Medya
  • 19.11.2002 03:31

ERTUĞRUL ÖZKÖK'TEN TAYYİP ERDOĞAN'A İNANILMAZ ÖVGÜLER

KAYNAK : Haber Vitrini ANKARA/'Eğer liderlik denen şey, yapma yeteneği kadar bir karizma meselesi ise buyrun işte size karizma.','Duruşu, olaylara bakışı ve görüşlerinin arkasında duruşu ile uzun yıllardır aradığımız bir lider tipi, bir hafta içinde doğdu.','Erdoğan'ın bu pragmatizmi beni çok etkiliyor.'Bu sözler Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Müdürü Ertuğrul Özkök'e ait.'Takıyye sınavlarından bir bir geçiyor' başlıkla bir yazı yazan Özkök, Tayyip Erdoğan'ı yere göğe sığdıramadı. İŞTE ÖZKÖK'ÜN YAZISI; Takıyye sınavlarından bir bir geçiyor BUGÜN Hürriyet'in birinci sayfasındaki Erdoğan-Simitis fotoğrafına iyi bakın. Bu fotoğraf size nasıl bir duygu veriyor? Ben kendi duygumu söyleyeyim. Bu fotoğraf, Anayasa'nın 109'uncu maddesinin neden değiştirilmesi gerektiğini gösteren delildir. Eğer liderlik denen şey, yapma yeteneği kadar bir karizma meselesi ise buyrun işte size karizma. Duruşu, olaylara bakışı ve görüşlerinin arkasında duruşu ile uzun yıllardır aradığımız bir lider tipi, bir hafta içinde doğdu. Erdoğan bu duruşu ile, Özal'dan beri özlediğimiz bir lider profilini çiziyor. İşte size yeni liderden paragraf başları: Mesela Kıbrıs sorunu. Alışılmış klasik siyasetçi olsa ne derdi? ‘‘Devletin bu konuda politikası vardır. O da liderden lidere değişmez.’’ ÖZAL'IN YAPAMADIĞI Alın size Kıbrıs sorunu üzerinde yeni bir tavır. ‘‘Olmaz’’ diyen, ‘‘Masaya oturmayız’’ diyen klasik Türk duruşu yerine, ‘‘Oturup görüşebiliriz’’ diyen yeni ve kararlı bir tavır. İşte size, araya pazar ve yazı yazmadığım pazartesi günü girdiği için gecikmiş bir delil daha. AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ı gözümde bir kat daha büyüten yeni ve klasik olmayan bir başka duruş. Abdullah Gül gibi güçlü ve bu koltuğu gerçekten hak eden bir insanı başbakanlığa getirdi. Yani Özal'ın bile cesaret edemediği bir şeyi yaptı. Bunu yapan insan, kendine çok güveniyor demektir. Bunu yapan insan, söylediklerinde samimi demektir. Bana göre Erdoğan, ‘‘takıyye sınavlarının’’ her birinden başarıyla geçiyor. ‘‘Ben emanetçi başbakan formülünü kabul etmem’’ diyor. Etmediğini gösteriyor. Erdoğan'ı gözümde büyüten üçüncü neden ise, siyaseti ‘‘pozitif temel’’ üzerine oturtması. ‘‘Siyaset sorun yaratma değil, sorun çözme sanatıdır’’ diyor. Bu sıradan cümlede orijinal olan şey nedir, diye sorabilirsiniz. Cevabı ben vermeyeyim. Çok değil, 10 yıl geriye dönün. Türkiye'de siyasetin hangi temel üzerinde yapıldığını düşünün. Uluslararası meselelere hangi gözlükten bakıldığını hatırlayın. GURU ZİYARETİ Türkiye'nin siyaset elektriği ne yazık ki ‘‘negatiftir’’. Gazeteciliğinin elektriği de... Bakın şimdi seçim galibi bir siyasetçi çıkıyor ve daha koltuğa oturmadan, siyasete pozitif bir elektrik getiriyor. Erbakan'a gitmiyor, idare etme sanatının gurusu olan Süleyman Demirel'e gidiyor. Üstelik, seçim öncesinde Tansu Çiller'e oy verilmesini isteyen bir eski cumhurbaşkanına. Yani geçmişi hiç mesele yapmıyor. 3 Kasım'da bir çizgi çekiyor ve oradan ileri bakıyor. İşte Erdoğan'ın bu pragmatizmi beni çok etkiliyor. Çok umutlandırıyor. O nedenle üçüncü defa diyorum ki, hiç çekinmeden, beklemeden Anayasa'nın 109'uncu maddesini değiştirip, Türkiye'nin bu yeni uluslararası karizmasını başbakanlığa getirmemiz gerekir. Erdoğan konuşurken Gül bitmesini bekledi GEÇEN cumartesi günü öğleden sonra Başbakan Abdullah Gül'den dinledim. Gül Cumhurbaşkanı'ndan başbakanlığa atandığını öğrendikten sonra Çankaya'dan ayrılırken, bir yandan da televizyondan Genel Başkanı Tayyip Erdoğan'ın basın toplantısını izletiyor. Erdoğan o sırada Acil Eylem Planı'nı açıklıyor. Gül çıkarken, Erdoğan'ın konuşması henüz bitmemiş. Yeni başbakan, bir süre oyalanıp, Erdoğan'ın canlı yayındaki konuşmasının bitmesini bekliyor. Yani, ‘‘ondan rol çalmak’’ gibi bir şey yapmıyor. Bu belki küçük bir ayrıntı gibi görünebilir. Ama iki lider arasındaki psikolojiyi göstermesi bakımından önemli. Bundan iki yıl kadar önceydi. Bir akşam Nazlı Ilıcak'ın evinde Tayyip Erdoğan'la bir araya geldik. Yanında Abdullah Gül vardı. Bugün söylediklerini, daha o akşam aynen bana söyledi. Ondan bir ay kadar sonra bu defa kızımın Beykoz Konakları'ndaki evinde bir araya geldik. Yanında yine Abdullah Gül vardı. Erdoğan'la Gül arasındaki ‘‘siyasi yoldaşlığın’’ mazisi oldukça eski ve bu yoldaşlık birçok sınavdan geçerek bugüne geldi. O nedenle aralarında anlaşmazlık çıkacağını sanmıyorum. Güncellenme Tarihi : 16.3.2016 18:42

İLGİLİ HABERLER