Gündem
  • 23.6.2006 05:20

ERTUĞRUL ÖZKÖK YİNE ŞEMDİNLİ'Yİ YAZDI

ERTUĞRUL ÖZKÖK'ÜN HÜRRİYET'TEKİ YAZISI:

Vicdan sahibi insanlara


ŞEMDİNLİ kararı ile ilgili yazıma birkaç tanıdık köşeden, beni hiç de şaşırtmayan tepkiler geldi.

Yalnız bir itirazım var.

Yazımdaki cümlelerden işine geleni alıp, gelmeyeni dışarıda bırakarak değerlendirme yapmışlar.

Bu dava ile ilgili hükümlerini hákimlerden bile önce verdikleri için, kanaatlerini değiştirmek mümkün değil.

Onlara değil ama vicdan sahibi insanlara bir kere daha sesleneyim.

* * *

Ben ne yazdım?

"Şemdinli olayı mutlaka açıklığa kavuşturulmalı."

Başka ne yazdım?

"Bu davanın bu kadar hızlı sonuçlandırılması çoğumuz için şaşırtıcı oldu."

Başka ne yazdım?

"Eğer bu kararla adalet tecelli etmediyse, Silahlı Kuvvetler’e iftira atılmış olur."

Ama bunların hemen altında bu arkadaşlarımızın özenle gizlemeye çalıştığı şu cümle vardı:

"Eğer adalet gerçekten tecelli ettiyse o zaman Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bundan çıkaracağı dersler olacak."

* * *

O zaman soru şu noktaya geliyor:

Adalet gerçekten tecelli etti mi, etmedi mi?

Bunun cevabını verecek olan ben değilim.

Ben sadece bazı şüphelerimi dile getirdim.

Ama bunu dile getiren sadece ben değilim.

Kararı veren heyetin üç hákiminden biri olan Sinan Sivri karara karşı oy verdi.

Dikkat edin, heyetin bu üyesi, "Astsubayların daha ağır bir maddeden yargılanması gerektiğini" belirtiyor.

Üstelik "ağırlaştırılmış müebbed" hapis verilmesini istiyor.

Ama bakın karşı oy gerekçesi olarak neler yazmış:



* * *

Dünkü Hürriyet’te vardı, belki gözünüzden kaçmıştır. Aynen şöyle diyor:

" Savunma hakkının kısıtlanmaması amacıyla bir önceki celsede verilen ara kararından vazgeçildi ve önceki celsede belirtilen savunma tanıkları dinlenmedi.

Olay yerinde keşif yapılmalı.

Olay yeriyle ilgili olarak uzman bilirkişiden rapor alınmalı.

Dosyanın genişliği de dikkate alınmadığından savunma hakkı kısıtlandı.

Sanık vekillerine esas hakkındaki savunmalarını hazırlamaları için makul bir süre verilmeli.

Dava dosyasıyla bağlantılı diğer dosyaların incelenip iade edilmek üzere istenilmesi yoluna gidilmeli. Bu yöndeki sanık vekillerinin talepleri kabul edilmeli.

Dosyadaki tüm eksiklikler tamamlanmadan karar verilmemeli."

* * *

Şimdi vicdanı olan insanlara sesleniyorum.

Mahkeme heyetinin bir üyesinin dile getirdiği şüphelerin onda birini ben

yazınca niye toplu taarruza geçiliyor?

Basın hürriyetlerinden söz edilen bir ülkede bir köşe yazarının bu kadarcık şüphesini dile getirmesi ağır bir suç mu oluyor?

İsteyen bu kararı bütün gücüyle alkışlayabilir.

Öyle yapanlara karşı hiçbir eleştiri de yapmam.

En doğal haklarıdır.

İşte bu nedenle, yazımın içinden üç beş cümleye takılıp, işlerine gelmeyenden hiç söz etmeden, yapılan hakaretamiz eleştirileri vicdanlara bırakıyorum.

* * *

Peki bu şüphelerimi niye dile getiriyorum?

Yargılanan insanlar, PKK’ya karşı mücadele veren Türk Silahlı Kuvvetleri’nin mensupları.

Suçlularsa elbette hak ettikleri cezayı alacaklardır.

Türk Silahlı Kuvvetleri de bundan gereken dersi çıkaracaktır, çıkartmalıdır.

Ama elinizi vicdanınıza koyun ve kararı siz verin.

Üye hákimin yazdığı karşı oy gerekçesine baktığınız zaman, en azından sanıkların dinlenmesi gerektiğine siz de inanmıyor musunuz?

Silahlı Kuvvetleri bir kenara koyalım, bu sanık sandalyesine oturan her insanın en doğal hakkı değil mi?
Güncellenme Tarihi : 25.3.2016 04:43

İLGİLİ HABERLER