
ERTUĞRUL ÖZKÖK : BAŞBAKAN'IN KARİZMASI ÇİZİLDİ Mİ?
Başbakan'ın karizması çizildi miHADİ gelin hepimizin kapı aralarında konuştuğu asıl meseleyi dillendirelim.
"Başbakan Erdoğan’ın karizması çizildi mi?"
Şundan kendim kadar eminim.
Bu kaskatı soruyu bizden önce Başbakan kendi kendine sormuştur.
Emin olduğum başka bir şey daha var.
Bu soru, "başka mevkilerde" bulunan başka insanlar tarafından sorulmuştur.
Hatta soru şu noktaya kadar gitmiştir:
"Acaba bu hastalık Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı kararını etkiler mi?"
Bu kadarcık rahatsızlık için bu kadar büyük sorular sorulur mu demeyin.
Sorulur, sorulur.
* * *
Bu soruyu neden soruyorum?
Mesleki açıdan öncelik alma duygusu mu?
Yoksa, "ilginç bir şeyler yazıp, kendimi okutabilme saiki" mi?
Hayır ikisi de değil.
Hayatımın bir anında ben buna benzer bir durumu yaşadım ve yatakta tek başıma yatarken aynı soruyu kendi kendime sordum.
Anlayacağınız önceki gün "Başbakan’ın hastane yatağında neler hissettiğini" en iyi bilebilecek durumda olan insanlardan biriyim.
* * *
Bundan dört beş yıl kadar önce Bodrum’da köydeki evimde gece göğsümde bir sıkıntı ile uyandım.
O güne kadar pek tanımadığım bir ağrı gelip göğsüme oturmuş gibiydi.
Biraz paniklemedim dersem yalan olur.
Eşim benden daha fazla panikledi ve "Hadi Bodrum’a hastaneye gidiyoruz" dedi.
Hastaneye girerken göğsümdeki o baskı geçmişti.
Ama Alman Hastanesi’nde hemen tetkiklere başladılar.
Kan tablom gayet normaldi.
Şekerim iyiydi. Tansiyonum normaldi.
Enzimler normal düzeydeydi.
EKO sonuçlarında endişe verici bir işaret yoktu.
Yani kalbimle ilgili sorun görünmüyordu.
Yine de gözlem için beni ertesi güne kadar orada tutmaya karar verdiler.
Bu arada yerel basın benim gece yarısı hastaneye getirildiğimi öğrenmiş ve kapıya toplanmıştı.
Bazı televizyonlar daha sabah erken saatlerden itibaren benim hastaneye kaldırıldığım haberini yayınlamaya başlamışlardı.
Hain soru işte o an aklıma takıldı:
"Bu acil servis olayı karizmamı çizer miydi?"
* * *
Çok gariptir insan öyle anlarda kendi sağlığını değil, "başkalarının kendi sağlığı hakkında ne düşündüğünü" aklına getiriyor.
Yani doktorlar istediği kadar "Bir şeyiniz yok" desin, siz başkalarının hakkınızdaki izlenimlerinin etki alanına giriyorsunuz.
50’li yaşlar zor yaşlardır.
Vücudunuza güvenirsiniz, o nedenle sınırları zorladığınızın farkına varmazsınız.
Arkanızdaki yıllar gelip geçmiştir. Gözünüz hálá önünüzdeki çöplüktedir.
Kariyeriniz, işiniz, gücünüz ne olacaktır?
Ve "kadın"...
İşte o, fiziki ve manevi çizgileriyle kafanızda dipdiri durmaktadır.
Eşiniz, sevgiliniz artık size nasıl bakacaktır?
Öyle bir günlük falan demeyin.
Ellili yaşlardaki her erkeği acil servis kapısında işte bu endişe karşılar.
Gelelim baştaki o hain soruya.
Bu rahatsızlık Başbakan’ın karizmasını çizer mi?
Sorunun cevabını bizzat Başbakan’a vermek isterim.
* * *
Sayın Başbakan, hiç endişeniz olmasın.
Bir gecelik acil servis macerası karizma falan bozmaz.
Hayat bütün normalliği ile devam eder.
Kötü bir durum yoksa, her şey çok çabuk normale avdet eder.