KAYNAK : Haber Vitrini
ANKARA/Birden bire Derviş gibi ABD'den çıkıp gelen M.Ali Bayar, medyada iktidara geldi bile.Bayar'ın sıkı savunucusu olan Ertuğrul Özkök, bir hafta içerisinde ikinci kez 'Bayar' yazısı yazdı.Yazısında Bayar'ı yere göğe sığdıramayan Özkök,‘‘Daha düne kadar adı sanı duyulmamış bir insan, siyasete atılıyorum dediği an, neden bu kadar yankı uyandırır?Şimdi siyaset sahnesine yeni aktörler geliyor" dedi.
İŞTE ÖZKÖK'ÜN YAZISI;
Karaoğlan'dan Normaloğlan'a geçiş mi
BÖYLE bir şey nasıl oluyor? Daha düne kadar kamuoyunun adını belki de hiç işitmediği 40 yaşında bir insan, siyasete atılacağını ilan ediyor.
Ve bir anda basında onlarca yazı çıkıyor.
Üstelik yüzde 90'ı olumlu yazılar.
YANLIŞ SORULAR
Dahası, bu yazılar sadece şu veya bu medya grubundan değil, medya yelpazesinin aşağı yukarı her tarafından geliyor.
Şu değerlendirme, yapılacak en büyük yanlış olur:
‘‘Medya pompalıyor.’’
Sadece bu mu?
Bir başka yanlış soru daha.
‘‘Liderlik vasfı var mı?’’
Türk siyaseti, komplo teorilerine çok düşkündür.
Böyle bir olay ortaya çıktı mı, hemen arkasından acayip teoriler üretilmeye başlanır.
‘‘Şu medya grubu, Bayar'ı destekleme kararı almış.’’
Bu soruların hiçbir anlamı yoktur.
Akıllı bir siyasetçi, gayet serinkanlı biçimde şu soruyu sorar:
‘‘Daha düne kadar adı sanı duyulmamış bir insan, siyasete atılıyorum dediği an, neden bu kadar yankı uyandırır?’’
Bu soruyu ikinci bir soruyla tamamlamak gerekiyor:
‘‘Acaba bu çıkış, hem medyada hem kamuoyunda belli bir arayışa mı cevap veriyor?’’
Mehmet Ali Bayar olayı, ancak bu gerçekçi ve serinkanlı sorulardan hareketle çözülebilir, ona karşı strateji geliştirilebilir.
50 YILIN PROFİLİ
Gelin bir tahlil yapalım.
İsterseniz, önce şu ‘‘Liderlik vasfı var mı’’ sorusundan başlayalım.
Tanıdığım Bayar'ın kişiliği, bugüne kadar alıştığımız lider tiplerine benzemiyor.
Türkiye'nin son 50 yıllık tarihine bakarsak, şöyle bir liderlik tablosu görüyoruz:
1946-50 arasına damgasını vuran iki liderden İsmet İnönü, Kurtuluş Savaşı'nın verdiği ‘‘tarihi misyondan’’ güç alıyor.
Adnan Menderes ise tek parti döneminden, halka dayalı popüler iktidara geçiş döneminin lideridir.
Yani her ikisinin de konjonktürel tabanları vardır.
1960 sonrasına damgasını vuran iki lider ise daha çok şahsi karizmalarını iktidara taşıyan kişilerdir.
Demirel ‘‘Barajlar Kralı’’, Ecevit ise ‘‘Karaoğlan’’ imajlarının liderlik profilidir.
Onu izleyen döneme damgasını vuran lider ise Turgut Özal oldu.
Özal ötekilerden farklı bir karizmaya sahipti.
Ama son 40 yıldan liderlik profili olarak kalan en güçlü sembol ‘‘Karaoğlan’’ imajı olmuştur.
Şimdi siyaset sahnesine yeni aktörler geliyor.
Bunların lider olup olamayacaklarını bilemiyoruz.
Ama isimleri lider kataloğuna giriyor.
AKDENİZ'DE OLUR MU
Mesela Kemal Derviş ve Mehmet Ali Bayar.
İkisi de alıştığımız lider tiplerinden değil. Öyle ateşli, heyecanlı konuşmalar yapacak tipler değiller. Kuvvetli bir belagat sanatları yok.
Aile hayatları, etrafındaki insanlarla ilişkileri çok sıradan.
Ama isimleri çok kuvvetli bir şekilde tedavülde.
İşte o nedenle şu soru aklıma geliyor:
Acaba Türkiye'de ‘‘Karaoğlan’’ tipi liderlik dönemi kapanıp, ‘‘Normaloğlan’’ dönemi mi açılıyor?
Yani ne olağanüstü bir döneme dayanan, ne de tanrısal bir misyonla yüklü lider tipinden, işini düzgün yapan, gösterişsiz, süper vaatlerde bulunmayan ‘‘makul insanların’’ lider tipine mi geçiliyor?
Tabii aklınıza şu soru gelebilir:
Akdeniz'de böyle bir lider tipi olabilir mi?
MAKUL İKTİDAR
Komşumuz Yunanistan'da oldu. Başbakan Smitis, siyasi sahneye tamamen bir ‘‘Normaloğlan’’ profili ile geldi.
Üstelik baba Papandreu gibi siyasi kurtlardan sonra sahneye girdi.
Ama Yunanistan'ı Euro bölgesine sokan, Avrupa Birliği normlarına ayak uydurtan lider o oldu.
Yunanistan gibi duygu ve tepkilerin her zaman serinkanlılıktan daha etkili olduğu bir toplumda ‘‘Normaloğlan’’ profili iktidara gelebiliyorsa, bizde niye olmasın?..
Ayrıca sloganı ‘‘makul çoğunluk iktidara’’ olan bir siyasetçinin ‘‘makul bir liderlik’’ profilini taşıması çok mu zor olur?
Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 16:28
