOROĞLU'NUN BU AÇIKLAMALARI YİNE ÇOK KONUŞULACAK!..
Erman Toroğlu’nun ‘Ben antibiyotikli tavuk yemem’ açıklaması gıda sektörüne hem de ramazan ayı içinde darbe vurunca, Tarım Bakanı Sami Güçlü ‘Tavukta hormon yok, yiyebilirsiniz’ açıklaması yapmak zorunda kaldı. Güçlü’nün açıklamalarını radyasyonlu çay içen eski bakan Cahit Aral’a benzeten Toroğlu, Türkiye’nin neden AB’ye tavuk satamadığından (kendi deyimiyle) ‘Beşiktaşlı Emre’nin basur operasyonuna’ kadar yine gündem yaratacak açıklamalarda bulundu...
- Halkımızı antibiyotikli tavuklara karşı savunan süper kahraman mısınız?
Öncelikle şunu söyleyim. Ben ‘Tavuk yemeyin’ demedim. Ben ‘Tavuk yemiyorum’ dedim. Nedir bu telaş anlamadım. Ben ne zaman tavuk yiyeceğim biliyor musunuz? Türkiye’de tavuklar antibiyotik verildikten 15 gün sonra kesilirse yiyeceğim. Türkiye’de tavuk kaç günde kesiliyor? Hürriyet’te yazdım, kimse cevap vermedi. Biz tavuğu Türkiye’de 35 günde kesiyoruz. Hem de bir gün önceden antibiyotik verilmiş tavuğu kesiyoruz. Ben çabuk büyüsün diye 24 saat ışıkta tutulup, sürekli antibiyotik verilen tavuğu yemem. Yiyecek varsa da yesin arkadaş.
- İki yıl önce çilekler için hormonlu dediniz. Kimse ağzına çilek sürmedi.
Seracılıkta hormon kullanılır, bu gayet doğal bir olay. Ama mesele bunların hangi oranda kullanıldığı. Hormon zirai bir madde ve zehirdir. O tartışmalardan sonra zirai maddeler, çiftçilere sanki eczanelerdeki gibi reçete karşılığı veriliyormuş gibi sıkı denetlemelerle satıldı. Ama iki yıl geçti aradan ve her şey unutuldu. Zirai ilaçlar ve hormonlar hangi oranlarda kullanılıyor? Devlet bunları niye denetlemiyor? Bunların açıklaması yapılsın lütfen. Fransa’da bir Türk manava sordum. Bizden mal satıyor musun diye. Bana dedi ki ‘Erman abi bu piyasa İspanyolların eline geçti. Adamlar yolladıkları sebzelerin kasasına ekildiği yeri, ne zaman ekilmiş, ne zaman toplanmış, hangi maddeler kullanılmış yazıyor. Adam okuyor, öyle alıyor. Bizden gelen mallar etiketsiz’ dedi.
- Tarım Bakanı Sami Güçlü’nün ‘Tavukları yiyebilirsiniz’ açıklaması için ne söyleyeceksiniz?
Ben Tarım Bakanı Sami Güçlü’nün yerinde olsam; ‘Erman Toroğlu bir tüketicidir. Herhangi bir sorun varsa onun araştırmasını yaparız’ derdim. Türkiye’de 70 milyon insanın sağlığı mı önemli yoksa belli grupların mı? Çernobil faciasından sonra eski bakan Cahit Aral televizyona çıkıp milyonların önünde çayını yudumlayıp ‘Çayda radyasyon yoktur’ dedi. Gidin bakın, Çernobil’den sonra Karadeniz’de kaç kişi kansere yakalanmış, gidin Karadeniz’deki kanserli insanları görün. Kim kurtaracak o insanları? Tarım Bakanı Sami Güçlü’nün ‘Siz Erman Toroğlu’na bakmayın, tavuk yiyin’ sözleri Çernobil faciasından sonra yapılan açıklamalarla aynı mantıkta ilerliyor.
- Antalya’daki çiftçilerin yürüyüş yapıp sizin maketinizi yakmalarını nasıl karşılıyorsunuz?
Yakabilirler, burası demokratik ülke. Ama Türkiye’nin hani suskun denilen bir genel çoğunluğu var. Onlar da benle yürüsün, o zaman görelim genel durumu. Ben size şunu sorayım: Türkiye neden AB ülkelerine tavuk ihraç edemiyor? Evet niye tavuğumuzu almıyorlar? Birisi çıkıp yanıtlasın bu soruyu.
- Benim merak ettiğim, adınız ‘Sebzelerin Efendisi’ne çıksa da biz bu gerçekleri bir futbol yorumcusunun açıklamalarıyla öğrendik. Türkiye’nin hiç mi gündem yaratacak tarım uzmanı yok?
Var ama az. Onlar da devlete bağlı kuruluşlarda çalışıyor ve tabii ki konuşturulmuyorlar. Şöyle söyleyim, ben 67’de üniversiteye girdiğimde ziraat fakülteleri en çok tercih edilen ilk 10 bölüm arasında yer alıyordu. Peki ya şimdi... İlk 20’ye bile girmiyor, hep son tercihler. Neden, şu anda tarım ülkesi değiliz de ondan. Hep 30 yıllık yanlış politikaların sonuçları bunlar. Ziraat fakültelerinden mezun olanlar işsiz dolaştığı için bu ülkede cahilce hormon kullanılıyor.
- Yaptığınız her açıklama olay oluyor. Nedir bu işin sırrı?
Paris’e gittiğinizde nereleri gezersiniz diye sorsam, tabii ki ilk olarak Eyfel Kulesi dersiniz. Ama ben hiç çıkmadım Eyfel Kulesi’ne. Ben hep sokak aralarını gezerim. Ben Trabzon’a, Diyarbakır’a da gittiğimde alakasız yerleri dolaşırım. İnsanların içindeyim. Uçağa binip VIP salonundan geçmekle halkın nabzını tutamazsınız.
- Bu arada İstanbul’da niye hálá otelde kalıyorsunuz?
Ev tutsam hatun lazım. Hanım da Ankara’da.
- Son soru: ‘Eşini aldatmayan erkek ya beceriksizdir ya da kendine güveni yoktur’ diyorsunuz. Bu tip açıklamalardan sonra eşiniz ne diyor, doğrusu çok merak ettim?
Eşim ‘Helal olsun’ diyor. ‘Diğer erkekler de bunu yapıyorlar ama söylemiyorlar’ diyor. Bu arada genel erkek yapısını söylüyorum, yapıp yapmadığımı değil. İnsan kimi aldatır? Karşısındakini mi? İnsan karşısındakini değil kendisini aldatır arkadaş.
Rus mafyası tehdit edince silah aldım
- Biraz da futbol konuşalım. Avrupa Kupası maçında Dinamo Tiflis yöneticilerinin size rüşvet teklif ettiğini UEFA’ya açıkladığınız için Rus mafyasından tehditler aldığınızı açıkladınız. Nedir bu olayların aslı?
Evet Tiflis maçından çok sonra çok tehdit aldım. Hatta bu tehditler yüzünden silah satın aldım. Silah taşıma ruhsatım var. Bazen yanımda silah taşıyorum. Diyarbakır-Elazığspor maçından sonra yaptığım açıklamalar yüzünden de tehdit telefonları aldım. Diyarbakır’dan bayağı iddialı tehdit mesajları geldi. Bu mesajların hepsini savcıya bildirdim. Sonrasında olay nasıl neticelendi bilmiyorum.
- Son dönemde futbolumuzda ortaya çıkan mafya ve şike tartışmalarının ardından Futbol Federasyonu’nun başlattığı soruşturmalardan bir sonuç çıkar mı?
Bu soruşturmadan hiçbir şey çıkmaz. Şu anda herkes artistlik yapıyor Herkesin ağzında aynı söz: ‘Bir konuşursam yer yerinden oynar’. Konuş kardeşim kim tutuyor seni. Türk Ceza Kanunu’ndan rüşvet verende alan kadar suçlu maddesini kaldırın bakın neler çıkacak ortaya. Paranın olduğu her yerde mafya vardır. Güçlü devletlerde bu oran aza indirilir. Güçsüz ülkelerde ise mafya devletin üstüne çıkar. Bu olay TBMM’ne gitse orda bu konuyu yumuşatırlar. Oradan da bir sonuç elde edemezsiniz.
- Türkiye’deki futboldan zevk alıyor musunuz?
Almıyorum. Futbol yorumculuğu yapmasam hiçbir maçı izlemeye gitmem. Bir ara Gençlerbirliği’nin maçlarından zevk alıyordum o kadar.
- Sokaktaki vatandaşın ağzından konuşmanız en büyük reyting malzemeniz. Ama bazen sınırları zorladığınızı düşünmüyor musunuz; tıpkı Emre’nin çok tartışılan el hareketine ‘Basur operasyonu’ tanımlaması yapmanız gibi.
Peki niye prostat demedim. Tıp ne kadar bilirsin bilmiyorum ama basur operasyonuyla prostat operasyonu arasında fark var. Bence doğru bir benzetme.
Hürriyet Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 23:15